Çaresizlik

139 28 42
                                    

Henüz yedi yaşına yeni ayak basmıştım. O zamanlarda yerel bölgelerde kente göçler baş göstermeye başlamıştı. Haliyle köyümüz de bundan nasibini almıştı. Eş-dost, akrabalar, komşular vs. birbirlerini teşvik ediyorlar ve şehrin kulağa hoş gelen güzelliklerini birbirlerine anlatmaya calışıyorlardı. Kimisi Gurbet ele Yâr olmak istemezken, kimisi ise dünden hazırdı gitmek konusunda. Aynı şekilde annemi de ikna etmeye çalışan degerli komşularımız da vardı: Nebahat teyzeler, Selvi hanımlar, Ayşe ablalar... Fakat babam pek sıcak bakmıyordu bu konuya açıkçası. Çünkü dededen kalan küçük bir bostan ve ancak karın tokluguna yetecek kadar mahsul veren tarlamızı bırakıp gitmek istemiyordu. Tek ve kesin geçim kaynağımız oldugundan riske girmek gereksizdi ona göre. Dönem şartlarını düşünürsek böyle bir risk alınması, büyük bir fedâkârlık gerektirecekti. Çünkü neredeyse her evde çocuklu aileler mevcuttu. Neyse konuya geçelim.

Babamlar geçim kaynagımız olan tarlanın yanında bazı ufak tefek işler de yapıyorlardı. Ne de olsa önümüz kıştı. Erzaklar alınmalı, ihtiyaçlar tedarik edilmeli ve daha neler neler. Babamlar yaz sıcağında tarlamızda ve bostanımızda durmadan çapa vururlardı, adeta okşarlardı ki Toprak ana bize şefkatinden pay versin diye.

Ben ise o kurak bölgede az ilerimizde olan tek gölgelikte, yani o sıcağa, o kuraklığa rağmen dimdik ayakta duran kudretli Tut ağacının altında, annemin Güneşten etkilenmeyeyim diye bin bir zahmetle yaptıgı küçük çardakta seyrediyordum.
Bu dönemde hatırladığım kesitler böyleceydi. Ha bir de elimdeki hala belirgin pembemsi yara izinin nasıl gerçekleştiğini hatırlıyorum o kadar. Tamamı olmasa da bir kısmını gözümün önüne getirebiliyorum. öyle ki: güz vakti annem ekmek yaparken, ufak bir dikkatsizlik sonucu elimi yapıştırmıştım. Çok acı vermiş olsa gerek onlarca dakika aglamam dinmemiş. Zor susturmuşlar tabi.

Yedi yaşımın ortalarındayım o zamanlar. İlk bahar mevsimi bitmeye yakınken köyde kuraklıklar baş göstermiş, toprak adeta susuzluktan kan aglıyordu. Tek bir damla dahi yere düşmeyeli hayli zaman olmuştu. Zaten geneli fakir olan köy ahalisi bu sene mahsulun iyi olmayacağını ve erzağın ancak iki-üç ay dayanabileceğini bildiğinden, sonra geri döneriz düşüncesiyle kendilerini avutarak şehire yani Nam-ı değer Adana'ya göç etmek zorunda kalmışlardı. Zaten daha önceleri göçten nasibini almış köy halkı bu sefer daha ciddi bir durumla karşı karşıyaydı. Öyle ki seksen kişiye yakın köy nufusundan ancak on- onbeş kişi kalmıştı. Tabi böylesi zor dönemde mutlu olaylar da olabiliyordu. Annemin ikinci çocuğuna gebe olması gibi.

Erzağımız bitmek üzereydi. Lakin babam bekleyecek kadar vaktin kalmadıgını anlamıştı. O dönemde çeltikçiler köylerde kalacak yer kiralıyordu. Çünkü su yollarının bakımı, tarlaların bakımı için yakın yerleşkelere eleman dagıtımı oluyordu. Bizim köy için de böyle bir arayış içerisindeydiler. Yakın dedigime aldanmayın. En yakın su yolu on kilometre kadar uzağımızdaydı. Ve bu su kaynagından ancak temel ihtiyacımız kadarını karşılayabiliyorduk. Bu kadar imkansızlıklar tabi ki en cok hicar ve mal sahiplerine yarıyordu da denebilir. Babam da bu yokluk döneminde bu tür fırsatçıların ağına yakalanmıştı. Biraz para karşılıgı yanımızdaki barakayı onlara kiralamıştı. Ne kadar annem tarafından onay görmese de.Ve bir kaç gün boyunca vaziyetin farkında olan ailem; Dünya'ya gözümü açtığım, atalarımızın nefes alıp-verdigi, beraber gülüp beraber agladıgı, yıllarını burada geçirip toprak oldugu köyümüzü nice anılarla geride bırakıp gitmek icin hazırlıklara başlamıştı. Uzun bir hazırlık sürecünden sonra zaman gelip çatmıştı. Bu kadar zoru sırtlayacak gücü umudumuzdan emiyorduk...

Yolun meşakkatli olacağından, havanın sıcak olmasından dolayı kır atımıza da merhamet gösterip onca eşyadan bir kısmını yanımıza alabilecektik. Eşyaları yıllara yenik düşmüş Kır atımızın üzerine yükleyerek yola koyulmak icin hanemizden dışarı cıktık. Artık Boz Geyikler diyarına veda vaktiydi. Elveda Yuvam, Elveda Çocuklugum... Ve artık şehirler şehrine göç etmeye başlamıştık (...)

Hayatım Cebimde Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin