💔

7 1 0
                                    

Derin

Gözümü açtığımda çoğunlukla beyaz renkli bir odadaydım. Burası benim odam değildi. Etrafa dikkatlice bakıp odanın hastane odası olduğunu anladım. Şaşkınlıkla biraz doğrulmaya çalıştım. Ama ani haraketim yüzünden başıma katlanılmaz bir ağrı girdi. Doğrulamayıp buraya nasıl geldiğimi hatırlamaya çalıştım.

'
Yankı- Ben ayrılmak istiyorum.
Derin- Anlamadım?
Yankı- Ayrılmak istiyorum.

Derin- Neden?

Yankı- Başkasını seviyorum.

Derin- ...

Yankı- Sen çok iyisin. Ama ben sıkıldım. 2 aydır başkasıyla çıkıyorum. Ama sen aldatılmayı hak etmiyorsun. O yüzden bunu söylemeye karar verdim.

Derin- Bunu yapmış olamazsın...

Yankı- Üzgünüm...Derin- Ne üzgünüm Yankı! Bana nasıl ihanet edersin!? Sana 3 yılımı verdim ben! Peşimden o kadar koşup 3 yıl sonra seni aldattım mı diyorsun!? Ben bunu hak etmedim! Yazık. Allah belanı versin!
'

Alçak şerefsiz... Bunu bana nasıl yapar? Umarım bana yaşattığını yaşarsın. Rezil insan...

Herneyse, şuan bunu düşünmeyeceğim. Odamda uyansaydım düşünürdüm, ama hastane odasında hayır. Sanırım bayıldım. Hep o şer- hayır hayır düşünmek yok.

Kapıya vurup içeri giren doktorla o düşünceleri unuttum.

Doktor- Demek uyandın. Günaydın.

Derin- Günaydın Doktor da bana noldu?

Her ne kadar tahminim olsa da sormak istedim. Kesinleşmesi için.

Doktor- Bayılmışsın. Muhtemelen ilaçlarını almadığın için.

Derin- Anlamadım? Ne ilaçları?

Doktor- Kanser.

Yanlış duydum galiba. Kanser ilacı mı dedi o? Bu ne saçmalık!

Derin- Ne kanserinden bahsediyorsunuz!? Siz doktor olduğunuza emin misiniz!?

Doktor- Ben Doktor Mert Gündoğdu. Yani doktorum. Ama... Kanser olduğunuzu bilmiyor musun? Ama kayıtlarında yazıyor. Bir yanlışlık yoksa sana söylemeleri gerekirdi-ki burda yanlışlık çok nadir olur.

Ruhuma derin bir ağrı saplandı. Nefes alamadım.

Derin- Ben... Ben bilmiyorum bana böyle bir şey söylenmedi.

Mert- Böyle bir şey olamaz. Doktorunu dava edebilirsin.

Şuan doktoru da davası da umrumda değil. Böyle bir şey nasıl olabilir?

Derin- Yani diyorsunuz ki kanserim?

Mert- Beyninizde tümör var. Maalesef kötü huylu.

Her duyduğumla kalbim daha çok sıkışıyordu. Ama bunu geçiştiremezdim. Olgun bir şekilde konuşmalıyım. Sert bir şekilde yutkundum.

Derin- O halde tedavi edin beni. Bir şeyler yapın.

Mert- Bir kaç teste ihtiyacımız var. Ondan sonra sizinle konuşalım. Siz biraz dinlenin.

Dedi ve odadan çıktı.

~

Elindeki testlerle odama giren doktor ve hemşirelere yattığım yerde doğrularak baktım. Ne düşüneceğimi ya da ne hissedeceğimi bilmiyordum.

Derin- Evet, sizi dinliyorum? Tedavi edecek misiniz?

Doktor bir kaç saniye duraksadı. Iyi bir şey söylemeyeceği belliydi.

Mert- Maalesef. Dediğim gibi tümör zaten kötü huylu. Üstüne üstlük tedavi zamanında yapılmamış. Çok üzgünüm ama yapabileceğimiz bir şey yok.

Derin- Ne demek istiyorsunuz? Tedavi olmazsam ölebilirim! Beni böyle bırakamazsınız!

^Derin kendini kaybetmek üzereydi. Hayatının en büyük şokunu yaşıyordu. O ölemezdi, daha çok gençti. Zaten en sevdiği insan ona asla kaldıramayacağı bir ihanet etmişti. Bir de üstüne ölemezdi. O böyle düşünüyordu.^

Doktor yutkundu. Bunu söylemek çok zordu.

Mert- Üzgünüm. Elimizden hiçbir şey gelmiyor. Tedavi edilmediği için tümör çoktan her yere yayılmış. Ayrıca çok riskli yerlerde. Bu sonuçlarla en fazla 1 ay yaşarsınız. Hayatınızın son günlerini güzel geçirmenizi tavsiye ederiz. Geçmiş olsun.

Duyduklarını sindiremeyen Derin, dolu gözlerle adama baktı. Sinir krizi geçirmek üzereydi.

Derin- Geçemez! Siz bir şey yapmazsanız geçmez! Bana yardım etmek zorundasınız! Ben ölemem! 21 yaşında ölemem! Hiçbir şey yapamadım! Nasıl ölebilirim!? Yardım edin bana! Yalvarırım yardım edin bana!

Derin kendini kaybetmişti. Ayağa kalkıp doktor ve hemşirelerin ayaklarına kapanıp bir yandan onlara yalvarıp bir yandan çığlıklarla içli içli ağlıyordu. Derin hayatı seven bir kızdı. Onun hayalleri vardı. Mutlu ve uzun bir hayatı olacaktı. 3 yılını, en güzel zamanlarını ona ihanet eden Yankı'ya harcamıştı. Bu şekilde gidemezdi.

Bu manzara hemşire ve doktor için de kolay değildi. Ama Derin'in kendine gelmesi gerekiyordu. Hemşireler, Derin'e içleri gide gide sakinleştirici verdiler. Derin'in gözleri yavaş yavaş boş bakmaya başladı. Yatağa geri yatırılan Derin, kısa sürede uykuya daldı.

Biliyorum pek iç açıcı ya da eğlenceli bir kitap değil.
Ama bu kitap böyle bir vibe veriyor bana. Siz olsanız nasıl yazardınız?

Lütfen görüşlerinizi yazın 💞

Son AyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin