Sinir

616 94 61
                                    

Medyadaki Aslıhan

"Neredeyse herkes mantıklı geliyor. Tek gereken mantıklı bir sebep bulmak." diyen Kayra'yı başımla onayladım.

"Biz de kaç saattir konuşuyoruz. Saat on olur birazdan. Hiç uyuyamadın."

Gülümsedim. "Olsun, uzandım ya. Dinlenmiş oldum."

Kayra elini saçlarıma götürdü ve yavaşça oynamaya başladı.

"Kendimi heveslendirmek ya da ümitsizliğe kapılmak istemiyorum ama sence buradan çıkabilecek miyiz?" diye sordum.

"Bilmiyorum. Oyunun kurucusunu bulsak bile çevremiz onun adamları ile dolup taşıyor. Buradan çıkmak zor olacak."

Derin bir nefes verdim. Belki ölmeme sayılı günler kalmıştı. Ailemi son kez görmek isterdim.

Gözlerim dolduğunda Kayra, "Ne oldu?" diye sordu.

"Ölebilirim ve annemleri son olduğunu bilerek bir kez daha görmek isterdim. Şimdi ölürsem cesedimi dahi bulamazlar."

Gözümden yaş akarken uzandığım yerde doğruldum.

Kayra, sıcak bir tebessümle bana baktı. Baş parmağı ile alan gözyaşlarımı sildikten sonra "Seni koruyacağım, dedim bir kere. Seni koruyacağım. Ölmene izin vermem, veremem." dedi.

Bu dediğine gülümseyerek "İyi ki varsın." dedim.

Kayra gülümsediğinde hafif ona yaklaştım. Kayra ne için yaklaştığımı fark ettiğinde yutkundu. Heyecanlanmıştı.

Bu sefer Sıla da gelmeyecekti. Umarım gelmezdi.

"Seni öldüreceğim lan!" diye bağıran Aslıhan ile kaşlarım çatıldı.

Kayra ayağa kalktı. Ardından ben de ayağa kalktım. "Ne olduğuna bakalım."

Onu onayladım ve odadan çıktım. Ortak salonda bağırışmalar devam ediyordu.

Merakla, hızlı adımlar atarak salona gittik.

Aslıhan ile Selim birbirlerine bağırıyordu. Her an birbirlerine dalacak gibiydiler.

Onları izleyen insanlara baktım. Yavuz uzakta oturup onlara boş bakışlar yolluyordu.

Eyüp ve İlayda eğlenerek olmaları izliyordu.

Sıla ise ürkerek Sarp'ın arkasına saklanmıştı. Onların yanına gittik.

"Ne oldu?" diye sordu Kayra.

Sarp, "Sebepsizce laf dalaşına girdiler. Biz de anlamadık." diye cevap verdi.

"Ulan sanki başarabilecek gibi oyuna katılmışsın. Kızım gebereceksin." diye sinirle konuşan Selim'in ardından Aslıhan, "Ha sen kazanabileceksin." dedi.

Selim daha da sinir olmuştu. "Elimde kalacaksın ha şimdi."

"Senin laflarının hepsi boş laf lan! Yiyorsa vurmaya çalış!" diye bağırdı Aslıhan.

Selim tam bağıracakken Yavuz, oturduğu yerden gürültüyle kalktı. Hayliyle tüm dikkatler ona yoğunlaşmıştı.

Hiç acele etmeden Selimlerin yanına gitti. "İkiniz de birbirinizin hedefi değilseniz öldüremezsiniz. O yüzden kesin tatavayı. Gidin odalarınıza. Sizin yüzünden boş işlerle uğraşmak istemiyorum."

Selim, "Sen ne karışıyorsun lan?" diye bağırmasına rağmen Yavuz onu takmadan yürümeye başladı.

Selim kendisini takmadı diye Yavuz'a epey sinir olmuştu.

Sinirle arkasından yürüdü ve tam omzunu tutacakken Yavuz yüz ifadesini hiç değiştirmeden sola kaydı.

Selim'in eli boşluğa düştüğünde Yavuz'a sinirle baktı.

Yavuz ise aynı duygusuz surat ifadesini koruyordu.

Selim, "Seninle konuşuyorum burada! Bana cevap vereceksin!" diye bağırınca Yavuz konuşmadı.

Selim'in tam dediğinin üzerine konuşmaması net bir mesaj veriyordu. Senin sözünü dinlemiyorum.

Sinirle Yavuz'a yumruk atmak için elini kaldıran Selim'in eli Yavuz'un yüzü ile buluşacaktı ki Yavuz çok kolay bir işmiş gibi yumruk yaptığı elinü tuttu.

"Kendini küçük gösteriyorsun." Yavuz, Selim'in elini bıraktı ve yoluna devam etmeye devam etti.

Selim'in siniri daha da artmıştı. Kayra'nın damarına basmayın derken ne demek istediğini çok iyi anlıyordum.

Selim hızlı bir hareketle Yavuz'u duvara ittirdi. Sırtı duvara çarptığında duyulan ses canını acıttığını belli ediyordu. Yine de Yavuz'un yüzünde mimik oynamıyordu.

Selim vurmak için elini kaldırınca Yavuz, Selim'in elini dirsek bloğu ile durdurdu ve yüzüne bir yumruk attı.

Ölümüne OyunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin