Tanışma

157 4 2
                                    

Sabahın erken saatlerindendi ilk baharın ortasın bir gündü, Nisan ayı idi uyandım ve pencereye yöneldim.Pencerenin hemen önünde ki kayısı ağacı bir gelin edasıyla çicekleriyle süzülüyordu.Havada tek bir bulut bile yoktu,sanki yazdan bir gün idi.Güneş tüm saflığıyla gülümsüyordu.Pencereyi acttım.Dışarıdaki papatyaların sesizliği ve güzelliğiyle beraber kuşların ötüşmesi duyuluyordu.Komşumuzun ıhlamur ağacındaki ıhlamurun kokusu bu temiz havaya hoşluk katıyordu.Bu arada pencereeyi örttüm.Gözüm saate takıldı 6.30 u gösteriyordu üzerime çekedimi aldım ve dışarıya çıkmak üzere kapıya yöneldim.O esnada çantama kenar da duran telefonumu koyup cantamı koluma takdım.ve cilbabımı giydim ev arkadaşlarımı sabahin köründe uyandırmak istememişdim.Karşıdaki pastaneden simit kokuları geliyordu.Girdim ve sıcacık bir simit aldım.Hafta sonları böyle yapmak hoşuma giderdi.Gerçi bunu arkadaşlarımla yapmak daha güzeldi burda arkadaşlarım benim ailem olmuşdu.Karşıda duran yaşlanmış, tahta banka oturdum, bir yarafdan etrafı izliyor bir taraftan simiti ısırıyordum.şurdaki boş arazide ne kadar çok çicek vardı öyle,gelincikler, laleler, pembeler ,beyazlar...

İlkbahar mevsimini seviyordum.
Bankın hemen yanındaki çınar ağacının üstünde çok sayıda kuş vardıı.Kalkdım ve elimde ki yarısından fazlası yenmiş simmitden bölerek beyaz kediye attım.Bu kedi her zaman bu arada dolaşır,ona Patikismini vermiştim.Mavi gözleri vardı?Araziye doğru gittim bir kaç çicek koparmak istiyordum.Her yerde kelebek ler uçuşuyordu.Eğildim ve yerde bir gelincik kopardım çocukken babannem bana gelinciğin tomurcuklarından gelin yapardı, bian aklıma gelmişti, bir tomurcuk kopardım ve otların üzerine oturdum.Onunla uğraşmaýa başladım.
Bir gelin yaptım yine etrafı süzerken çocukken balıllık dediğimiz mor çicekleri gördüm.Etrafda arılar da vardı mor çiceklere yöneldim ve birinin eskisi gibi tadıa baktım.Hala adı bennce ballık dı.Bır uğur böceği gördüm.Elime aldım ne de güzeldi aklıma küçcukkenki uğur böceği merakım geldi.Bunların renkler i sarı ve turuncu olanlara rastlamışdım.

Bi an bir titreme geldi içime oradanda uzaklaşıp deniz kıyısına döğru ýürüdüm.Bir çay bahçesine girdim.Deniz çok güzeldi, Mavi olan herşey çok güzel,Bir kahve aldım ve içmeye başladım.Çok ğüzel çarpıyordu dalgalar, aklıma bir den bir şey geldi kahveyi bitirmeden koşdum ve denize yaklaşdım.Elimi suya değdirdim su ılıkdı.

Yanımda balık tutan lise yaşlarında bir kız vardı.Yanına ilrleyip ona bunu yapmayı severmisin diye sordum
"Evet! Ya sen"
"Hayatta hiç böyle bir fırsatım olmadı"
O pantolon ve pembe bir tişört giymiş ince bileğinde mavi kurdeleli bir bileklik olan, Mavi gözlü kahverengi saçlı zayıf bir kızdı.(Şaşırdı)
"Denemeye ne dersin"
"Çok mutlu olurum."
Bana nedenini sordu
"Ailem Konya da ben buraya ünüversite okumaya geldim.İstanbula hiç de böyle bir şey denememişdim"
Ona yaşını sordum.
"16 benim annem ve babam trafik kazasında vefat etti"
Bian o mutlu çocuk yüzünü düşürdü.Doğrusu bende üzüldüm onun omxuna elimi atıp
" ben bundan sonra senin ablanım"
"Küçükken yetim hane de kalıyormuşum çünküdedesi vefat etmişken,babannem kaendine zor bakıyordu ama her hafta 4 kez ziyaretime gelirdi."
Ona balık tutmayi da öğretmeni öğretmiş.
"Abla abla ipi çek!"
İpi çekdim
" Bugünlük yeter ,hasılatımız 6 balık yermiyiz "
Kafamı hafifce salladım.
(Benim ilk kitabım olacak inşallah güzel olur.)

Mavi KurdelaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin