Yuan, karşısındaki adamlara boş gözlerle bakıyordu. Aile onun hayatı boyunca umutsuzca istediği bir şeydi ama bir anda karşısına geçip de biz senin aileniz demeleri onun birazda olsa şüphelenmesine neden olmuştu. "Ben size inanmıyorum.. Daha doğrusu inanamıyorum. Benim bir ailem yok sadece shi-" Neredeyse ağzından kaçırdığı kelime ile sözünü yarıda bırakmış, gözleri büyümüştü. Hafifçe öksürüp dikkati başka yöne çekmeye çalıştı ama bu hareket karşısındaki adamların daha çok şüphelenmesini sağlamıştı.
"Bize inanmanın zor olduğunu biliyorum. Benim de kabullenmem kolay olmadı ama uzun yıllar oğlumun acısıyla, özlemiyle yaşadım. Şimdi seni bulmuşken aklıma başka düşünceler getirmek istemiyorum, bizi kabullenmek için daha zamanın var. Şimdilik beraber zaman geçirelim, sana daha kıyafetler almamız, odanı ayarlamamız, amcana haber vermemiz lazım. Bu süreçte eminim ki sende bize alışacaksındır." diye uzun bir konuşma yaptı Wei.
Yuan'ın gözleri tekrar büyüdü, "Haber vermek mi? Benim burada olduğumu kime söyleyeceksiniz? Olmaz eğer öğrenirlerse yaşayamam.." diye sesinden hafifçe belli olan korkusu ile konuşmuştu.
Lan Zhan bu sefer Wei den önce davranmış, "Kim onlar A-Yuan?" diye ciddi bir şekilde sormuştu. "Bu kadar korkmanı sağlayacak ne yapabilirler?" içten içe sinirlenmeye başlamıştı ve bu sesinden belli oluyordu. Eşinin ellerini hissettiğinde ona bakıp derin bir nefes alıp tekrar sakinleşmişti.
Wei, onun sakinleştiğini anlayıp tekrar Yuan'a dönmüş, çekinerek eline uzanıp tutmuştu. "Sen bizim hakkımızda hiçbir şey duymadın sanırım, baban ve ben çok ünlüyüzdür ve bize karşı çıkabilen kimse olmadı daha önce A-yuan. Tabi senin kaçırılman ayrı bir olay ama şu anda seni bizden kimse alamaz, almayı geçtim gelip senin kılına bile zarar veremez. Biz senin için buradayız kimseden korkmana gerek yok." diyerek gülümsemiş ve devam etmişti. "Şimdi bize kimden korktuğunu ve neler yaşadığını anlatmanı istiyorum. Bize bir kerelik güvenmeyi seçebilir misin?" demişti güven verici bir şekilde gülümseye devam ederek.
Yuan, onların sıcak davranışlarına karşı gözlerinin dolmasına engel olamamıştı. Alışık olmadığı aile sıcaklığının bu olduğunu biliyordu ve hissetmek gerçekten hoşuna gitmişti. Tam konuşmak için ağzını aralamıştı ki kapı çalındı. Kapının arkasından bir görevlinin "Hanguang-Jun, Jin sekt lideri sizinle görüşmek istiyor, Zewu Jun sizi çağırdı efendim." diyen sesi duyulmuştu. Yuan Ji -n sekt liderini duyduktan sonra korkudan titremeye başlamış, hala elini tutan eli sıkmıştı.
Wei kapıya doğru bakarken elinde hissettiği baskıyla oğluna dönmüş, titreyen bedenini görünce endişelenmişti. "A-Yuan ne oluyor? Yine ateşin mi çıktı?" Uzanıp soğuk alnına dokunduğunda, çocuğun başını iki yana salladığını görmüştü. "O.. o gelmiş.. beni öldürür o beni öldürür. Lütfen beni ona vermeyin.. lütfen." Konuştukça daha çok titreyen çocuğa karşı Wei ne yapacağını bilememişti.
En sonunda ona biraz daha yaklaşıp kendine çekmiş, kafasını omzuna yaslayarak sarılmıştı. "Şşh.. korkmana gerek yok. Seni kimseye vermiyoruz A-Yuan. Yani.. seni korkutan kişi biraz önce adını duyduğumuz kişi mi?" Oğlunda aldığı hafif baş sallama ile içinde büyüyen kızgınlık ile Wangji'ye bakmıştı. "Lan Zhan, onu hemen geri yollayabilir misin. Ben burada A-Yuan'la kalacağım. Eğer olurda sözlerinin arasında Yuan'ı karıştırırsa, onun Yunmeng'e gittiğini söyle olur mu?" diyerek hızlıca bir plan hazırlamaya başlamıştı.
Lan Wangji, eşinin dediklerine karşı kafasını sallamış ve onları geride bırakmakta birazcık tereddüt ederek odadan çıkmıştı. Abisi ve o adamın yanına giderken yüzü ifadesizdi ama içinden hiç iyi şeyler geçirmiyordu.
Wei, onun arkasından bir süre bakıp tekrar oğluna döndü, onun biraz da olsa sakinleştiğini umarak yavaşça ayrıldı. "A-Yuan, bana neden korktuğunu anlatabilir misin? Jin sekt lideri ile nasıl bir bağın var?" diye yavaşça sormuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
树荫下的花 - 𝓦𝓪𝓷𝓰𝔁𝓲𝓪𝓷
FanfictionYuan, yıllardır onu büyüten adamdan sadece sevgi görmek istemiş ve istediği sevgi yerine bir sürü acı alabilmişti. Onu seven, her zaman yanında olan bir ailenin hayali bile o kadar uzak kalmaya başlamışken yeni bir görev almıştı. Görevin zorluğu kar...