Bölüm 6

95 6 0
                                    


..Zümrüt eve kalbinin ritmini kulaklarında hissederek girdi. Hızlıca üzerini değiştirip geri dışarı çıktı. Az önce yaşananları düşünmeye vakti yoktu çünkü mahalledeki çöpler onu bekliyordu. Derin derin nefes alarak nabzını kontrol etmeye çalışıyordu, ama nafile. Hava kapkaranlıktı. Gece bütünüyle kendini kara bulutlara ve aya bırakmıştı. Zümrüt bu saatte istemeye istemeye çöp toplamak zorundaydı. Çünkü bugün hiç dışarı çıkmamıştı ve gece herkesin çöp atma saatiydi, en çok malzeme gecenin bu sularında çıkıyordu.

Aklını hala ondan alamıyordu. Nasıl alsın ki? Az önce Berat onunla konuşmuştu, hatta konuşmakla kalmayıp partiye PARTNERİ olarak davet etmişti. Bu, ne kadar düşünse aklının ucundan bile geçmeyecek bir olaydı. Yaşananlara inanamayarak sırtlandığı çöp arabasıyla mahalleyi turlamaya başladı. Gördüğü tüm konteynırlarda duruyor ve işe yarayacak her şeyi topluyordu. Aklında sadece Berat'ın o ilgili, mükemmel, kusursuz suratı ve dudakları arasından tane tane dökülen kibar sözleriydi. Her dakika da bir Zümrüt kendini Berat'ı düşünür vaziyette buluyor, ardından kendine gelip çöpleri toplamaya devam ediyordu.

Saat yarıma geldiğinde saatlerdir aklı beş karış havada çöp topladığının farkına evin önüne geldiğinde vardı. Her yeri ağrıyor ve yorulmuş bir halde topallayarak girdi eve.

Her şeye rağmen mutluydu. Hala inanamıyordu yaşananlara ama olmuştu işte, imkansız olana biraz olsun yaklaşmıştı Zümrüt. Ama biliyordu bundan sonrasının hiç de kolay olmayacağını. Yalan söylemek zorundaydı, ne kadar istemese de. Hayatı hakkında o kadar yalan söylemek zorundaydı ki, bu yalanlar gün yüzüne çıktığında Berat onun suratını bir daha görmek istemeyecekti belki de. O yüzden kimliğini açık etmeden profesyonelce bir yalan uydurmalıydı. Bunu sadece onu sevdiği ve kim olduğunu öğrendiğinde ondan uzaklaşmaması için yapıyordu. Halinden mutsuz değildi, sadece genç, yakışıklı bir çocuğun çöp toplayan bir kızla çıkmak istemeyeceğini adı gibi biliyordu.

Eve girip pijamalarını giydikten sonra kendini yatağa attığı gibi huzura erişti. Yorulmuştu, fazlasıyla yorulmuştu..

-Bir dakika ya!

Adeta aydınlanır gibi gözlerini açtığında aklına neden bunun şuan geldiğini bilmiyordu.

-Beni partiye davet etti, etti de... Bu parti nerede, ne zaman yapılacağı hakkında hiçbir bilgi vermedi. E ben nereye gideceğim. Of Zümrüt of. Aklın beş karış havada çocuğu süzeceğine sorsaydın ya adam akıllı.

Zümrüt kendi kendine dertlenirken bir yandan ne yapacağını da düşünüyordu.

"Yarın cumartesi, okul yok. Onu görebilir miyim bilmiyorum. Ona nasıl ulaşıp da soracağım tekrar. Acaba markete tekrar gelir mi? Ama ne zaman geleceğini bilmiyorum."

İçindeki düşünceler susmak bilmezken derin bir nefes alıp gözlerini kapattı. İçindeki sesleri sessize alıp kendini uykunun kollarına bıraktı.

Pazartesi-

İki gün Zümrüt için geçmek bilmemişti. Onun için hiçbir şey hazır değildi. Yer, zaman belli değildi. Partide ne giyecekti? Elbisesi yoktu. Günlük kıyafetiyle bir sürü elit insanın karşısına çıkıp alay konusu olacağına ölmeyi yeğlerdi. Zümrüt bugün kendi kendine izine çıkıp ailesine çöpleri akşam toplayacağına ikna ettikten sonra en özenli şekliyle evden çıkıp okulun yolunu tuttu. Okul çıkışına yetişecekti. Berat'la konuşması lazımdı.

O sırada Berat son dersin uyuşukluğuyla kapanan gözlerini açık tutmaya zorluyordu. Aklı Zümrüt'teydi. O asla beyninden silinmeyen, baktıkça daha çok bakası gelen, onu kendine çeken mavi gözleri, doğal sarı saçları, pürüzsüz teni..

SemenberHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin