124.Bölüm

486 37 243
                                    

Bir Hafta Sonra Nisa'nın Ağzından ||

Barış bizim için yine tüm gece uğraşıp börek yapmıştı. Çocuklar için minik dilimler halinde getirince yutkundum. Mükemmel gözüküyordu. Barış tabağı Güneş'e uzatırken Güneş de gülümseyip benim önüme koymuştu. Kucağıma oturduğunda ona baktım ve gülümsedim. "Annem ile beraber yemek istiyoruz değil mi annem?" "Oy miniğim benim. Bu tabağı sen tek başına ye ve kocaman güzel bir kız ol." "Senin kadar güzel olabilir miyim annem?" Yüzümü okşarken elini tutup avuç içlerine uzun öpücükler bıraktım. "Çok daha güzel olursun hem de minik bebek."

"Sanki mümkünmüş gibi senden güzeli... Ah ne güzel şeysin sen ne güzelsin." Barış yanağımı öpücüklere boğarken huzurla gülümsedim. "Seni özledim ben." Barış bana sıkıca sarıldığında kokusunu içime çekip gülümsedim. "Baba..." "Söyle oğlum, söyle Umut'um..." "Ben de annem gibi birisiyle evlenmek istiyorum." "Evet ben de." "Annemden sadece bir tane var şapşallar." Güneş'e bakıp gülümsedim. "Hepimizden bir tane var. Oh ne güzel çocuklar yapmışız böyle Barış..." "Eee senin genlerin var işin içinde. Başka türlüsü mümkün mü?" "Değil..." "Değil tabii." Barış önüme bir tabak börek koyunca gülümsedim. "O zaman afiyet olsun hepimize."

Hep beraber oturup sessizce yerken onları izleyip gülümsedim. Bu yaşta üç çocukla uğraşmak herkese zor gözükebilir. Ama Barış öyle yardımcı oluyor ki bana... Çocuklarım zaten birbirinden anlayışlı, birbirinden tatlı. Hepsini çok seviyorum. Bu hayatı her saniyesiyle seviyorum. "Bugün hastaneye uğramam gerek Barış. Antrenmandan sonra çocuklarla ilgilenirsin değil mi?" "Canıma minnet de sorun ne alacakaranlık? İyisin değil mi?" "İyiyim. Ama sanırım ailemiz daha da büyümek konusunda istekli." Barış bana bakıp öksürmeye başladığında gergince ona baktım. Hızlıca bir su uzattığımda daha iyiydi.

"Ciddi misin?" "Evet... E istemiyor muyduk?" "Yani... Ciddi olduğundan emin değildim. Erken gibi... Neyse ya... Kesinleşsin bakalım." "İstemiyor musun?" Gözlerim dolarken beni dizlerine oturtup kokumu içine çekmişti. "Sence istememek mümkün mü?" Başımı iki yana salladığımda gülmüştü. "Değil..." "Nisa seni ve hayatıma kattığın her şeyi seviyorum. Çocuklarımızı seviyorum." Barış'ın yüzünü okşayıp gülümsedim ve dudağına minik bir öpücük kondurdum. Çocuklar alkışlarken onlara bakıp kıkırdadım. "Hep babaya benziyorlar hep." "Ben o zaman seni ellerimle besleyeyim. Hiç yorma kendini..." "Peki minik baba kedi."

"Lucky nerede?" Güneş'in sorusu üzerine Umut gülmüştü. "Uyuyor. Babam onun karnını doyurmuş." "Zaten bu babanız olmasa ben hiçbir şeye yetişemezdim. Oh aşkım benim. Bu kez üç tane olacaklar. Demiştim ya seni her gün daha çok sevdiğim için her seferinde bir fazla olacaklar." "Nisa üç falan... Gerek yok miniğim. Birer birer olsun yeterli. Hayır bizi tanıyorum. Sen yine istersin ben dayanamam oyununa gelirim." "Evet bu son değil. Yaşlanana kadar devam." "O zaman eve sığmayız ki anne." Uzay gülerken Barış da gülmüştü. "Çocuk haklı Nisa." "Gerekirse bizim için yepyeni ev alırsın. Saray gibi. Almaz mısın?"

"Alırım. Ne dersiniz taşınalım mı?" "Hayır." "Anne lütfen hayır. Sen hayır demezsen babam bizi dinlemez ki..." "Evet anne burada yaşayalım." Barış'a bakıp kıkırdadım. "Çocuklar bile bu evde benim sözümün geçtiğini anlamışlar gördün değil mi?" "Hiç de bile..." Barış'a bakıp gülümsedim. "Çocuklar bu evde yemekleri genelde kim yapar?" "Babam!" "Evi genelde kim temizler?" "Babişko." "Peki hangimizin istediği olur?" "Tabii ki senin güzel annem." "Aldın mı cevabını?" "Aşkım bu saydıkların bir erkeğin sorumlulukları zaten. Ben mesela kıyafetine sürekli karışsam ne yaparsın? Benim dediğim olur."

Kaşlarım çatılırken yüzümü okşamıştı. "Öyle bir şey yaparsam boşarsın beni. Boşanmak ya da ölmek istersem -ki ikisi benim için aynı şey- yaparım bunu." "Korkuttun beni." "Sen aklı başında, nasıl davranması gerektiğini bilen bir kadınsın. Kaç çocuklu kadına giyinmeyi öğretmek benim haddime değil. Ben sadece şey derim: çok güzelsin, çok yakışmış, baya şıksın. Ulan Barış derim kadir gecesi mi doğdun da böyle bir karın var." "Ya Barış..." Barış'ın yanağına uzun bir öpücük kondurdum ve gülümsedim. "Seni çok seviyorum." "Ben de... Hem de çok çok çok seviyorum." Biraz çocuklarla ilgilenmeye başladık bu kez de...

ALACAKARANLIĞIM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin