15. BÖLÜM

443 29 45
                                    

   Bugün günlerden Pazardı. Yarın dedemin pazarı olduğu için bahçeye ürün toplamaya gelmiştik. Ben erik ağaçlarında erik toplarken dedemler patlıcan tarlasında, büyük hasat topluyorlardı. Gerçekten mosmor olan patlıcanlar gayet iriydi. Sabah erkenden gelmiştik. Çünkü öğlenleri çok sıcak oluyor, akşamüstü de hava esiyordu. Patlıcanın en ideal toplanma saati sabahları der babaannem.

Akşamüstü esen rüzgardan dolayı patlıcanın tozu boğazında takılı kalır ve hasta olmuş kadar olurmuşsun. Öğlenleri sıcaktan havale geçirebilirmişsin. Patlıcan gerçekten yetiştirilmesinden, toplanmasına kadar zahmetli bir işti. Ve sadece ikisi bu kocaman bahçeyi evirip çeviriyorlardı. Onların elinde olan bir şeydi. Yaşlılardı, eski topraktılar. Babaannem hastaydı belinden ama buna rağmen ikisi harika bir iş başarıyordu. Hangimiz bunu yapabilirdik ki?

Alışık olabilirlerdi ama artık yılların yorgunluğu baş gösteriyordu. Onları bir gün kaybedecektim. Bunun düşüncesi bile gözlerimin dolmasına yetiyordu. Tamam fazla duygusalım ve bu hiç iyi değil.

Erik ağacından yeteri kadar topladığımı düşünerek kenarda su şişelerini ve bir çift eldiveni alıp dedemlerin yanına koştum. Tarlada hızla patlıcanların arasından geçip yanlarına vardım. Su şişelerini onlara verdim. Eldivenleri elime taktım. Onlar tarladan kenara çıkıp oturdular. Biraz soluklanıp suların içtiler. O sırada elime aldığım bandırma (sebze-meyvelerin taşındığı sepet) ile patlıcanı toplamaya başladım. Kopardığım tozlu patlıcanları bandırmaya doldurdum. Bir süre sonra dedemin bana seslendiğini duydum.

"Yorucu değil mi?"

"Bunu en iyi sen bilirsin." Verdiğim cevap ile güldü.

Dedem yerinden kalkıp tekrar yanıma geldi. Kendi bandırmasını doldurmaya devam etti.

"Bazı çocuklar böyle hasat yapmaktan veya yardım etmekten hoşlanmazlar. Bunu küçümserler. Çevresi de küçümsediği için. Sence öyle mi? Çiftçi olmak, utanç verici bir şey mi?"

Ona bu sözleri söyletmesini sağlayan her neyse saçmalıktı. Ve her kimse bir araba dayağa hak ediyordu.

"Yaptığın iş, bütün dünyanın hayatını kurtaran, ekonomi için, doğa için, insanlık için önemli olan bir iş dede. Ve sen yaptığın işle gurur duymalısın. Gurur duyulacak bir iş. Sana, size yardım etmekten niye utanayım ki? Bu hayatımın en iyi deneyimi. Alın teri ile çalışmak demek bu işte. Bir yıl boyunca bu ürünlere bakıyorsun ve en sonunda verimini alıyorsun. Çiftçilik asla aşağılanacak bir iş olamaz."

Dedeme doğru dönüp baktım. Patlıcanları toplarken gülümsüyordu. Neşe dolu bir gülümseme. Patlıcanın tozunu sildi. Bana dönüp uzattı. Onun bandırması dolmuştu. Bende gülümsedim ve uzattığı patlıcanı alıp bandırmama koydum.

Babaannem kahvaltı hazırlamaya gitmiş olmalıydı. Dedemin patlıcanları taşımasına yardım ettim. Hepsini alıp yarın için tek bir yere toparladıktan sonra traktöre koyduk. Ardından kahvaltı için babaannemin yanına gittik.

Dedem hamağa uzanırken bende küçük kulübeye yöneldim. İçeride duvar kenarında eski bir koltuk düzeni vardı. diğer köşede mutfak eşyaları. Elektrik ve ışık bulunuyordu. Eski bir buzdolabı da mevcuttu. Babaannem oradan kahvaltı malzemelerini çıkardı. Bende onları bir tepsiye toparlayıp bahçeye geri çıktım.

Kulübenin olduğu bu tarafta, bahçenin giriş kısmı alanında bolca ağaç vardı. büyük, eski ve yaşlı bir ceviz ağacı her yeri kaplıyordu. Dalları çok sıktı. Hemen onun karşısında bir mandalina ağacı ve onun karşısında bir ceviz ağacı daha vardı. Bu ikisinin arasına hamak bağlanmıştı. Hamağın sağı, kulübenin karşı kısmında piknik masası vardı. dedem bahçe için özel olarak yaptırmış vakti zamanında.

YEKBUNUM (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin