32.BÖLÜM

30 4 0
                                    

    Yavaşça yürüyerek kumsala geçtik. Bizi görünce alkışlamaya başladılar. O kadar heyecanlıydım ki bu kadar ses arasında kalp atışımı duyabiliyordum. Biz kürsüye geçince nikah şahitlerimiz de geldi. Benim nikah şahidim Aslı, Emir'in ise Ege'ydi. Dalgalar eşliğinde nikahımız kıyılacaktı. Tam güneş batımına denk gelmiştik. Bir masalın içindeydim sanki. Nikah memuru klasikleşmiş sözlerini söyleyip asıl soruya geldi.
"Hastalıkta, sağlıkta, iyi günde, kötü günde Emir Gürbüz'ü eş olarak kabul ediyor musunuz?" Derin bir nefes alıp Emir'e baktım.
"Evet."
"Hastalıkta, sağlıkta, iyi günde, kötü günde Açelya Çevik'i eş olarak kabul ediyor musunuz?" Emir gözlerimin içine bakarak
"Evet."
"Sizler de şahitlik ediyor musunuz?"
"Evet."
"Evet."
"Bende bana verilen yetkiye dayanarak sizi karı-koca ilan ediyorum. Bir ömür boyu sevginiz devam etsin." Evlilik cüzdanını bana uzatınca Emir'e döndüm.
"Beraber alalım." Alkışlar eşliğinde evlilik cüzdanımızı aldık. Birbirimize bakıp gülümsedik. Alkışlar dinince nikah memuru
"Gelini öpebilirsin." Emir'le birbirimize döndüğümüzde Emir dudaklarımdan öptü. Bunu beklemediğim için şaşırmıştım. Alnımdan öpüp yanağımı okşadı. Gelen alkış sesleriyle ondan cesaret alıp dudaklarımızı tekrar birleştirdim. Nikah şahitlerimiz olan Aslı ve Ege'yi öpüp dans müziğiyle kürsüden inip dans etmeye başladık. Emir'e gülümseyip
"Biz şimdi gerçekten evlendik mi?"
"Hâlâ inanamasam da evlendik karıcım." Biz aşkla birbirimize bakıp dans ederken şarkı bitti. Yeni şarkı çalmaya başlayınca diğerleri de dansa kalkmaya başladılar. Dans bittikten sonra haraketli şarkılar çalmaya başladı (oyun havası çalan düğünlerden değil merak etmeyin.). Şampanya ikramı başlayınca Emir 'in arkadaşları yanımıza geldi. Gelen arkadaş grubuyla daha önce tanışmıştım. Aralarından sadece birisini tanımıyordum.
"Seni de böyle âşık olduğunu gördük ya. Artık rahatlayabiliriz gençler." Hepsi gülerken tanışmadığım kız
"Selin'e de aşıktı. Onu unutmayalım."
"Jale?" Baran'ın uyarır tonda söylediği şey adını yeni öğrendiğim kızı sinirlendirmişti.
"Ne var? Yalan mı?" Bunu söylediği an ortam gerilmişti. Bende kıza bakarak
"İnsan hayatında sadece bir kez âşık olmaz. Önemli olan şu an nerede ve kiminle olduğumuz."
"Aynen öyle yenge. Ağzına sağlık."
"Yenge demesek mi? Kendimi yaşlı hissediyorum." Hepsi söylediğime gülerken o Jale denen kız bana kötü bakıyordu. Emir arkadaşlarıyla konuşurken ben İlknur teyzenin yanına geçtim.
"Teyzem gelmene çok sevindim. Beni yalnız bırakmadın." İlknur teyzeye kocaman sarıldım. Emir de yanıma gelmişti.
"Sevgilim?"
"Emir bak seni tanıştırmak istediğim biri var. İlknur teyze seninle barışmamızı sağlayan kişi. İlk kavgamızda bir hafta ayrı kalmıştık hatırlıyor musun?"
"Evet. Senin yokluğunu hissettiğim kötü bir haftaydı."
"Beni cesaretlendiren kişi İlknur teyzeydi." Emir eğilip İlknur teyzenin elini öptü.
"Çok teşekkür ederim teyzecim. Sen olmasan birbirimizden ayrı bir hayatımız olacaktı. Şimdi ise sayende yeni bir hayat kurduk.
"Bunu siz başardınız oğlum. Ben bir şey yapmadım. Birbirinizi seviyorsunuz. O yüzden ayrı kalamazdınız zaten." Biz konuşurken abim yanımıza geldi.
"Hadi fotoğraf çekimi yapalım sonra da yemeğe geçilecek."
"Tamam abi." Emir'e dönüp
"İlk önce İlknur teyzemle çekilmek istiyorum."
"Tamam güzelim." Herkesle tek tek fotoğraf çekindik. En güzeli ise miniklerimle olanlardı. Gülcan hala düğünde olsa da onu hiç umursamadım. O da zaten bir şey söylemedi. Düğün boyunca sadece Jale'yle konuştu. Düğün bittikten sonra ayarladığımız restorana geçtik. Yemekler sipariş verildikten sonra abim bana döndü.
"Bizi tanıştırmayacak mısın?" İlknur teyzeden bahsettiğini anlayınca
"Abi, İlknur teyze çok değer verdiğim insanlardan biri. Teyze bu da abim Çağın."
"Çok memnun oldum teyze."
"Bende oğlum." İlknur teyze herkesle tanışınca sohbet koyulaştı. Annemle yaşları birbirine yakındı ve çok iyi anlaşmışlardı.
"Açelya'dan bir tane vardı. Onu da şansına senin oğlan kaptı Melek."
"Öyle tabii. Oğlum da temiz çocuktur. Kızımız da çok şanslı." Aslı'yla göz göze geldiğimizde ikimizde gülmemek için zor tutuyorduk.
"Açelya benim çocuklarımdan daha hayırlı bir evlat. Kendi kızımdan, oğlumdan görmediğim sevgiyi bana Açelya hissettirdi. Her hafta mutlaka ziyaretime gelir. Bazen yanında kıyafet getirip benimle kaldığı da olur. Emir'den o kadar çok bahsediyor ki her geldiğinde onu görmeden tanımadım." Hepimiz söylediğine güldük. Teyzem ise devam etti.
"Açelya gibisiyle hiç karşılaşmadım. Zengin olup para savuranı çok gördüm. Açelya ise sadece birilerine yardım etmek için kullanıyor. Emir eğer aklın varsa bu kızı el üstünde tut. Onu kaybetmek hayatında yaptığın en büyük pişmanlık olur."
"Elini bir kere bıraktım o da benim için ölüm gibiydi. Bir daha o hatayı asla yapmam."
"Emir de bende birbirimizi bulduğumuz için şanslıyız. İnsan evinde hissettiği kişiye aşık olur. Ailemden sonra ilk defa kendimi bir yere ait hissettim."
"Seni böyle görmek de varmış."
"Burak!" Sitemle söylediğim söze masadaki herkes gülerken Emir alnımdan öptü. O sırada yemeklerimiz geldi. Sonrasında ise koyu bir sohbete daldık. Yemekten sonra herkesle vedalaşıp balayına doğru yola çıktık. Bana evlenme teklifi ettiği yere gidecektik. Arabada, yaşadığımız şeyleri konuşurken zamanın nasıl geçtiğini anlamadım. Valizleri önceden hazırlamış ve arabaya koymuştuk. Oraya varınca ben gidip anahtarı aldım. Emir'de valizleri indiriyordu. Bu sefer bir hafta burada kalacaktık. Emir valizleri taşırken bende yanında yürüyordum. Herkesten uzak eve geldiğimizde kapıyı açtım. Adımımı attığım an Emir beni kucağına aldı. Anın şokuyla ufak bir çığlık attım.
"Neden böyle bir şey yaptın?"
"Çünkü kucağımda girmeni istiyorum." Ben gülerken Emir içeri girip beni indirdi. Dışarıda kalan valizleri alıp kapıyı kapattı.
