1. Bölüm : Şehre Geliş

329 50 3
                                    



Sonunda... sonundaa hayallerim gerçekleşmişti. Atanmıştım.15 yaşından beri öğretmenliği hayal eden ben 23 yaşında Çocuk Gelişimi ve Eğitimi öğretmeni olarak Hakkari Kız Meslek Lisesi'ne atanmışım. 

23 yıl sonra İstanbul dışında bir şehirde yaşamamış ve ailesinden ayrılmadan yaşamış biri olarak zor gelicek ama sonunu düşünen kahraman olamaz diyerek Hakkari' ye gelmiştim..Ve ilk defa tek başınaydım. Bu sefer hem ruhen hem bedenen...

Uçak çok küçük bir sarsıntıyla havalimanına indi. Zaten çok kalabalık değildi. Herkes sırayla çıkış kapısına doğru ilerledi. Kapıdan dışarı çıktığımda buz gibi bir soğuk yüzüme çarptı. Tüm bedenime soğuk işledi. Ama hayallerine taze kavuşmuş bir insanın sıcaklığı da vardı içimde.. 

Hemen hazır bekleyen bir taksiye binip okula doğru gittim. Elimde bir bavul direkt okula işlemler için gitmiştim. Başka bir yer bilmiyordum zaten. 

Güvenlik yazan kulübeye doğru ilerledim.

Yaka kartında Mehmet yazdığını gördüğüm orta yaşlı beyefendiye samimi gözükmeye çalışarak

- Merhaba müdürün odası nerede acaba?Adam bana şöyle bir baktı ve

 - Haa buyrun buyrun siz yeni atanan hocasınız herhal. Müdür 2. Katta.

- Teşekkürler.

Okula uzaktan söyle bir baktım. Oldukça büyük kırmızı taş renklerle süslemeli bir okuldu. Fazla beklemeden okulun içine adımımı attım. Okul acayip sessiz geldi. Cuma çıkış saatinden sonra geldiğim için kimse kalmamıştı. Merdivenlerden çıkarken bir kaç öğretmenle göz göze geldim ancak gülümseyip hızlı hızlı çıkışa doğru ilerlediler Bir anca önce okuldan kendilerini atmak ister gibiydiler ya da bir yerlere de yetişmeye çalışıyor olabilirlerdi içimdeki vicdan mahkemesini susturup müdürün kapısının önüne geldim. O kadar heyecan bastı ki kapıyı tıklarken tüm bedenim titredi. Ancak uzatmanın bir manası yoktu kapıyı tıklayıp yavaşça içeri girdim

.  - Merhaba ben Pelin Umay

-Oo merhaba hoşgeldiniz Pelin hocam sizi bekliyorduk 

-Ben Anıl Altındağ

 Müdür İstanbul'da karşılaştığım müdürlere kıyasla oldukça gençti. Oldukça samimi bir şekilde bana hoşgeldin demişti. Ben de İstanbul'da çoğu insanda göremeyeceğim bu sıcak karşılamayı sevmiştim. Sanki yıllardır tanışıyoruz gibi gelmişti.

-Branşınız çok önemli. Yüksek lisansımı bu alanda yaptım. Okulun size ihtiyacı vardı. Tekrardan hoşgeldiniz

.-Hoş buldum. Teşekkür ederim.                                                                                                                                       Ben evrak işlemlerini soracaktım size.

-Ahh evet haklısınız bir kaç evrağı pazartesi teslim edebilirsiniz. Ardından diğer hafta direkt göreve başlarsınız zaten 1 haftada anca yerleşirsiniz o boşlukta işlerinizi halletmiş olursunuz

-Tamamdır teşekkür ederim.                                                                                                                                            Bir de gelmeden önce lojman başvurusu yaptım. Şükür bulabildim. Ama bu lojmanın yerini hiç bilmiyorum.                                                                                                                                                                            Daha doğrusu şehri bilmiyorum ama acaba bana tarif eder misiniz ya da nasıl gidebilirim şehirde ne kullanılır?

Müdür bana öyle bir baktı ki  sanki acıdı gibi hissettim.

 -Şehirde otobüs kullanılır .Zaten burada bir yerden bir yere gitmek çokta uzun sürmez iç içedir her şey. İstersiniz sizi bırakabilirim. Zaten benim de bir işim kalmadı. 

Başka bir alternatif olmadığı için müdürün dediğini kabul ettim ve bana kısa bir işi olduğunu 5 dakika ya geleceğini söyledikten sonra odadan dışarı çıktım.

Valizimi kapıya bırakmıştım onu tutup okulun bahçesine adım attım. Bedenim hem soğuktan hem de demir eksikliğinin verdiği hezeyandan hem heyecandan tir tir titremeye başladı. Kendimi dünyaya yeni gelmiş bebek gibi hissetmem normal mi? Yoksa ilk defa kendi başıma kaldığım için mi böyle oluyorum. Aklımda böyle düşünceler geçerken müdür yanıma geldi.

-Kusura bakmayın beklettim. Görevlilere bir kaç bir şey tembih etmem gerekiyordu Okulun güvenliği ile alakalı. Halloldu şimdi.  

Ben bir şey demeden başımla onayladım. Beraber arka bahçeye ilerledik. Kapıyı açtım ve kendimi ön koltuğa attım. Ardından müdür de geldi. Klimayı çalıştırdı. Sıcak klimanın etkisiyle titremem geçmişti. Ardından konumdan lojmanın yerini gösterdim.

-Aa tamam çok uzak değil

-A öylemi okula yakın olması iyi olur benim için

-Evet yakın sayılır. Biraz yolda ilerledik etrafta kimse yoktu. Hava acayip soğuktu ancak kar yoktu.

Etrafı inceliyordum. Dağlar şehrin içindeydi. Ve sadece dağların üstünde kar vardı.

-Sanırım kar yağmadığı için bu kadar soğuk yoksa babaannem kar yağmazsa hava soğuk olur derdi.

İçimden düşünürken bi an ağzımdan çıkan kelimelere ben de şaşırdım. 

Müdür de ; Ağzının kenarında bir gülümseme ile:

-Hımm burası kar yağsa da yağmasa da her zaman soğuk olur zamanla alışırsınız kış burada yaşanır kış mevsimini tanımaya hoşgeldiniz.

Ardından bende gülümsedim uzun bir sessizlik oldu ve sessizliği ilk bozan ben oldum.

-Hocam ne zaman geldiniz buraya çok genç gözüküyorsunuz İstanbul 'daki müdürlere göre.

-"Ben geleli 3 sene oluyor 27 yaşında geldim. Buraya şimdi 30'um."diyerek gülümsedi.Ben de kaşlarımı kaldırarak şaşırma yüz ifadesini takındım. Yine uzun bir sessizlik oldu ve konuşmak da içimden gelmedi çünkü şu an sadece bir yere başımı sokup kendimi bir alana ait hissetmek istiyordum . Beni lojmanın önüne bıraktı.

-Çok teşekkürler Anıl hocam.

-Rica ederim okulda görüşmek üzere Pelin hocam dediğim gibi evrakları pazartesi getirebilirsiniz.

-Tamamdır tekrardan teşekkürler iyi günler.



--------------------------------------------------------------------------------------------------------------

 Watpadd' de yeniyim.  İlk defa bir hikaye yazıyorum. Eksiklerim mutlaka olacaktır.  


Hikayemi değer verip okuyan herkese selamlar ve teşekkürlerrr :)


GÜNEŞ'İN DOĞDUĞU YÖNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin