Bu bir koddu. Sherlock bağırır bağırmaz kasayı açıp aceleyle yere eğildi.
kasada hassas bir sensör bulunan tek atışlı bir silah vardı. Sherlock kasanın korunmasız olmayacağını biliyordu. Adler ın bakışları da bunu doğrulamıştı.
Sherolck a silah doğrultan adam kasadan çıkan kurşunla yere yığıldı. Kimse daha ne olduğunu anlamadan Sherlock vurulan adamdan düşen silahı alıp diğerleriyle ilgilenirken Adler eş zamanlı hareket eder.
Adler başına silah dayayan adamın kolunu kavrayıp ters dönderdi ve beline diz vurup silahını düşürdü. Düşen silahın hızlıca alıp diğer takım elbiseli adama yöneltti.
Adler, Sherlock ve Watson içerdeki adamları tek tek hallettiler. Sherlock dışarı çıkıp iki el havaya ateş açtı. Watson
-Bunu neden yaptın? dedi
Sherlock
-Polis böyle daha çabuk gelir. dedi ve içeri girdi. Adler aradığını kasada bulamıyordu. Sherlock elindeki telefonu gösterip
-Bunu mu arıyordunuz bayan Adler ?
Adler şaşkın bir şekilde kasaya tekrar bakıp sonra Sherlock a yüzünü geri döndü. Telefonu almak için Sherlock un üzerine yürüdü.
-Telefonu bana ver
S: Asla , bunu nasıl düşünürsün?
A: Telefon sende olsa dahi şifresini bilmiyorsun. Dedi kaşını kaldırarak.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
S: Polisler birazdan burda olur.
A:Bunu konuşabiliriz, anlaşabiliriz bay Holmes ?
S: Nasıl?
A:Yukarıya çıkalım, anlatacağım. Acele edin_
S: Bu fotoğraflar neden bu kadar önemli?
Adler Sherlock a arkası dönük bir şekilde bir şeylerle uğraşırken konuşmaya başlar.
A: Bu fotoğraflar benim güvenliğim için çok önemli, yaşam sigortam olarak da düşünebilirsiniz.
S:Saklamata da haklısınız...
Adler elindeki sopayla art arda vurarak Sherlock u düşürdü. telefonu aldı tam daha sonra tekrar suratına vurdu
- Seni özleyeceğim. dedi. masadan iğneyi alıp koluna sapladı.
Sherlock un gözlerini kapatmadan önce gördüğü tek şey Adler ın profesyonelce camdan kaçmasıydı.
.........
Sherlock rutin kahvaltınıdan sonra camın kenarına geçip violin ile besteliyordu. Beste yapmak ona iyi geliyordu. Wotson
