Bölüm 1 "Kabusları Güzelleştiren Adam."

118 13 5
                                    

Sevgisiz büyüyen insanların kalbi bomboş olurdu. Ruhlarında yaralar, gözlerinde yaşlar olurdu. Sevgisiz büyüyen insanlarda bir boşluk olurdu. O kişinin önüne dünyaları da serseniz o boşluk dolmazdı. Sevgiydi insanın kalbini dolduran, ruhlarındaki yaraları saran, gözlerinde parıltılar oluşturan. Sevgiydi insanı yaşatan, mutlu eden.

Sevgi her şeye bedeldi.

Sevgi her şeyden değerliydi.

"Seni hiç istemedim," Diye bağırdı Annem sinirle. "Öl diye her şeyi yaptım ama geberemedin. Ölmeyi bile beceremedin sen."

Ben ölmeyi bile beceremeyen bir beceriksizdim.

"Seni doğurduğum güne lanet olsun." Diye haykırışı evi doldurdu fakat benim gözlerimi dolduramadı.

Şimdi size soruyorum. Sevgisiz büyüyen bir çocuk nasıl birisine dönüşür?

Ruhsuz, duygusuz birisine dönüşür.

Ruhu ve duyguları o çocuğa o kadar acı çektirir ki çocuk en sonunda dayanamaz ve ruhunu, duygularını öldürür.

Ve artık o çocuk büyür.

Ben o çocuktum. Belki sizde o çocuktunuz. Umarım değilsinizdir fakat öyleyseniz şunu unutmayın. Siz yaşadıklarınızı hak etmediniz.

Ben yaşadıklarımı hak etmedim.

Babam yanımıza geldiğinde sinirini benden çıkaran annemi üzerimden kaldırdı.

"Güzel çabuk evden git." Diye bağırdı. Annem nefes almaksızın bana hakaretler haykırmaya devam ediyor ve babamın kollarından kurtulmaya çalışıyordu. Evimizin hizmetlisi yanıma geldi ve beni yerden kaldırıp oradan uzaklaştırdı. Etrafa bomboş bakışlar atıyordum. Alışmıştım. Annem ve babamın nefretine, hakaretlerine ve şiddetine alışmıştım.

Hizmetli kadın beni odama götürdü ve odamdaki ilk yardım kutusundan bir şeyler getirip yaralarıma pansuman yaptı. Pansuman bittiğinde hizmetli bir şey demeden bana acıyan gözlerle baktı ve odadan çıktı.

Bu evdeki herkes bana acırdı.

Üzerimi değiştirdim ve kimseye görünmeden evden çıktım. Volana şehrinin ormanına doğru yürümeye başladım. İnsanlardan uzakta, bir başıma kalmak istiyordum. Çünkü insanların olmadığı yerlerde huzur olurdu. İnsanların olmadığı yerlerde ben acı çekmezdim.

Uzunca bir süre yürüdüm. Nereye gittiğimi bilmiyordum. Öylece yürüyordum. Hiçbir şey düşünmüyordum. Hiçbir şey hissetmiyordum. Bir hiçliğin ortasında kaybolmuştum ve beni bulacak kimsem yoktu. Kimsesizdim ben. Beni seven kimse yoktu. Kimsesizdim ben.

Ayak tabanlarım sızlamaya başladığında bir ağacın altına oturdum. Sırtımı ağacın gövdesine yasladım. Dizlerimi kendime çektim. Ormanın korkutucu sessizliğini dinledim. Gözlerimle etrafı izlerken bir taş dikkatimi çekti. Sıradan bir kaya parçasıydı fakat nedense dikkatimi çekmişti. Taşı tam önüme koydum.

"Annemden yine dayak yedim," Dedim taşa bakarak. Derdimi anlatacak kimse olmayınca dağa taşa derdimi anlatmaya başlamıştım. Gülünecek haldeydim. "Beni hiç sevmedi. Neden sevmedi bilmiyorum. Hep ölmemi istedi. Neden istedi bilmiyorum. Kimse beni sevmedi. Neden sevmediler bilmiyorum."

ÖLÜLER DE SEVERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin