miss him

849 70 219
                                    

"Hoş geldin evlat, hoş geldin. Nasılsın? Bayağıdır göremiyordum seni."

"İyiyim Kenny amca, sen nasılsın?"

"Sağ olasın, ben de iyiyim. Nerelerdeydin?"

"Bildiğiniz konular işte Kenny amca, bi Eren'i toparlamaya çalışıyorum bi Mikasa'yı telefonda teselli etmeye çalışıyorum. Bir yandan da diğer arkadaşlarla uğraşıyorum. Şu son bir buçuk ayda ne oldu ne bitti ben de anlayamadım."

"Ah ah, evladım benim. Siz de bizim gibi iki arada bir derede kaldınız. O Eren olacak it ne yapıyor?"

Armin'in okyanus mavisi gözlerine derin bir hüzün çöktü. Nasıl söyleyecekti ki arkadaşını defalarca kez intiharın eşiğinden döndürdüğünü?

"O da perişan Kenny amca. Çöktü, yemiyor. Alkol ve sigara dışında bir şey tüketmiyor. Ben zorla tıkıyorum ağzına."

Söylediği şeyin üzerine yaşlı adam birazcık da olsun yumuşamıştı.

"Mikasa odasında. Yerini biliyorsundur herhalde, çocukluğunuz buralarda geçti. Sonra tabii büyüyüp gittiniz."

Genç adam kıkırdadı.

"Bilmem mi? Az saklanmadık orada. Neyse, izninle ben Mikasa'nın yanına gideyim."

Son bir kez başıyla selamlayıp kadının odasına doğru yol aldı Armin. Kapının önüne geldiğinde duraksadı. Derin bir nefes alıp tıklattı.

"Aç değilim amca!"

Tekrardan tıklattı.

"Abim markete gitti! Akşam evine dönecekmiş!"

Bir kere daha tıklattı.

"Lanet olsun!"

İçeriden gelen tıkırtıların ardından kapı sertçe açıldı.

"Amca ne- Armin?!"

Kıkırdadı sarışın genç.

"İnanamıyorum! Ne işin var burada!" Diye bağırıp boynuna atladı.

"Pek hoşlanmadın sanırım. İstersen gideyim ben."

"Hey! Saçmalama! Çok sevindim!"

Yavaşça geri çekildi ve genç adam içeri geçsin diye yer verdi. Armin girereken o da peşinden ilerledi. Eliyle yatağını gösterip "Otursana." dedi.

Armin ona söyleneni yaptı ve oturdu. Mikasa da yanına geçmişti. Heyecanla adamın ellerini kavradı.

"Nasılsın? Nerelerdesin? Özlettin kendini? Diğerleri nasıl?"

"Bizi boş ver, sen nasılsın, Mikasa?"

Derin bir nefes aldı kadın.

"İyiyim yalanını söylemem şu an hiç inandırıcı olmaz değil mi?"

"Tch."

"Gördüğün gibiyim işte Armin."

Adam, kadını incelemeye başlamıştı. Göz altları çökmüş, zayıflamış, zaten solgun olan teni daha da solmuştu. Değişmeyen tek şey kısa saçlarıydı. Odayı incelemeye başladı Armin, etraf bardaklar ve alkol şişeleriyle doluydu. Tıpkı küllüğün külle dolu olduğu gibi. Derin bir iç çekti Armin.

"Eren'in de senden bi farkı yok."

Onun adı geçince gözlerini kaçırdı Mikasa. Çekinerek sordu:

"Eren... o nasıl?"

"Dürüst olmamı ister misin?"

Başıyla onayladı.

back to black  |  eremika ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin