hakuji&koyuki

135 17 33
                                    

Kızıl saçlı genç gökyüzüne doğru çevirdi bakışlarını. Bu gece festival vardı ve havai fişekleri görebilecekti. Normalde festivalde olsa oradan daha güzel görünürdü ancak festivale gidecek parası ve ona eşlik edecek birisi yoktu. Yine de oldum olası havai fişekleri izlemeyi severdi. Bunun nedenini kendisi de bilmiyordu. Belki de sevmesi için bir nedeni yoktu.

Şenliğin başlamasına henüz yirmi dakika vardı. Genç, hazırlıklarını erkenden bitirmişti. Daha iyi görebilmek adına yüksek bir yere çıkmış ve o yerde oturabileceği bir bank olmadığından sergi örtmüştü yere. Susarsa diye yanına birkaç içecek dahi almıştı. Gencin fazla eğlencesi yoktu. Hasta babasına bakıyor ve para kazanmaya çalışıyordu. Parası ödenmediği zamanlarda da para çalıyordu. Neyse ki şimdiye dek yakalanmamıştı. Birkaç hobisi dışında zamanını harcayabileceği bir aktivite yoktu. Geçenlerde değişiklik olsun diye saçını kızıla boyamıştı. Para çaldığı gün para çalmakla kalmayıp saç boyasını da çalmıştı.

Hakuji adlı bu genç dövüş sanatlarına da ilgiliydi. Bu yüzden yakalansa bile sorun olacağını düşünmüyordu. Elbet yakalanmazsa işler yolunda giderdi fakat yakalansa da üstesinden gelebilirdi. Kendine güveniyordu.

Yanında getirdiği sodanın kapağını açtı. Havai fişeklerin başlayana kadar biraz içse sorun olmazdı. Zaten yanında yeterince içecek vardı. Festivaldekilerin eğlendiklerine emindi. Bir gün babasıyla beraber gitmek istiyordu oraya. Şenlikte eğlenmek, orada satılan yiyecekleri yemek daha sonra da havai fişekleri izlemek... 5 yıl veya 10 yıl sürsün, ne kadar beklediğinin önemi yoktu. Bir gün babasıyla birlikte şenliğe katılacaktı. Hakuji, babasının hastalıklı vücudunun sağlığına kavuşacağına inanıyordu. O gün geldiğinde babasıyla yeniden eski hayatına geri dönebilecekti.

"...Pardon?" titrek bir ses işitti Hakuji. Dışarının soğuğuna rağmen incecik giyinmiş -veya giyinmek zorunda kalmış- kızı görünce kalakaldı. Soğuktan dolayı kızın elleri titriyordu, yanakları kızarmıştı ve burnunu çekiyordu.

"Sakıncası olmazsa yanınıza oturabilir miyim?"

Hakuji oturması için işaret ettiğinde genç kız titreyerek oğlanın yanına oturdu. Hakuji bu kız için endişelenmişti. Neden bu kadar ince giyinmişti ki? Ayrıca dışarıda kalmaya devam ederse hastalanacaktı.

"Bugün havai fişekler atılacak..." cümlesine başladı kız sanki oğlanın aklından geçenleri okumuşçasına. "Geçen yıl şehir dışında olduğumdan görememiştim. Şimdi de biraz üşüttüm ama havai fişekleri görmeyi çok istedim. Babamdan gizlice dışarıya çıktım. Beni sıcak tutabilecek kıyafetlerimi almaya zamanım yoktu o yüzden biraz üşüyorum. Arada hapşırabilirim. Kusura bakmayın şimdiden."

Kız bunları söylerken arada burnunu çekip öksürmüştü. Hakuji giydiği montu çıkardı. Üzerindekiler kalın olduğundan montsuz da iyi olacağını düşünmüştü. Kendi montunu genç kıza uzattı.

"Hastalığın daha da kötüleşecek. Sıkı giyinmelisin."

"Teşekkür ederim Bay..?"

"Hakuji. Ayrıca resmi konuşmana gerek yok. Senin adın ne?"

"Benim adım Koyuki."

Hakuji, yanında getirdiği sıcak suya şükretti. Yanlışlıkla getirmişti fakat bir işe yarayacaktı artık.

"Bu arada Koyuki, sevdiğin bir içecek var mı?"

"Sevdiğim bir içecek mi? Kahve ve portakal suyu severim."

Hemen kahveyi hazırlayıp Koyuki'ye uzattı. "Zahmet ettin, yapmak zorunda değildin."

"Bugünlük benim misafirimsin Koyuki. Misafirim rahatsız olursa bu beni de etkiler."

Koyuki soğuktan kıpkırmızı olmuş yanaklarının acısına rağmen gülümsemeden edemedi. Hayatında hiç bu kadar içten gülümsediğini hatırlamıyordu.

"Havai fişekler bittiğinde evine kadar eşlik edeceğim Koyuki."

"Benim için endişelenme lütfen Hakuji."

"Eğer baban dışarıdan sesler duyarsa kendi başına yakalanmadan halledebilir misin? Bir bahane bulup babanı oyalarım sesler üzerine uyanırsa. Hem misafirimin evine güvenlice ulaştığından emin olmalıyım yoksa daha çok endişelenirim."

"Benim babam dövüş ustası. Eğer olayları yanlış anlarsa senin canını acıtabilir."

Akaza. Hakuji'nin saçını boyadıktan sonra aldığı lakaptı. Bu lakabı ona ustası vermişti. Kızıl saçın öğrencisine yakıştığını gören ustası ona "Akaza" diye seslenmeye başlamıştı. Ustası sürekli kızından bahsederdi. Hakuji, ustasının ailesini tanımıyordu. Yine de ustasının anlattığı kadarını biliyordu. Evin annesi amansız bir hastalığa yakalanıp yaşamını yitirmişti. Bu olaydan sonra ustası kızı üzerinde titrer olmuştu. Artık bu dünya değer verdiği tek kişinin zarar görmesini istemiyordu.

"Havai fişekler başladı." Koyuki'nin gözleri bu cümleyi duyunca parladı. Zaten eşsiz olan gözleri şimdi daha da değerli gözüküyordu.

Havai fişekler başladığından beri ikisi de sessizdi. Bazen Koyuki hapşırıyordu ancak gözlerini gösteriden ayırmak istemiyordu. O yüzden hapşırdıktan hemen sonra gözlerini açabildiği kadar açıyordu. Koyuki hapşırınca Hakuji'nin gözü istemsizce kıza kayıyordu. Onun tepkileri görünce tebessüm ediyordu. Havai fişeklere olan tutkusu takdir edilesiydi.

"Koyuki, bir daha havai fişekler atıldığı sefere yine birlikte izleyelim olur mu?"

Koyuki birkaç kez öksürdükten sonra başını Hakuji'nin omzuna yasladı. "Olur. Memnuniyetle."

Havai fişekler henüz bitmemesine rağmen Hakuji, Koyuki'yi eve götürmek için yola koyuldu. Ateşi yükselmişti ve çok kötü görünüyordu. Koyuki evin yolunu tarif etti. Hakuji sırtında taşıdığı Koyuki'yi daha da kötü hissetmemesi adına koşarak değil hızlı adımlar atarak yürüyordu. Evi uzak olmadığı için şanslıydı. Kısa bir süre içerisinde varmıştı.

"Teşekkürler Hakuji. Ben eve girerim."

Koyuki, Hakuji'nin sırtından inip evine doğru yürüdü.

"Kendine iyi bak Koyuki. Gelecek sefere sağlığının yerinde olduğunu görmek istiyorum."

---
kurguladığım gibi olmadı ama neyse

canon olmalarına rağmen shipleyen yok nerdeyse
en sevdiğim shiplerdendir hakuji x koyuki. hak ettiği değeri aldığını düşünmüyorum. umarım akaza'nın geçmişi animede anlatıldığında
popülaritesi artar.

Hanabi |haku.koyu|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin