otuz beş

464 23 11
                                    

"Ella?"

"Hm?" diye mırıldandım Ashton'a.

"Uyuyor musun?"

"Hayır, Ash." Eleanor'un güzel güzel uyuduğu hastane yatağının yanındaki koltuktaydık.

"Mike kız kardeşinle tanışmak için geliyor." dedi ve başını omzuma yasladı.

"O uyuyor."

"Ona dedim, ama yine de geleceğini söyledi. Kız arkadaşını da getirecekmiş, oldukça ciddi olmalılar. Bana ya da ebeveynlerimize asla bir kız arkadaşını tanıtmaz."

"Mikey'nin bir kız arkadaşı var!" diye sevinçle bağırdım. Ashton kıkırdadı. "Ne zaman burada olacak?"

"Ona çoktan kapı numarasını mesaj attım, birazdan burada olur." diye mırıldandı Ashton. "Saçını çok seviyorum, bilirsin." Gülümsememi sağlayarak saçlarımın ucuyla oynamaya başladı.

"Teşekkürler, ama bu sadece saç."

"Bu sadece saç değil, senin saçın."

"Gerçekten saç hakkında mı konuşuyoruz, Ashton?" Kıkırdadım ve Ashton başını sallayarak onayladı.

"Saç gerçekten önemli-" Eğer kapı çalmasıydı büyük ihtimalle Ashton saçın ne kadar önemli olduğu hakkında abuk subuk konuşmaya devam ederdi.

"İçeri gir." dedim kapının arkasındaki belirsiz kimseye.

"Selam!" dedi Michael içeri ilk girerek ver ardından küçük bir kız yere bakarak peşinden içeri girdi. "Bu-"

"Emilie?" Kız yukarı baktığında nefesimi tuttum.

Emilie'nin gözleri irileşti. Arkamdaki yatağa baktı ve kız kardeşimi gördükten sonra tekrar bana baktı.

"Aman- Aman Tanrım. Tanrı'ya yemin ederim ki bunu bilmiyordum. Mike bana sadece Ashton'ın kız arkadaşının kardeşi olduğunu söylemişti, sizin çıktığınızı bilmiyordum-"

"Sorun- Sorun değil, Em." diye mırıldanmayı başardım. Abuk subuk konuşmayı kesti ve dudakları şaşkınca ayrılmış bir şekilde bana baktı. Ona Em demiştim, Emilie değil. Ona eskiden Em derdim.

"Hayır, hayır, hayır, sorun değil. Ben gidebilirim." dedi birkaç saniye sonra. Michael'ın bize soru sormak için ağzını açtığını görebiliyordum. Ama Ashton ona bir bakış attı ve yeniden ağzını kapadı.

"Gerek yok."

"Tamam." diye mırıldandı.

"Ah, şey, evet, bu Emilie, kız arkadaşım, sanıyorum ki siz onu çoktan biliyorsunuz." dedi Michael beceriksizce. Eli Emilie'ninkilere uzandı, parmaklarını kenetlediler.

"Evet." dedi Ashton.

"Selam." Kız kardeşimin sesi birkaç dakika önce aramıza yerleşen garip sessizliği bozdu.

"Oh, selam, sen Eleanor olmalısın." Michael gülümsedi ve yatağa yaklaştı. "Ben Michael." dedi elini uzatarak ama kardeşim kollarını açtı.

"Ona sarılmanı istiyor." dedi Ashton ve Michael daha da yakına yürüyerek Eleanor'u kollarına çekti.

"Komik saçın var, Michael." dedi kız kardeşim ikisi ayrıldıktan sonra, Michael'ın kıpkırmızı yeni saç rengini göstererek.

"Teşekkür ederim, Eleanor." Yatağın diğer tarafındaki koltuğa oturdu ve Emilie'ye bakarak yanındaki yere vurdu.

"Em!" dedi Eleanor heyecanla, gözleri mutlulukla parlayarak.

"Selam, El." dedi Emilie sessizce, Michael'a yaklaşarak.

Eleanor, Michael'a yaptığı aynı hareketi Emilie'ye de yaptı ve Emilie koltuktan kalkarak ona sarıldı.

"Seni özledim." dedi Eleanor ayrılırlarken, gülümseyerek. Emilie, Michael'ın yanına oturdu ve başını onun omzuna yasladı. "Sen ve Mikey çıkıyor musunuz?"

"Evet." dedi Michael bir aptal gibi gülümseyerek.

"İyi. Ablam ve Ashton da çıkıyorlar. Onları birkaç kez öpüşürken yakaladım." diye fısıldadı Eleanor sanki sadece Michael onu duyabiliyormuş gibi.

"Doğru, her zaman öpüşüyorlar ve sevgili boklarını yapıyorlar."

"Michael küfür etti!" Eleanor nefesini tuttu ve Michael'ın gözleri irileşti.

"Aman Tanrım, özür dilerim!" dedi Michael bana bakarak. Eleanor'un şimdi ne yapacağını bilerek açık bir şekilde güldüm.

"Öde." dedi Michael'a açıkça bakarak.

"Ne?" diye sordu kafası karışmış bir şekilde.

"Küfür kavanozu." dedi Ashton ve Michael'ın inlediğini duyduğunda kıkırdadı.

"Para getirmedim."

"Umursamıyorum, ödemek zorundasın." dedi Eleanor ve dudaklarındaki gülümsemeyle karşı koydu.

"İşte." Emilie gülümsedi ve cebinden 5 dolar çıkardı.

Michael gülümsedi ve parayı Eleanor'a verdi.

"Neredeyse yemek saati, belki sen ve Emilie gidip bize biraz pizza getirebilirsiniz?" diye sordu Ashton bana bakarak.

Ne yaptığını tam olarak biliyordum, Em ile biraz baş başa vakit geçirmemizi sağlamaya çalışıyordu.

"E-Elbette." diye kekeledim. Kalkıp Eleanor'a yaklaştım, alnını öptüm ve her zamanki kelimeleri mırıldadım.

Ashton'a hızlıca bir öpücük kondurdum ve Emilie'ye baktım, beni çoktan kapının yanında bekliyordu.

"Ella, ben-" diye başladı Emilie biz kapıyı arkamızdan kapatır kapatmaz.

"Bak, Emilie, bunun hakkında konuşmak istemiyorum." İç çektim ve yürümeye başladım.

"Hayır, bunun hakkında konuşmalıyız." dedi kolumu kavrayarak. "Yaptığım şey çok ama çok kötüydü ve kendimi asla bunun için affetmeyeceğim. Eğer geçmişe gidebilseydim senin her erkekle yattığın hakkında çıkardığım dedikoduları bir daha asla başlatmazdım. Ve bütün bunların hepsi sadece Jonah'a aptalca tutulduğum içindi. Çok çok üzgünüm.

"Em, bunu artık unutmak istiyorum. Seni affediyorum. Tabii ki birkaç sene önceki halimize şıp diye geri dönmeyeceğiz ama seni affediyorum." İç çekerek ona baktım. Gözleri sulanmaya başlamıştı.

"Çok teşekkür ederim, Ella."

vlut ☯ a.i. (bahişe) |Türkçe Çeviri|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin