Şu yaşına kadar aramıştı. Neyi mi aramıştı?
Sevgi görebileceği bir yer; nazik ve sakin bir dille konuşacak, onu aşağılamadan bilmediklerini öğretecek kişiler; nefesini kesecek, kalbini hızlandırıp koşulsuz güvenebileceği birini: yeteneklerinin olduğu bir yeri; adaletin olduğu bir yeri aramıştı.
Kimsenin bilmediği ve asla bilemeyeceği sevgiden bahsedenlere inat o sevgi hissini hissettirebilecek bir eş aradı.
Bulmuş muydu?
Bulacak mıydı?
Bulur muydu?Bilemezdik efendim, bilemezdik. Ne zaman, nerede, nasıl, kiminle olacağını; nasıl hissettireceğini bunu bir bakışıyla mı, gülüşüyle mi, yüzüyle mi yoksa kalbiyle mi yapacağını da bilemezdik efendim.
Belki de asla anlayamadan bu dünyadan göçüp gidecekti.
O kaç yaşındaydı, neredeydi, neler yaptı ya da yapıyordu. Bilinmez.
Doğru kişi miydi? Anlaşılmaz.
Kendisini anlayacak biri gerçekten var mıydı evrende?
Şu yaşına kadar bilmediyse daha da bileceğini düşünmüyordu.
Sokaklarda kapüşonunu çekmiş, önünü kapatmadan elleri cebinde şarkıya ses çıkarmadan eşlik ederken birileri onu izleyip ne diyordu bilmiyordu.
Belki delirmiş diyorlardı, belki ne derdi var acaba diye düşünüyorlardı, belki de sormak isteseler de çekiniyorlardı.
Hem sorsa ne diyecekti ki?
O sahte herkesi güldürmeye çalışırkenki ifadesini takınıp gülümseyecek ve:
"Sadece birilerinin beni fark edip derdimi sormasını istedim."
Diyecekti.
Diyecekti?Hayır, hayır demeyecekti okuyanlar, görenler, dinleyenler, hissedenler.
Çünkü böyle derse hem yalan söylemiş hem de bir ilgi budalası olarak görünecekti.
Yanlış mıyım?
Peki.
Velev ki söyledi.
Soran insan görünümlü ruh ona:
"Anlat derdini. Neyin var. Kim üzdü seni? Anlat kimse dinlemese de ben dinlerim!"
Mi diyecekti?
Hayır, hayır efendim yanılıyorsunuz.
Demeyecekti.Hadi bunu da geçelim demiş olsun sizi mi kıracağım?
Ne desin derdi olan? Derdi yok ki!
"Sadece şarkıları, şiirleri, kitapları, o defterdeki çiziktirilmiş şeyleri hissediyorum da hüzünleniyorum, sanki kendimi buluyorum."
Mu desin?
Yoksa
"Hayatımda beni seven hiç çıkmadı."
Mı desin?
"Çıkmıştır çıkmaz olur mu?"
Demeyin!
Biri böyle diyorsa hissettirmiyordur arkadaşlar. Hissettiremiyordur!
"Yetenekli değilim, yakışıklı ya da güzel değilim, derslere kafam basmıyor. İçimde bir boşluk var."
Mı desin?
Soran şahıs çıkıp demez mi?
"Herkesin illaki yeteneği vardır!"
Yoktur efendim, yoktur! Deneyimledim de söyledim! Boş konuşuyor olur muyum hiç?
Hadi bir kanıt da yapalım size. Bunu çok göremem tabii ki, bilin de güvenelim birbirimize karşılıklı. Anlaşalım gerçek birer insan gibi.
Yetenek dedik. Sayayım o zaman birkaç bir şey.
Günümüz çağı neyle alakalı? Tabii ki teknoloji!
Bilişimdir, kodlamadır hiçbirini ne anlarım ne de yazabilirim.
Resim mi, o da ne? Hiç beceremem!
Müzik aleti mi diyorsunuz?
Gitardır, piyanodur, bateridir, kemandır bunlar uzar da uzar. Şimdi birkaç müzik aletine saygısızlık olmuş olmasın onlar da çalınır ben ilk aklıma gelenlerden bahsediyorum sadece. Sonuç olarak hiçbirini çalamam.
Pekâlâ yazıyor olabilirim. Ah hayır, hayır onu da beceremem arkadaşlar becersem birileri fark ederdi değil mi? Önem veren de yok çoğu yazara! Haksızlık değil mi sorarım sizlere. Onlar o kadar yazarken değer görmemeleri.
Hayır, hayır yanlış anlamayın sakın! Kendimden bahsetmiyorum yazarlık olarak. Ben sadece içimi döküyorum dostlar.
Ben size hitap ediyorum dostlar, arkadaşlar, okuyucular, dinleyiciler, hissedenler, görenler, efendim diyorum. Dilerim ki itici durmuyordur da benden iğrenip tiksinmiyorsunuzdur. Size kötü hissettirdiysem affola. Bilmiyorum ki kime sesleniyorum. İçimden nasıl geliyorsa öyle yazıyorum.
Ne diyorduk? Herkeste yetenek vardır, diyorduk.
Hadi bunları geçelim. Biraz da dış görünüşten bahsedelim.
İlk olarak kimse dış görünüşünden yargılanamaz arkadaş! Yapamazsınız yahu yapamazsınız. Onu kırmaya hakkınız yok bir kere. Güzelmiş, yakışıklıymış, çirkinmiş, zayıfmış, kiloluymuş, kötü giyiniyormuş. Bunlar kimseyi ilgilendirmemeli.
Şimdi gelip de demeyin ki:
"Dış görünüşe önem vermiyorum önemli olan iç güzellik."
Bunu gerçekten diyen yoktur.
Bu konu hakkında görüşlerimi çok iyi ifade edemeyeceğimi düşündüğümden çok yazmak istemem. Ben asla zayıf olamadım. İlkokulda öyleydim ki bu da uzun sürmedi. Güzel ya da yakışıklı mıyım dersek de bence yüzüm aşırı güzel. Hiç bakımla falan da uğraşmam doğal olan her şey güzeldir bana göre. Kullanırsam ruj ya da oje kullanırım. Onlar da sadece evde. Geri kalan malzemeler ise gülmek için sürerim. Bir kere bana yakışmıyor, şaka demiyorum sahi diyorum.
E geriye ne kaldı?
Şimdi üstte demişim yüzüm bence güzel diye. Yüzüm güzel olsa ne yazar ki? Kiloluyum ya ben.
Dersler desek,
Herkesin anladığı kadar anlarım ben de. Öyle etkinliklere falan da katılmam.
Sporla alakam yoktur zaten.
Unuttuğum bir şeyler varsa çekinmeyin lütfen söyleyin!
Burada kimseyi yargılamam. Herkesin düşüncesine saygım vardır. Tabii ki susmayacağım, susamayacağım konular da vardır.
Bu hikâyede; bu düşünceler arasında kaybolmus, sevgi arayan eş cinsel bir karakter olacak. Onun hayatıyla ilgili gelişmeleri okuyacaksınız bir dahaki bölümde. Düşünce yapısı yazan kişiye benzeyecek kısaca.
Umarım okuyan olur ve sever. En baştan iyi okumalar!
O zaman şiirde de dediği gibi bitireyim bu bölümü,
"Aşk diyorsunuz ya, işte orada durun bayım."
(...)
"Siz aşkı ne bilirsiniz bayım
Aşkı aşk bilir yalnız!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Buldum mu? (bxb)
General Fiction[Tamamlanmıştır (×2)] Sevgi ya da aşk yalan mıydı? Ya da durun bir dakika asıl soru: Var mıydı? Bilmiyordu. Ama aramaktan da hiç vazgeçmemişti. Bulmuş muydu? İyi okumalar,