Kahvaltıyı beraber yapmışlardı. Hep yanlarında Hannah ve Lucas da olurdu ama bu sefer ilk defa yalnızlardı.
Yemek boyunca Hyunjin Chan'a okuduğu komik hikayeleri anlatmış, Chan'da her birine haykırarak gülmüştü.
Sevgilisinin gülünce kısılan gözlerini görmek Hyunjin için adeta bir görsel şölendi. Chan çok yakışıklıydı ve gülünce resmen etrafında çiçekler açıyordu.
Yemekten sonra el ele büyük bahçede dolandılar. Chan, Hyunjin'i çok güzel bir yere götüreceğimi söyleyerek bahçenin biraz dışına çıkardı. Merakla elini tutarak onu yönlendiren alfayı takip etti küçük olan.
Sonunda harika bir yere gelmişlerdi. Hyunjin'in ağzı açık kalmıştı. Aşağıda kalan şehrin manzarasını onlara sunan bir tepe. Chan'ın onlar için hazırlattığı bir piknik sepeti, çimlerin üzerine serilen kırmızı beyazlı kareli örtü ve nefes kesen manzaraya bakan büyük bir salıncak.
Örtünün üstü kırmızı güllerle süslenmişti. Hyunjin'in şaşkınlıkla bakan yüzü bunu fark edince başını arkasında onu hayranlıkla izleyen adama yöneltip kıkırdadı.
Ve yeniden onu mest eden o güzel gülümseme ona karşılık verdi. Chan çok güzel gülüyordu. O çok güzeldi...
Alfa ona böyle hoş bir ifadeyle bakan omegasına elini uzattı. Hyunjin tamamen kusursuzdu. Ruhu öyle masumdu ki ona bir melek olduğunu düşündürüyordu her şeferinde. Küçüğü elini tutar tutmaz kendini alfasına fırlattı. Çimlerin üstüne düşüyorlardı.
Chan Hyunjin'in canının acımaması için eliyle başını sardı ve onu kendine iyice bastırdı. Yere kendi sırtı gelecek şekilde küçüğünü üstünde tutmuştu.
Canı acımıştı ama hiç önemli değildi. Hyunjin'in iyi olması yeterdi.
"Chan! Özür dilerim, iyi misin?"
Alfanın gülüşü cevap olarak yeterliydi. Hyunjin'in yüzünün her tarafına öpücüklerini kondurmaya başladı. Omeganın sevinç dolu kıkırtıları geçikmemişti. İkisi de çok mutluydu. Beraber çok mutluydular. Beraber huzurluydular.
" Channie~"
" Efendim sevgilim"
Küçük olan kıkırdadı.
"Seni çok seviyorum. O kadar çok seviyorum ki söylenebilecek her kelime yetersiz kalıyor."Chan bu güzel sözler karşısında aklının durduğunu hissetti. Omegasını sıkıca kavradı.
"Artık eminim, sen bir meleksin."
"Ne?"Gülerek sormuştu Hyunjin."Cennetten gönderilmiş bir hediyesin Hyunjin benim için. Meleksin,
Benim Meleğim."Saçlarını oynayarak demişti bunları. Hyunjin ise gözlerini kapatmış, sevgilisinin göğsünde, bu mutluluğun asla bitmemesi için dua ediyordu.
Biraz öyle kaldıktan sonra salıncağa yöneldiler. Yüksekte kaldığı için Chan Hyunjin'in korkmasından endişelenmişti.
"Meleğim istersen binmek zorunda değiliz."
Meleğim mi?
"Ne dedin sen?"
Yüzünde ödül kazanmış küçük bir çocuğun neşeli ifadesiyle sormuştu omega.Alfa ise küçüğünü belinden kavrayarak onu sıkıca kendine çektikten sonra kulağına doğru fısıldadı.
"Meleğim."
Hyunjin, kalp atışlarının hızlandığını hissedebiliyordu. Onun için bu çok fazlaydı. Ve alfasının bu halleri onu heyecanlandırıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Red Tears | Hyunchan
FanficHyunjin, omega olduğunun öğrenilmesiyle hayatı mahvolan bir prensti. Bilmediği şey, karşı krallığın veliaht prensi Chris'in hayatına aniden girmesiyle her şeyin değişeceğiydi. Kehanet, savaş, ihanet ve kayıplarla dolu bir hikaye. Aşklar ve arkadaşlı...