Dayanabilirim

547 83 49
                                    

Sabah uyandığımda Yavuz yanımda değildi. Elimi tutan Yavuz'u fark ettiğimde kolunu takip ettim.

Yerde yattığını fark edince "Yavuz." dedim.

Uyanmadığında tekrar seslendim. "Yavuz."

Esneyerek uyandığında bana baktı. "Günaydın."

"Sana da günaydın. Yerde ne yapıyorsun?" diye sordum.

"Birisi yatakta beni tekmeleyince buraya geçtim." dediğinde "Manyak mısın? Koltuk varken yere niye yatıyorsun?" diye sordum.

"O zaman elini bırakmam gerekirdi."

"Şaka yok, salaksın." dedim.

Yavuz bu dediğime gülümserken ayağa kalktı.

"Saat dokuz, çift sıfır. Günaydın!"

Anons ile açılan kapılardan sonra "Sence İlayda'yı çözüp odasına yollamışlar mıdır?" diye sordum.

"Öyle olsa yine gelip beni öldürmek isterdi."

"O zaman hala bağlı." dediğimde Yavuz elimi tuttu ve "Gidip bakmak lazım." dedi.

Ayakkabılarımı rastgele giydikten sonra beni sürükleyen Yavuz'a yetişmek için hızlı adımlar atmaya başladım.

Bahçeye çıktığımızda bıraktığımız gibi duran İlayda'yı görünce kahkaha attım.

İlayda sinirle yerde tepindiğinde "Anlamıyorum. Ne diyorsun?" diye sordum.

İlayda sinirle bana bakarken "Oh, bir saniye." dedim ve ağzındaki kozalağı çıkardım.

"Hepinizi öldüreceğim! Bittiniz siz! Çözün beni!" diye bağıran İlayda'nın üzerine Yavuz'a baktım.

"Çözelim mi?"

"Bence böyle kalabilir."

"O zaman böyle kalsın." dedim.

"Biri yardım etsin!" diye çığıran İlayda ile Selim, onun ardından da Kayra bahçeye çıkmıştı.

Kayra'yı gördüğümde içim sızlamadı değil. Yüzünün birçok yerinde yara vardı.

Bana döndüğünde gözlerimiz denk geldi. Gözlerinden birçok duygu okunuyordu.

Acı, sinir, özlem...

Yavuz elimi tuttuğunda dalmıştım. Sıçrayarak ona döndüğümde gülümseyerek bana baktığını gördüm.

Selim, İlayda'yı çözerken "İçeri geçelim mi?" diye sordum.

"Geçelim." diyen Yavuz ile binaya yürürken Kayra bakışlarını üzerimden çekmiyordu.

"Yüzsüz gibi bakmaya devam ediyor. Suratına bir tane yapıştıracaksın." diye söylenen Yavuz'a "Dün epey bir yapıştırmışsınız. Yeter o kadar." dedim.

Koridorda yürüyen Sıla bizi gördüğünde hızla yanımıza geldi ve "Cezadan ötürü size kahvaltı verilmeyecekmiş. Hadi gelin de bizimle kahvaltı yapın." dedi.

"Yok, siz yiyin. Zaten az bir şey veriyorlar. Onu da bizimle paylaşmayın." dedim.

"Saçmalamayın. O az yemeğin birazını yemek inan bir şey değiştirmeyecek."

Sıla'nın ısrarı ile "Peki öyleyse." dedim.

Beraber Sarp'ın odasına gittiğimizde Sarp, "Kayra'yı gördünüz mü?" diye sordu.

Koltuğa otururken "İyi pataklamışsınız. Adamın suratı yara bere içindeydi." dedim.

"Az bile oldu." diyen Yavuz'un siniri dünküne göre azalmıştı ama Kayra yine ters bir cümle kursa onu dünkünden bile daha fazla döveceğine eminim.

Sıla kahvaltısını benle bölüşürken Sarp kendi tepsisini Yavuz'a doğru uzattı.

"Ben yemeyeyim."

Sarp, "Neden?" diye sordu.

"Açlığa dayanabilirim. Bünyem bu konuda güçlüdür. Siz yiyin. Boşuna bölüşme."

"Saçmalama Yavuz. Aç kalırsınız. Zaten normalde de az bir şey veriyorlar." dedim.

Yavuz bana sıcak bir gülümseme yolladı ve "Ciddiyim. Bir gün yemek yememek beni etkilemez." dedi.

"Adamın kendi kararı." diyen Sarp tepsisini bana uzattı ve "O zaman biraz da benden al." dedi.

"Yok sağ ol." dedim ve Sıla'dan aldığım kuru üzümleri yavaşça yemeye başladım.

"Yavuz kızmazsan bir sorum olacaktı." diyen Sıla'ya baktım. Çekinerek Sarp'a bakıyordu.

"Tabii, sor."

"Seni ilk gördüğümde çok korktuğumu söylemem lazım. Mafya olduğum belli de, polislerle anlaşman tuhafıma kaçıyor. Selimler gibi sert bir tepki vermedin."

Yavuz gülerek "Öncelikle bu bir soru olmadı. İkincisi mafya değilim." dedi.

Konu Sarp'ın ilgisini çekmişti. "Ne işle meşgulsün?"

"Bunu söylemesem." diyen Yavuz ile Sarp tepsisini bir kenara bıraktı.

Kaşları çatılırken "Niye?" diye sordu.

Ölümüne OyunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin