Yine geldim yanına, rahatsız etmiyorum seni değil mi? Bir buket çiçek getirdim, hem de en sevdiklerinden! Manolyalar; güzel kokusu ve güzelliğinden dikkat bile dağıtan rengi ile önüne sunduğum pembe manolyalar.
Geçen sefer beyaz manolya getirmiştim, bu sefer pembeleri layık gördüm bize. Beyazlar senin içindi lâkin bu sene ikimiz için getirdim bu pembe manolyaları.
Beyaz manolyalar, saflığı ve mükemmelliği işaret eder.
Pembe manolyalar ise, gençlik anlamına gelir.Yaşadığımız her şey için, çok küçük değil miydik?
Gençliğimizin en güzel yıllarındayken uçup gittin elimden, hâlâ hatırlıyorum; elimi tutup sadece küçük bir ameliyat olacağını, eskisinden daha güçlü bir şekilde karşıma çıkacağını söyledin.
Peki şimdi, nerelerdesin Hyunjin?
Sende biliyor muydun yoksa çıkamayacağını, sadece üzülmeyeyim diye mi söylemedin bana? Ama böyle daha çok üzüldüm, göz yaşlarımın bedelini ödeyebilecek misin?
Seni çok merak ediyorum; iyi misin, neler yapıyorsun, orada mutlu musun, beni hatırlıyor musun?
Ben ise sadece seni özlüyorum ve geri istiyorum. Tanrıya yalvarsam bize bir şans daha verir mi?
Sadece merak ediyorum, acaba şu an karşımda olsaydın nasıl olurdun? Eminim; önceki gibi güzel bir yüz, hâlâ ışığını kaybetmemiş güzel gözler, en güzel kirazların bile kıskandığı güzel pembe bir dudak, her zaman istediğin o yapılı vücut, uzun bir boy ve her zaman söyleyip, istediğin gibi uzun siyah saçlara sahip olurdun.
Woaa, en güzel tablolardan bile daha güzel olurdun demek ki. O görüntüyü görmek için nelerimi verirdim bilemezsin..
Şimdilik sadece eski fotoğraflarına bakmakla yetiniyorum, canımı yakıyor biraz.
Seni kendimden bile kıskandığıma inanabiliyor musun? Hem güzelliğin hem de sen olduğun için seviyorum seni. Bana olan sevgin, davranışların, en önemlisi de kalbin için seviyorum seni.
Sen beni neden sevdin peki, son bir kere daha anlatır mısın?
Bana son bir kere şarkı söyleyebilir misin?
Bana son bir kere beni sevdiğini söyler misin?
Bana son bir kere yıldızları sayar mısın?
Bana son bir kere hayallerini anlatır mısın?
Bana son bir kere daha her şeyin geçip, mutlu olacağımızı söyleyebilir misin?
Son bir kere daha gözlerimin içine bakar mısın?Keşke, keşke kıymetini bilseydim kalan zamanlarımızın. Pişman olmadım hiçbir zaman geçen günlerden, ne olursa olsun. Hep özledim seni, yanımdayken bile lâkin şu an o özlem yüzlerce katına çıktı, yanımda olmadığın için mi çekiyorum bu kadar acı?
Sorguluyorum; o gün seninle birlikte veda etseydim, yarım bıraktığım işin sonunu getirebilseydim, birlikte el ele tutuşarak gidebilir miydik? Gurur duyar mıydın benimle, yoksa şimdi mi duyuyorsun? Dayandığım için sensizliğe.
Çok zordu, çok. Hatırlıyorum her günümü, her saatine kadar.
O saatleri seninle birlikte geçirseydim nasıl olurdu peki? Geçirip geçirebileceğim en güzel zamanlar olurdu eminim ki.
Benimle birlikte güzel uzun bir seyahate çıkıp deliler gibi eğlenmek istediğini söyledin. Ben, ben hâlâ bekliyorum güzel bir tatile çıkmak için seni.
Bir çocuk sahiplenmek istediğini söyledin, ona bir sürü oyuncak alıp, istediği her şeyi yapacağını söyledin. Belki babası onu hiç sevmemiştir diye ikimizin de onu sevmemiz ve hiç bırakmamamız gerektiğini söyledin, o çocuğun sevginin en güzel şeklini hak ettiğini söyledin. Mükemmel bir baba olacağına başından beri emindim.
İki katlı, küçük, tatlı bir evde yaşamak istediğini dillendirirdin hep. Bütün istediklerini sayardın. İstediğin en güzel şey ise, çatı katının açılabilir olmasıydı. Yıldızları seyretmek, uzun uzun bakmak istedin hep. Bana isimlerini teker teker sayıp, anlamlarını anlatmak için saatlerini vermek isterdin fakat senin saatlerin yetmedi istediklerine. Yine de ne güzel olurdu değil mi?
Küçük, güzel bir aile olurduk, tıpkı senin istediğin gibi. Sevgimiz yeterdi birbirimize, bize. Çok eğlenirdik birlikte, gülüş seslerimiz duyulurdu şehrin her yerinde. Eksik olmazdı mutluluk yüzümüzden, hep gülerdik birlikte. Sen, ben ve küçük kızımız. Evet, kız çocuğu istediğini söylemiştin. Unutmadım hiçbir ayrıntını, unutmam.
Beni her zaman seveceğini söyledin. İleride ailelerimize ilişkimizi açıklayıp onların bizi kabullenmesini o kadar çok istedin ki. İlk bizi arkadaş sandıkları için şaşırırlardı, sonra garipserlerdi belki de kızarlardı, lâkin sonunda kabullenip bizim için güzel bir düğün yaparlardı.
En çok istediğin şeylerden biri de buydu, herkes benim senin olduğumu bilmeliydi. Benim seni kıskandığım gibi sende kıskanırdın beni, hatta bunun için kavga etmiştik hatırlıyor musun? Komikti, çok tatlıydın ve kıskanırken bile çok güzeldin sevgilim.
O yüzükleri birbirimizin elinde görmeyi o kadar çok istedik ki.
Birbirimizin olmak o kadar çok istedik ki.
Birlikte gülmeyi o kadar çok istedik ki.
Birlikte bağıra bağıra şarkı söylemeyi
o kadar çok istedik ki.Şu an ise sadece sana bakmayı bile özlüyorum.
Biz o hayalleri birlikte kurduk, hepsinin amacı ise aşkımızı sürdürüp mutlu bir hayat yaşamaktı. Lâkin kader, bizi çok erken ayırdı. Bilirsin, kaderin varlığına inanan biri değildim fakat senin gidişinden sonra suçlayabileceğim tek şey olan kadere boyun eğip odamın kuru, soğuk, tahta zeminine kendimi atıp ağladım yıllarca.
Birlikte evlenme hayalleri kurduğumuzda ikimiz de 17 yaşındaydık. Şimdi ise ben 29 yaşındayım, sen ise hâlâ 17; artık bana o hayalleri tek başıma hatırlayıp gözyaşlarıma anlatmak düşer.
Seni çok seviyorum,
aynı senin de beni sevdiğin gibi.
Seni çok seviyorum,
aynı senin de bildiğin gibi.
Seni çok seviyorum,
aynı senin de istediğin gibi.İyi uykular sevgilim; En güzel rüyalarımda geleceğim yanına, sarılacağım sana, ağlayacağız birlikte ve tekrar tekrar söyleyeceğim yine, en güzel hikâyelerin baş kahramanı olduğunu.
11 Şubat, 2011.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pembe Manolyalar
Fanfiction"Birlikte evlenme hayalleri kurduğumuzda ikimiz de 17 yaşındaydık. Şimdi ise ben 29 yaşındayım, sen ise hâlâ 17; artık bana o hayalleri tek başıma hatırlayıp gözyaşlarıma anlatmak düşer." [Oneshot]