Merhaba, artık her gün bir bölüm paylaşıyorum ve 32.bölümde final yapıyoruz!
Keyifli okumalar!
10.Bölüm: ❝Devam❞
Gece heyecandan pek uyuyamamış olsam da dinç ve mutlu uyanmıştım. Giyeceğim kıyafetleri ayarlayıp saçımı toplayarak odadan çıktım. Mutfağa gidip çay koydum ve evi gezip annemin uyuduğunu anladım. Babamın işe gittiğini biliyordum. Gökbaran'dan gelen günaydın mesajına cevap verip odamı toplamaya başladım. Düzenli bir insan olduğum için fazla uzun sürmemişti.
Mutfağa gidip çayı demledim ve kahvaltılıkları yenileyip masayı hazırladım. Annemin adım seslerini duyup arkama baktım. Ayağında benim terliklerimle mutfağa giriş yaptı. Ayaklarına bakıp güldüm ve "Günaydın!" diye bağırdım.
"Günaydın Dilhan Hanım da ne bu neşe sabah sabah?"
"Kahvaltıdan sonra Gökbaran'la buluşacağım!" Heyecanla konuşup annemin sandalyesini çektim. "Otur hadi." Oturduğunda çayını doldurup karşısındaki sandalyeye oturdum. Yiyebileceğim miktarda kahvaltılığı tabağıma alıp çayımdan bir yudum alarak kahvaltımı yapmaya başladım. Annemin bana baktığını fark etsem de umursamayıp yemeye devam ettim. Doyduğumu hissettiğimde telefonumdan saate baktım, iki saatten az bir zaman kaldığını görüp ayağa kalktım. "Duş almam lazım," diye söylendim. "Sonra hazırlanacağım, evden çıkacağım... Çok işim var!"
"Yap bakalım o çok işlerini," diyerek dalga geçti. Telefonumu şarja takıp banyoya girdim. Kısa bir duşun ardından odama geçip üzerime koyu gri tonundaki pantolonumu ve açık kahve, beyaz renkli kareli bluzumu giyindim. Saçlarımı kuruttuktan sonra şekil verdim. Boynuma küçük bir kolye takıp parmaklarıma yüzüklerimi geçirdim. Makyajımı az tutup aynanın karşısında kendime bakmaya başladım. Güzel görünüyordum.
Fotoğrafımı çekip saati kontrol ettim. On beş dakika kaldığını gördüğümde küçük siyah çantamı alıp hızla odadan çıktım. "Anne ben çıkıyorum!" diye bağırıp ayakkabımı giyindim. Annem yanıma gelip "Dikkatli ol," dedikten sonra evden çıktım. Kapıyı ardımdan kapattığında heyecanımı yatıştırmaya çalışıp merdivenleri sırayla indim. Apartman kapısının camından kendime bakıp yürümeye başladım. İçim içime sığmıyorken bunu belli etmemeye çalışmak güçtü. İlk kez bir buluşmaya gidiyor gibiydim.
Parka yaklaştığımda kamerayı açıp saçımı ve makyajımı kontrol ettim. Çantamı sıkıca tutup yürümeye devam ettim. Bankta tek başına oturan bir adam görmemle kalbim hızlandı. Yaklaşıp yanında durdum. Kafamı eğip onu incelediğimde Gökbaran olduğunu anlayıp "Merhaba," diye konuştum. Kafasını hemen çevirip yüzüme bakarak ayağa kalktı. "Merhaba. Hoş geldin."
"Hoş buldum." Saate bakıp on ikiyi sadece iki geçtiğini gördüm. "Çok mu beklettim?" diye sordum.
"Hayır, ben çok erken geldim. Saatler geçmiyor gibiydi, sabredemedim."
"Anladım," dediğimde gülüp yanıma yaklaştı. "Arabam şurada. Bir şeyler içmeye gidelim mi? Daha rahat konuşuruz."
"Olur." Gösterdiği yere doğru yan yana yürümeye başladık. İkimiz de heyecanlı olduğumuzu belli ediyorduk. Gri Passat'ın kapısını açıp binmemi bekledi. "Gitmek istediğin bir yer var mı?" diye sorduğunda bir müddet düşündüm.
"Ağrı'yı pek bilmiyorum açıkçası. Sen nereye gitmek istiyorsan orası uygun benim için."
"Okullar açılınca mı geldin?"
"Okullar açılmadan bir ay önce geldim. İki aydır buradayım yani. Daha önce İstanbul'daydım. Sen?" diye sorup ona baktım.
"On yıldır buradayım desem?" dediğinde şaşkınlıkla ona baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ahsef
RomanceAsker&öğretmen Ağrı'da görev yapan Dilhan Hande, sınıf öğretmenidir. Öğrencisinin elinde gördüğü dergiyi inceleyip şüphelendiğinde polis olan babasına haber verir. Askerler dergiyi bulmak için okula geldiğinde, işler çok farklı yollara sapar. ❝Bu be...