MEHLİKA
43.BÖLÜM
Herkes sessiz sessiz birbirine bakarken, Emir karısından gözlerini alamıyordu. Askılı siyah dar bir bluz giyinmişti ve altına da ekoseli yüksek bel bir etek giyinmişti, uzun kahve saçlarını dalga dalga yapmış omuzlarına dökülmüştü.Yemyeşil gözleriyle puslu puslu baktıkça içi titriyordu.
"Annenle baban nerede ben anlamadım? İstemiyorlar mı yoksa benim torunumu?"
"Olur mu efendim öyle şey? Kendileri yurt dışında olduğu için gelemediler ve çok selam söylediler"
Ayaz elini Sarp'ın omzuna yerleştirerek destek olmaya çalıştı. Süleyman beyin Sarp'a yüklenmesini istemiyordu çünkü o bu konuda yeterince yaralıydı.
"Sarp'ın diğer ailesi de biziz Süleyman bey. Annesini ve babasını temsilen biz buradayız"
"Sarp benimde oğlum. Emirden hiçbir farkı yok benim için. Aynı zamanda Ayaz'da onun abisi gibidir. Önemli olan da buraya kiminle geldiği değil, İdil kızımızı ne kadar sevdiği ve önemsediğidir" Zerrin hanım tüm asaletiyle konuşurken, Süleyman beyin kaşları çatıktı ve sadece dinliyordu.
"Ben annesi babası olmadan kız vermem." diyerek çıkıştı bir anda Süleyman bey. Herkes şaşkınlıkla birbirine bakarken, tek şaşırmayan Simaydı.
"Babam vermiyorsa eğer benden isteyin siz. İstemek kelimesi hiç hoşuma gitmiyor ama neyse konu bu değil. İdil sen kahveleri yap hadi canım" Simay gayet rahat ve sakindi. İdil ayağa kalkıp mutfağa giderken Efsun da peşinden gitti hemen.
"Simay,sen ne diyorsun? Benim sözümün üstüne söz mü söylüyorsun?"
"Evet baba senin sözünün üzerine söz söylüyorum. Benimde annem yok, kızlarında annesi babası yok. Sarp'ın annesi babası var ama yok. Bu onun suçu değil, bu Sarp'ın İdille evlenmesine de engel değil. Bugün bu isteme olacak ve sen sorun çıkarmayacaksın" Ayaz tebessümle ve hayranlıkla karısını izliyordu. Muhtemelen şu anda onu sarmalamak, öpmek ve koklamak istiyordu. Ne kadar güçlü, ne kadar güzel, ne kadar asil bir kadındı.
"Tanımadığım ailenin oğluna kız mı vereceğim? Buraya gelmeye bile tenezzül etmemişler!"
"Hıı aynen vereceksin. Daha doğrusu bu evliliği onaylayacaksın. Sen yapamam diyorsan ben yaparım hiç problem yok" diyerek ellerini göğsünde birleştirdi sırtını rahat bir şekilde yasladı. Süleyman bey ise kızına bir bakış atarak sustu. Susmaktanda başka çaresi yoktu anlaşılan.
İdil kahveleri yaparken Efsun fincanları çıkarıyordu. "Dedemin zorluk çıkaracağı o kadar belliydi ki"
"Simoş halledecek sen merak etme, sakin ol biraz" İdil fazlasıyla heyecanlıydı çünkü dedesinin sorun çıkarmasınından fazlasıyla endişe ediyordu. Bugün bu yüzükler takılacaktı başka yolu yoktu.
"Emir ile ilgili bir gelişme yok mu hala?"
"Tam bir katır olur kendileri. Evde bile kalmıyor doğru düzgün,Sarpta kalıyor işte biliyorsun."
Normalde kalacak bir sürü evi var ancak Sarp yalnız bırakmak istemediği için beraber kalıyorlardı. Zerrin hanım mutfağa girdiğinde, Efsun tebessümle ona doğru yaklaştı. "Bir şey mi istedin anne?"
"Seni bir göreyim dedim kızım. Geçen gün Emir bende kaldı biliyorsun. Ben onu sakinleştirmeye çalıştım ama anlaşılan hala aranız limoni" Efsun başıyla onayladığında, Zerrin hanım kızın saçlarını okşayarak diğer elini tuttu.
"Evet beni hala affetmiş değil. Ama sen sıkma canını, biz aramızda ki problemleri bir şekilde çözeriz"
"Kenan'ın yıllar sonra gelmesi ve her şeyi mahvetmesi o kadar sinirimi bozdu ki. Karşıma çıksa bir kaşık suda boğacağım"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MEHLİKÂ
RomanceBir anda fısıldaşmalar arttığında, Efsun arkasına doğru döndü ve sarı spotların yanan ışıkları altında hayal gördüğünü düşündü. Evet kesinlikle hayal görüyordu.Bu karşısında gördüğü adam o değildi. O olamazdı... Gözlerini kırpıştırarak derin bir ne...