Piknikleri bekledikleri gibi güzel geçti . Murat ve Hale onların yanına gelmedi.
Katre Alevin en çok sevdiği popcu Cem Belevi'nin şarkılarını ona akordiyonla çaldı ve söyledi.
Bir de Aleyna Tilkiye hayranmış.
Odalarına gittiklerinde duşa girip biraz daha eğlendiler. Açık hava ve duş uykularını getirdi.
İkisi de yataklarında sızdılar. Alevin saçlarını bile kurutmadılar.
"Kızlar uyanın yemek zamanı."
Sümbül gelip onları uyandırana kadar uyudular.
"Alev ben yemeğe gelmeyeceğim seni giydireyim ve götüreyim. Açık hava beni çarptı. Bir de sıcaktı tabi. Yarın için hazırlanmam lazım."
"Ben de gitmeyeceğim. Sümbül teyze bize piknikten kalanları getirsin, burada piknik gibi yiyelim."
"Bakıyorum pikniği çok sevdin kül hanım."
Halası, Alevi almaya geldi ve mecburen gitti.
Sabah kimse uyanmadan, Aleve not yazdı, yanağından öptü ve evden çıktı.
Yola inip garaja gitti, oradan da Foça dolmuşu.
Anneannesinin haberi vardı ve onu kahvaltıya bekliyorlardı.
Züzüye uzun uzun sarıldı. Onları çok özlemişti. Onlara Alevi anlattı ve ona yardım etmelerini istedi.
"Katrem gözümün nuru, sen doğru yoldasın. O küçük kalbi iyileştirmeye başlamışsın bile.
Biraz zaman ver bak her şey nasıl yoluna girecek. Sabır büyük bir erdemdir."
"Alevi bir gün buraya getirsene. hatta ailesi izin verirse biraz kalırsınız."
" Edoncum, gerçekten mi?"
"Evet. Şimdi söyle bakalım Aslan ve Müge nasıllar azıcıkta dedikodu yapalım."
"Hepsi iyi. Aslan babasının yanında işe başladı. Müge hala iş arıyor. Aslan onların şirkette çalışmasını istedi ama kabul etmedi.
Diğerleri memleketlerine döndü. Geçen gün Gonca aradı.
Züzücüm herkes iş peşinde kimse ailesine yük olmak istemiyor."
"Haklısın. Yük olmazlar da kendi ayakları üzerinde durmaları onları mutlu eder. Yoksa hiç bir evlat aileye yük olmaz."
Akşam bahçeye kurdukları sofrada şarap içip Edonun mangalda pişirdiği etleri zevkle yediler ve şarkılar söyleyip oynadılar.
Katre *Kalk gidelim mori memlekete *diye başlayınca ikisi de oynamaya başladı.
En son Katre onların en çok sevdiği yani onların şarkısını, dedesinin akordiyonun da,
Benim gönlüm sarhoştur yıldızların altında altında diye söyleyip çalarken onların hala ilk günkü gibi sarılıp dans etmelerini mutlulukla seyretti.
"Ben de bir gün sizin kadar mutlu olabilecek miyim?"
"Tabi ki. Mutluluk insanın yüreğinde. Gönlün düşünce anlarsın."
Dedesi ve anneannesi birlikte ona sarıldılar.
Odasına girdiğinde telefonundaki uygulamayı açıp Alevi kontrol etti. Gündüz konuştuklarında sesi mutsuz geliyordu.
&&& &&&
"Günaydın Alevcim. Bakıcın yok mu?"
"O bakıcım değil öğretmenim."
"Ben hizmetçin sanmıştım. Neyse, haydi kalk birlikte kahvaltı yapalım. Pazar sabahı ailece güne başlayalım."
"Sen aileden değilsin. Kendini sakın bizim aileden biri gibi görme. Sümbül teyzeeee."
"Sen çok çirkin konuşuyorsun. Babanla evlenince aileden miyim, değil miyim görürsün?"
"Babamla evlenmeyeceksin ben bunu kabul etmiyorum."
"Sana soracak değiliz küçük cadı. Zaten o zaman evde olmayacaksın. Bir bakım evi işini görür senin. Sakat ve huysuz bir çocukla uğraşmam."
"Sümbül teyzeee."
"Boşuna bağırıp durma kahvaltı hazırlıyor. Haydi kalk bakalım."
Hale, Alevin kolundan tutup sürükleyerek yataktan çekti ve yere attı. Kızı resmen attı!
Alev, çığlık çığlığa bağırmaya başladı. Kucaklayıp sandalyesine oturturken bir tandan saçlarını okşuyordu ve gözü kapıdaydı .
"Ne oluyor burada? Alev hani artık çığlık atmayacaktın?"
"Baba, beni yere attı! Bana çok kötü sözler söyledi."
"Yeter artık Alev. Hale sen git, ben hallederim."
Hale, yüzündeki tebessümle odadan ayrıldı.
"Sende beni sevmiyorsun değil mi? Bu kadının sözlerine inanıyorsun.
Seninle evlenince beni bakım evine gönderecekmiş!"
"Alev yeter. Bir pazar evdeyim, bıktırma beni."
Alev çığlık çığlığa ağlamaya başladı.
Murat odadan çıkıp Sümbülü gönderdi.
&&& &&&
"Allah kahretsin, keşke daha önce görseydim. Demek benimle onun için canı sıkkın konuştu ve kısa cevaplar verdi.
Off Alevim. Bir de bununla nasıl başa çıkacaksın!"
Sabah, Alev okulda olacağı için Katre direk Zümrüt'ün yanına gitti. Asya onu biraz bekletti.
Bu arada sohbet ettiler ve Zümrüt'ün bir sevgilisi olduğunu öğrendi.
Yok yanlış anlaşılmasın, Asya bunu dedikodu olarak söylemedi, konuşma arasında söyledi.
Çünkü onu bekletmesinin nedeni, askerliğini yapan olan sevgilisi ile konuşuyor olmasıydı.
"Günaydın Katre hanım bu ziyareti neye borçluyuz? Sakın gidiyorum deme! Alev kahrolur ve bir daha toparlayamaz."
"Günaydın size bir şey göstermek istiyorum. Hem gitmeye niyetim yok. En azından Alev düzelene kadar."
Katre telefondakileri Zümrüt'e izlettiğinde Zümrüt sinirden çatlıyordu.
"Şuna bak sen. Bende Alevi seviyor sanırdım. Alev daha öncede buna benzer şeyler söyledi ama inanmadık ona.
Ah be güzelim. Şuraya bak çocuğu resmen yere attı. Bunu abimin izlemesi ve bu ilişkiyi gözden geçirmesi lâzım."
"Şimdi kamera istemekle ne kadar doğru bir şey yaptığımı daha iyi anlıyorum. Ben kamerayı Alevi takip etmek için istemiştim.
Meğer çocuğa yapılan haksızlıkları anlamamız için gerekliymiş."
"Bazen büyükleri dinlemek lâzım. Benim annem ne kadar ön görüsü yüksek bir kadın. Haleden hiç hoşlanmamıştı! "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AH AŞK ! (BİTTİ)
Dla nastolatkówGenç kız hayatını kurmak için çalışırken, yolları aynı çocukluk acısını çeken, küçük bir kız yüzünden kesişir. Murat, Kızına iyi gelen bu kızın, kendine de iyi gelmesini umar. Aradaki yaş farkı önemli mi? Engel mi? Bunu düşünmez!