Carousel

371 31 21
                                    

Birkaç ay öncesine kadar boş olan bir alanın değerlendirilip "Mega Eğlence Merkezi" haline getirilmesi bölge halkını öyle çekmişti ki, on dakikada bir güvenlik kulübesinin megafonundan anons geçiliyordu.

"Gösterdiğiniz yoğun ilgiden ötürü teşekkür etmekle beraber, bu akşam en azından birkaç saat yeni ziyaretçi kabul edemediğimizi üzülerek bildirmek durumundayız."

Yediden yetmişe her yaştan insanın eğlenmeyi başardığı bir mekandaki tek mutsuz insan olmak, söz konusu Dream ise pek de şaşırtıcı değildi.

"İlk şuna mı binsek, aşırı havalı."

"Bakıyorum çıtamız yüksek, bana uyar. Sen ne dersin yürüyen aşk acısı?"

Karl ve Sapnap'in adrenalin tutkunluğunun yarısına bile sahip olmayan Dream, "havalı" hız trenine bakıp yutkundu. Bu şeylerden pek hoşlanmıyordu, ama davet edildiği yerde mızmızlık yapamazdı.

"Fena görünmüyor." diye mırıldandı, yere bakarak.

"Dream!" dedi Karl yüksek sesle. "Bize biraz enerji lazım. Bu gece eğleneceksin, işte o kadar!"

Dream'in elinden tuttu ve onu çekiştirerek kuyruğa girdi. Arkalarından gelen Sapnap, sadece iki dakika sonra sızlanmaya başlamıştı.

"Bu çok sıkıcı, bizim sıramız gelene kadar sabah olacak! Üstelik çok susadım."

"Bazen beş yaşında sıkışıp kaldığını düşünüyorum, Nick. Ama gelmeden su alsaydık iyi olurdu gerçekten."

Az önce devirdiği gözlerini Dream'e çevirdi.

"Birimiz hemen alıp gelsin."

Sarışın, Karl'ın mesajını almıştı.

"Hemen gelirim."

Kuyruktan çıkıp kalabalığın arasından yürümeye başladı. Buralarda bir yerlerde su satan birisi mutlaka olmalıydı.

Çarpışan arabaların, gondolun ve balerinin yanından hızlı adımlarla geçtikten sonra gözü atlıkarıncanın önündeki bankta oturanlara takıldı.

Gördükleri doğru olamazdı. Şimdi mi? Gerçekten mi?

Kelly, iki arkadaşı, ve George.

Ansızın gelen bir hisle gözlerini ovuşturduğunda dördü de gitmişti.

Hala hastalığım tamamen geçmedi, hayal görüyor olmalıyım, diye düşündü Dream.

Adımlarını daha da hızlandırarak yoluna devam etti. Karşısındaki patlamış mısır makinesini gözüne kestirmişti, burada su da satılıyor olabilirdi.

Hayır, kesinlikle yanlış bir şeyler vardı.

Dream adım attıkça hedefine giden yolun kısalması gerekiyordu.

Fakat bu basit fizik kuralı, nasıl olduysa tersine dönmüş gibiydi.

Sarışın bunu fark etmeyi reddederek, daha da hızlandı. Artık koşuyordu.

Önüne birisinin çıktığını fark ettiğinde artık çok geçti.

Dünya dönme dolap gibi dönmeyi bıraktığında, siyah noktalar görüş açısını terk ettiğinde çarptığı kişiyi görmek için karşısına baktı.

Bedeni aniden titremeye başlamıştı.

"Sen - Sen gerçek değilsin! Halüsinasyon görüyorum sadece-"

Karşısındaki oğlan gülümseyerek elini uzattı.

"Sakin ol Clay. Buradayım, benim."

Dream hızlıca etrafına göz gezdirdi. Sanki üzerine bir spot ışığı tutulmuş gibi hissediyordu. İnsanların bakışlarının kendisine yoğunlaştığını biliyordu.

Love? L***! | dreamnotfoundHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin