Dans etmeyi bırakalı yaklaşık 15 dakika geçmişti. Ben ise hâlâ Bulut'un bana taktığı yeni lakabın etkisindeydim.
Nazlı güzel..
Dans ettiğimiz şarkıdan aldığı lakap beni çok mutlu etmişti. En sevdiğim şarkılardan biriydi bir kere. Sanki her zaman bu isimle çağırılmak istiyordum.
Herkes masada oturmuş muhabbet ediyordu. Hazal da buradaydı. Yüzünü toparlamış yanımıza gelmişti. Ege Abi kıskançlıktan çıldırıyordu. Bakışları Yasemin ve Akın arasında gidip geliyordu. Akın ise onu umursamayarak daha da delirtiyordu. Onlar da Sude ile dans etmişti ancak Sude utanıp durduğu için bir türlü yakınlaştıramıyorduk.
"Bana böyle bakmaya devam mı edeceksin, nazlı güzel?"
Bulut'un o güzel ses tonu-
Yani şey Bulut düşüncelerimle arama girerken gözlerimi kırpıştırdım.
"Ha?"
Gülümsedi.
"Biraz önce beni bakışlarınla yedin. Korkuyorum açıkçası."
Gülümsedim.
"Dalmışım."
"Bence doğrudan bana dalmak istiyorsun, itiraf et."
Ona kötü kötü baktım.
"Evet Bulut, yumruklarımla ağzını yüzünü dağıtmak istiyorum."
"Ağzımı yüzümü başka şekilde dağıtmanı tercih ederim."
Yanaklarım alev aldı. Bakışlarımı başka bir yöne çevirmeye çalışırken Uraz'ın bakışlarına takılı kaldım bu kez. Doğrudan bana bakıyordu. Hazal'a dönüp samimi bir gülücük yolladım. O da bana aynı şekilde karşılık verdiğinde Yasemin ve Sude olayları anlamaya çalışıyordu.
"Gelmezsin diye düşünmüştüm." dedi Uraz bana bakarak.
Gülümsedim.
"Gelmeyecektim, sadece kavalyem kırılmayacak kadar iyi bir çocuk."
Göz kırptım ve devam ettim. Bulut ve diğerleri ise doğrudan bana bakıyordu.
"Anlarsın ya." dedim gözlerimle Hazal'ı işaret ederek. Ama bu işareti sadece Uraz anladı. İki gözünü de kırparak anladığını açıkça belirtti.
Ayağa kalktım ve Hazal'ın elini tuttum. Herkes şaşkınca beni izlerken gülümsedim ve teklifimi komik bir ses tonuyla sundum.
"Işıl ışıl parlıyorsun bebeğim, biraz da dans pistinde benimle parlamak ister misin?"
Sorum Hazal'ı gülümsetirken diğerleri gerçekten anlamaya çalışıyordu. Hazal başını salladığında onu döndüre döndüre masanın oradan çıkardım ve piste sürükledim. Çalan hareketli şarkıda oraya buraya sallanıp zıplamaya başladık. Hatta kendimizi kaybettiğimizi bile düşündüm. Çünkü bir ara şarkıyı bağıra bağıra birbirimizin yüzüne karşı da söyledik. Ardından aramıza diğerleri katıldı. Hazal'ı son bir kez çevirip hemen yanımdaki Uraz'ın kollarına bıraktığımda ikiside şaşkındı ama buna ayak uydurdular. Ve Hazal'ın sonunda gerçekten mutlu olduğuna şahit oldum.
Etrafıma bakınırken koluma bir el dolandı. Ne olduğunu anlamaya çalışırken ise dans pistinden hızla indirilip sürüklendiğimi anladım. Dışarı çıktığımız anda koluma sarılan elden hızla kurtuldum ve yüzüne baktım.
Çağatay.
"Elif bak beni dinle."
Sinirden delirmek üzereydim.