"Emir biraz dışarıdaki insanlarla oturup sohbet edelim mi?"
"Olur, ne de olsa artık benimsin." El ele tutuşup sahile indik. Kuma ayak bastığımda ayakkabılarımı çıkarıp yalın ayak yürüdüm. Genç grubun yanına gittik.
"Merhaba size katılabilir miyiz?"
"Tabii ki." Kütüğün üstüne oturduk.
"Siz yeni mi evlendiniz?"
"Yani birkaç saat oldu." Hepsi söylediğime güldü. Çok genç duruyorlardı.
"Kaç yaşındasınız?"
"20-25 yaşları arasındayız." Emir'e dönüp
"Biz gerçekten yaşlanmaya başlamışız.  Çok küçük geldiler gözüme."
"Neden? Kaç yaşındasın ki?"
"34." Bunu soran çocuk içtiği birayı ağzından püskürttü. Biz onun hâline gülerken
"Ciddi misin?"
"Evet." Oradan bir kız bana bakıp
"Nasıl evlenmeye karar verdin abla? Bana evlenmek hiç mantıklı gelmiyor."
"Evlilik mantıkla yapılmaz çünkü. Eskiden bende senin gibi düşünüyordum. Fikrimi değiştirense Emir oldu. Bir de toplum baskısı diye bir gerçek var. Sakın onlara kulak asma. Evlilik zamanı geldiğinde değil, doğru kişi geldiği zaman yapılır."
"Doğru kişinin o olduğunu nasıl anlarız?"
"Kalbini dinle sadece."
"Bira içer misiniz? Abi?"
"Olur koçum ver." İkimizde birer tane açıp içtik. Biz koyu bir sohbete daldık. Konuşurken dikkatimi çeken bir şey oldu.
"Siz ikiniz sevgili misiniz?" İkisi de cevap vermeyince grubun en konuşkanı onların yerine cevap verdi.
"Evet abla. Nasıl anladın?" Sorusunu es geçerek
"Kavga mı ettiniz?" İkisi birbirine bakıp önlerine döndüler.
"Gençler buradaki insanlar arkadaşınız. Eğer benden çekiniyorsanız hiç gerek yok. Ben psikiyatristim. Hem size bedava seans yapıyorum işte daha ne istiyorsunuz?"
"Balayımızda bile seans peşindesin. Rahat duramazsın değil mi?" Kafamı hayır anlamında sallayıp
"Duramam." dedim.  Onlar bize gülerken ikisi söyleyip söylememe arasında gidip geliyorlardı. En sonunda çocuk ikna olmuş olacak ki konuşmaya başladı.
"Abla sürekli kıskançlık yapıyor. Eski bir arkadaşım var. Sevgilim de onu kıskandı ve hayatımdan çıkarmamı söylüyor." Kız ona dönüp bağırmaya başladı.
"Bu mu gerçekten? Şaka mısın sen ya? Olay bu mu? Kız sana sarılıyor, seni yanağından öpüyor. Konuşurken sürekli sana dokunup, cilve yapıyor. Ve sen bunu normal bir şeymiş gibi anlatıyorsun."
"Bana bağırma. Eğer bağırırsan çok kötü olur." Söylediğine sinirlenip araya girdim.
"Ne olur? Ne yaparsın?" Bana cevap vermek yerine kıza döndü.
"O herkese böyle davranıyor. Bana özel değil." Tartışmanın hararetlenmeye başlamasıyla araya girdim.
"Tamam kavga yok. Seni dinledim şimdi de izin ver sevgilini dinleyim."
"Bunun eski bir kız arkadaşı var. Sürekli buna sarılıyor. Konuşurken sürekli temas halinde. Her söylediğine gülüyor. Ayrıca evet hepsine sarılıp öpüyor olabilir ama sürekli gözü sevgilimin üzerinde. Bende rahatsız oldum. Sevgilimi bu konuda iki kere uyardım. Üçüncüde sinirlenip kavga çıkardım. Ya onu hayatından çıkarırsın ya da beni dedim. Kendisi ona o kadar değer veriyor ki hâlâ onu düşünüyor."
"Çok kıskanç mısındır?"
"Hayır. İşyerinde molada olduklarında kız arkadaşıyla yemeğe çıkıyor bazen. Bu zamana kadar hiç sesimi çıkarmadım." Çocuğa dönüp
"Neden sürekli kıskançlık yaptığını söyledin? Anlattıklarına göre hiç kıskanç değil."
"Bu konuda kaç sefer konuştuk. Her seferinde kavga çıkarıyor."
"Bu konudan başka hiçbir kıskançlık yaşadınız mı?" Çocuk sessiz kalınca konuşmama devam ettim.
"Anladım. Benim düşüncemi duymak ister misiniz?"
"Evet."
"Eğer bir kadının şüphelendiği bir şey varsa genellikle doğru çıkar. Kadınların sezgileri çok kuvvetlidir. Hem bazen siz göremeseniz de biz karşı tarafın ne yapmak istediğini anlıyoruz."
"Siz sadece kadın olduğunuz için onu tutuyorsunuz." Kızın gözleri dolunca ayağa kalkıp gitmeye kalkıştı. Onu yanıma çağırıp kulağına eğildim.
"Ağlamanı gizlemene gerek yok. Ağlamak güçsüzlük veya zayıflık göstergesi değil. Hem gerçekler ortaya çıkınca onu süründüreceğini düşün. İyi gelir." O gülünce çocuğa döndüm.
"Bu kız senin için neden bu kadar önemli? Neden onu koruyorsun sürekli? Hem de neden inanmak istemiyorsun söylediklerime?"
"Arkadaşım çünkü."
"Sevgilin senin için ondan daha mı değerli?"
"Hayır, tabii ki."
"O zaman sorun ne? Bana açıkça söyle." Bağırarak
"Sevgilisi var. Anladınız mı? Hem de benim yakın arkadaşlarımdan biriyle sevgili."
"Şimdi anlaşıldı. Şöyle yapalım. Sen kızla buluşup ayrıldığınızı söylüyorsun. İki seçenek var. Birincisi alttan alta gülüp üzüldüğünü söyler. Birkaç gün içinde de o da sevgilisinden ayrıldığını söyler. İkincisi gerçekten dediğin gibi olur. İlişkini beğendiğini, neden ayrıldığınızı vb. şeyler sorar. Denemekten zarar gelmez. Ama sevgilin haklı çıkarsa çekeceğin var. Uzun bir süre peşinde koşup kendini affettireceksin. Bundan sonrası sende. Ben onu da yapmayacağım dersen sen zaten bu ilişkiyi kafanda bitirmişsin demek."
"Öyle bir şey yok."
"O zaman deneyeceksin."
"Evet." Kıza dönüp
"Sende onların seni görmeyeceği ama senin kızı rahat görebileceğin bir yere otur. Ve tepkisini izle. Anlaştık mı?"
"Anlaştık abla. Teşekkür ederim."
"Rica ederim güzellik." Emir'e dönüp
"Kalksak mı artık?"
"Olur sevgilim." Ayağa kalktığımızda
"Görüşürüz gençler. Biz bir hafta buralardayız. Bizi her akşam sahilde bulabilirsiniz."
"Sizi hepimiz çok sevdik abla."
"Siz gitmeden tekrar buluşalım abi. Çok kafa insanlarsınız."
"Tamam. Hatta beraber önce yemeğe gideriz. Akşam yine burada keyif yaparız. Yemekler benden ona göre."
"O zaman geliriz abi." Söylediğine gülüp onlarla vedalaştık. Odaya girdiğimizde yorulduğumu fark ettim. Valizimden kıyafet almak için dönünce Emir'i burnumun ucunda görmeyi beklemiyordum. Ben geri çekileceğim anda beni kendine çekti. Boğuk bir sesle
"Ben karımı çok özledim." Söylediğine çapkın bir gülüş atıp dudağımı ısırdım.
"Ben de kocamı çok özledim."
"Desene gece uzun olacak." Dudaklarından öpmeye başlayınca cevabını almış oldu.

(Bundan sonrası +18 olacaktır. Okumak istemeyenler diğer bölümden devam edebilir.)

     Uzun soluklu öpüşmemizi nefes almak için ayırdım. Elimdeki kıyafetler çoktan yeri boylamıştı. Ensesinde birleştirdiğim ellerimi çözüp bir elimi üst düğmelerinin açık olduğu gömleğinde gezdirdim. Açıkta olan tenini öpücükler kondurup yavaş bir şekilde düğmelerini çözmeye başladım. Emir elimi tutup beni durdurdu. Ona bakıp ne olduğunu çözmeye çalışırken gömleğinin kalan birkaç düğmesini hızlıca çözüp üzerinden çıkardı.

"Bugün yavaş olmak yok karıcığım. Uzun zamandır senin hasretini çekiyorum." Onun bu hâline kahkaha atmaya başlayınca Emir beni vücudunu yapıştırıp nefesini kulağıma üfledi. 

"Kahkahanı saatlerce dinlemek istesem de bugün oldukça sabırsızım bebeğim." Şah damarımın üstüne kondurduğu öpücükler şehvetli bir hâl almaya başlamasıyla ayakta durmakta zorlanmaya başladım. Emir'in kolunu sıkıp ayakta kalmaya çalıştım. O ise beni bu duruma getirmekten oldukça memnundu. Boynumu ısırıklar içinde bırakmasıyla söylendim.

"Her yerimde iz kalacak senin yüzünden." Söylediğim şeye gülüp 

"Ne güzel işte." Ona cevap verecekken elini gelinliğin altından sokup kadınlığıma bastırmasıyla inlemem bir oldu. 

"Hmm... Islaklığını buradan hissedebiliyorum güzelim. Dön arkanı." Söylediğine uyup arkamı döndüm. Omuzumu öpüp sırtımdaki fermuarı açtı. Ona yüzümü dönüp gelinliğin düşmesine izin verdim. İçimde olan jartiyer takımı gören Emir'in gözlerindeki değişimi izlemek oldukça zevkliydi. Parçalarcasına üstümü çıkarıp beni yatağa attı. Kendi üstünü de tamamen çıkarıp üzerime çıktı. Üst tarafımla ilgilenen ağzı ve kadınlığımda dolaşan eli yüzünden inlemelerimi durduramıyordum. Yavaşça aşağıya inip bacaklarımı iki yana ayırdı. Bacaklarımın iç kısmını diliyle boydan boya yalayıp ufak ısırıklar bırakarak kadınlığıma geldi. Nefesini oramda hissetmemle sessiz bir küfür savurdum. Tepe noktamı öpüp yalamaya başladı. Kavislenen belimi koluyla beni yatağa bastırarak beni durdurdu. Diliyle deliğime girip çıkması beni çileden çıkarırken Emir'in sözleri beni bitiren nokta oldu. 

"Hadi güzelim gel bana. Tadını almak istiyorum." Diliyle tam noktamı yalayıp emerken eli gel git yapıyordu. Sınırıma gelmemle Emir'in ismini inleyerek söyleyip ellerimle çarşafı sıktım. Boşalmamla birlikte Emir kalkıp yüzümün hizasına geldi. Dudağını yalayıp

"En güzel tadımsın." Demesiyle birlikte dudaklarına yapıştım. Onun ağzından kendi tadımı almak çok ilginçti. Emir daha fazla dayanamamış olacak ki bir anda kendini içime itti.

"EMİRRR!"

SEANSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin