Güveniyorum

577 88 54
                                    

Yavuz ile bahçeye çıktığımızda dikkatle çevreye bakınıyordu.

Bıkkınlıkla "Bizi ne zaman bulacaklar?" diye sordum.

"Tünelleri ilk aşağı indiğimde inceledim. Yeraltına zekice bir labirent inşa etmiş. Tek bu da değil. Tünellere tuzaklar da koymuş. Bu zekaya sahip birisinin inşa ettiği bir yeri bulmak o kadar kolay olmaz."

"Acaba Şahin ne yapıyordur?" diye sordum kendi kendime.

"Şahin?"

"Akademiden beri arkadaşım. Biz açığa alınınca dosya ona geçti. Sarp ile kaçırılırken de onun yanına gidiyorduk."

"Anladım." diye mırıldanan Yavuz ağaç eve geldiğimizde Selim beni öldürmek isterken olanlar aklıma geldi.

Bir an gerçekten öleceğimi sanmıştım. Ucuz yırtmıştım.

"Begüm!"

Yavuz'un bana seslenişi ile kendime gelmiştim.

Ona baktığımda çoktan ağaç evine çıkmıştı.

Yanına çıktığımda "O gün neler oldu, anlatmak ister misin?" diye sordu.

"Aslında iyi olur." dedim ve yere oturdum. Yavuz da karşıma oturunca derin bir nefes verdim.

"Saat sabah yedi olduğunda esnediğimi hatırlıyorum. Sonra uyumuşum. Boğazımda hissettiğim eller ile uyandığımda Selim üzerimdeydi. Hızla onu ittirdim ve kapıları açamayınca bahçeye kaçtım. Önce bir ağaca tırmandım, sonra Selim beni yakalayacak gibi olunca onu yere düşürdüm ve bu ağaç evine çıkıp saklandım."

Yutkundum.

"Beni bulduğunda ayağımdan tutup beni aşağı çekti. Yüz üstü yere düşünce burnumu kanattım. Doğrulmak için mücadele versem de Selim göğsüme, karnıma rastgele tekmeler attı."

Sesim titrerken "Sonra boğazıma sarıldı. Gerçekten öleceğimi sandım." dedim.

Yavuz kollarını hafifçe iki yana açtığında sıkıca ona sarıldım ve "Çok kötüydü." diye fısıldadım.

"Bu onun yanına kalmayacak biliyorsun, değil mi?" diye soran Yavuz'a "Ya bizi bulamazlarsa ve öldürülürsek?" diye sordum.

"Şehit olursun Begüm."

"Orası zaten sevindiriyor. Beni üzen kısım ya suçluları yakalayamazsak diye." dedim.

"Emin ol, herkes yaşattığının bedelini yaşar. Bu sözümü unutma."

Yavuz'a baktım. Bir şey düşünüyordu. Ne düşündüğü de belliydi.

"Selim'i öldüreceksin, değil mi?" diye sordum.

"Sen istemiyorsun, öldürmem."

Bu dediğinde samimi olduğu belliydi. "Peki ne yapacaksın?" diye sordum.

"Sadece işimi garantiye almak istiyorum."

Merakla Yavuz'a baktım. "Nasıl?"

"Gece sadece biraz gözünü korkutacağım." diyen Yavuz'a tek kaşımı kaldırarak baktım.

"Buna inanmalı mıyım?"

"İnan. Onu öldürmeyeceğim. Sadece sana zarar vermesini engelleyecek şekilde korkutacağım."

"Sana güveniyorum." dedim.

"Güvenmelisin de."

Yavuz bu dediğime gülümserken "Ee işine yarayacak bir şey bulamadın mı?" diye sordum.

"Yok, sanki her olasılığı düşünüp öyle düzenlediler burayı." diyen Yavuz ile ofladım.

"Kurucu hakkında sadece ismini ve sağlak olduğunu biliyoruz." dedim.

Yavuz, "Solak sadece Sıla ile ben varım. Diğer oyuncuların hepsi sağlak. Herkesi yemek yerken incelemiştim." dedi.

"Geriye Selim, İlayda, Eyüp ve Kayra kalıyor. Kayra olamayacağını düşündüğümüze göre geriye üç kişi kalıyor." dedim.

"Evet ama kafamda bir şeyler oturmuyor. Selim fazla sinirli. Kurucu olsa çoktan bizi öldürürdü. İlayda, bu kadar zekaya sahip değil. Eyüp'te ise neden sizinle sorunu olduğunu anlayamıyorum."

"En ufak bir ipucu bulsak her şey çözülecekmiş gibi hissediyorum." dedim.

"Evet ama o ipucuyu iyi saklıyorlar."

Gülümseyerek Yavuz'a baktım. "Bizim işimiz de aramak değil mi?"

"Öyle."

"Öyleyse kalk, odaya geçip adam akıllı düşünelim." dedim ve ayağa kalktım.

Yavuz da ayağa kalktığında ağaç evden aşağı indim.

Yavuz da peşimden aşağı inince "Ölmene izin vermeyeceğim." dedi.

"Bu dava mahkemede sonuçlandığını hep birlikte göreceğiz."

Bu dedikleri beni gülümsetirken "Ve senin mesleğini öğreneceğim." dedim.

Bu dediğim Yavuz'u güldürmüştü.

"Bu iş biter bitmez ilk söyleyeceğim şey mesleğim."

Ölümüne OyunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin