Oh, Shit!

163 22 31
                                    

    Dream sıkışmaktan kurtulup kendini hızla yere attı. Bu yaptığı büyük bir saçmalık olabilirdi. Ama buradan çıkmak için yapması gereken bir şeydi bu. Kafasını kaldırıp birkaç saniye önce arasında kalacağı duvarlara baktı. Şimdi tek yapması gereken Phil ile Sapnap'e yardım etmekti. Başını çevirip Sapnap'e baktı.

Çocuk yorgunluktan ölecekmiş gibi duruyordu. Her an bayılabileceğini düşündü. Sabaha kadar dayanmaları imkansız gibi gözüktü bir an gözüne. Sapnap ona bakıp ''Aferin. Biraz önce kendini öldürdün.'' dedi. Dream kaşlarını çattı. ''Ne?'' Sapnap denen çocukla hiç konuşmamıştı. Ama onu gözlemlemişti. Çocuk genelde sessizdi. Duygularını pek belli etmiyordu. Bunu Liam'ı labirente gönderdiği gün anlamıştı. En hızlı koşucuydu. Bu da demek oluyordu ki buradan çıkmak konusunda yardımını alabilirdi. Sapnap derin derin nefesler alırken Dream yerde yatan Philza'ya baktı. 

Kafasının sol tarafında kan izleri vardı, ten rengi solmuştu. Dream yerden kalkıp yanına gitti. Phil'in yanına çöktü. Kafasındaki yaranın sert bir şeyle vurulması sonucu oluştuğunu düşündü. Bunu kim yapmış olabilirdi? Başını kaldırıp Sapnap'e baktı. Çocuk bir tür transa girmiş gibiydi. Bir cevap alma umuduyla sordu. ''Ne oldu ona?'' Sapnap'in gözlerini devirip ''Ne olmuş gibi görünüyor?'' dediğini duydu. ''Yaralandı.'' 

Dream ''Kafasına ne oldu?'' diye tekrar sordu. Sapnap neyi ima ettiğini anlamış olmalıydı ki hemen cevap verdi. ''Yapmak zorundaydım.'' Dream o an anladı. Sapnap'e bakıp anlayışla kafasını salladı. Philza'yı bir griever zehirlemiş olmalıydı. Philza' da bununla Liam'a olduğu gibi saldırganlaşmış ve Sapnap'e saldırmıştı. Dream Sapnap'in yüzündeki suçlu ifadeyi yakalayabildi.

Etrafta yüksek sesli bir çığlık yankılanınca nefeslerini tuttular. Kafalarını koridorun sonuna çevirdiler. Sapnap tedirgin bir şekilde hızla ayağa kalktı. Dream o anda çocuğun bacağının kanlar içinde olduğunu gördü. ''Yaralanmışsın.'' Sapnap hiçbir ifade göstermeden koridorun sonuna doğru ilerledi. ''Gitmeliyiz. Labirent çoktan değişmeye başladı.'' Dream kafasını salladı. ''Tamam, kaldırmama yardım et.'' Sapnap arkasına dönmeden ilerlemeye devam edince Dream onları bırakmayı düşündüğünü anladı. ''Sapnap!'' Çocuk Dream'in bağırmasıyla duraksamıştı. ''Onu burada bırakamayız.'' Sapnap derin bir nefes alıp arkasını döndü.

Sapnap ve Dream, Philza'nın kollarının altına girmişler ve labirentte ilerlemeye başlamışlardı. Seslerin geldiği yönleri kestirememeleri işlerini zorlaştırıyordu. Bu yüzden daha dikkatli olmaları gerekiyordu. Dream, Sapnap'in yorulmaya başladığını çocuğun dizlerinin titremesiyle fark etti. Çok kan kaybetmişti. Dream ne kadar yarasına bakmayı teklif etse de Sapnap inatçı olduğu için buna izin vermemiş ve yürümeye devam etmişti. 

Sapnap labirenti bildiği için onun liderliğinde hareket ediyorlardı. Sapnap'in ağzından acı dolu bir inilti kaçınca Dream ''Yeter. Dinlenmen lazım.'' diyerek duvara yanaşmıştı. ''Philza'yı şuraya oturtalım.'' Sapnap itiraz etmeden dediğini yapınca Dream sonunda çocukla uzlaşabilmenin sevinciyle gülümsedi. İkili Philza'nın iki tarafına oturmuşlardı. Birkaç dakika dinlendikten sonra bir çığlık sesi daha gelince dikleştiler. Bu çığlık yakınlarından gelmişti. Yankılardan dolayı şaşırtıcı olabiliyordu ama bu gerçekten yakınlarından gelmişti. Hızla ayağa kalktılar. 

Sapnap fısıldayarak ''Bir işe yaramayacak. Onu bırakmak zorundayız!'' dedi ve panikle etrafına baktı. Dream buna inanamadı. Philza'yı bırakmayıp L'manburg'e kadar sürükleyen çocuk onu bırakmaktan bahsediyor olamazdı değil mi? ''Onu bırakamayız! En azından bir yere saklayalım. Orada güvenli olur.'' Sapnap ''Nereye?'' diye sordu. Güzel soru. Dream başını çevirip onu saklayabilecekleri bir yer aradı. Sapnap bu labirenti bilen en iyi kişiyse Philza'yı saklayabilecekleri bir yer olup olmadığını da biliyordur diye düşündü. ''Onu saklayacak tek bir yerin bile olmadığını mı söylüyorsun?''

Don't Leave Me {dnf} -Düzenleniyor-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin