Bekle,
Gülümse!
📸
"Emin misin Ryu?"
Genç tuttuğu telefonunun öbür ucundaki arkadaşına seslendi. Yüzünde emin olunmamış bir ifade yatıyordu.
"Evet, yani sanırım. Her neyse sen biraz daha yürü bir ev göreceksin oraya git ve beni bekle."
Genç somurttu.
"Peki tamam, lütfen gecikme."
Arkadaşı onaylar nitelikte homurtular ile telefonu kapadı. Genç telefona baktı bir de yolun sonundaki eve. Arkadaşı haklı mıydı ki? Bu ev sıradan bir eve benzemiyordu çünkü. En azından içeri girip arkadaşı gelene kadar bekleyebilirdi çünkü hava manyak derece soğuktu.
Ya da üzerine kalın bir şey giyinmediğinden bu denli üşüyordur.
Kim bilir, her halükarda o eve girecek idi işte.
Genç yorgun adımlarını batıya dönük eve yoğunlaştırdı. Çok geçmeden eve varmıştı bile. Önce dışarısını inceledi, ev uzaktan göründüğünden bile daha kırık dökük, eski ve paslı bir evdi. Öyle ki burda yaşamayı kim isterdi? Hu Gyeom olsa imkanı olduğu kadar lüks bir ev alırdı. Tamam, imkanım olsa dahi tek kişi için bu kadar aşırıya kaçmazdım diye geçirdi içinden. Ama en azından evimin modern olduğundan emin olurdum diye düşündü. Evin 2. Dünya savaştan kalma olduğu söylendiğini duymuştu, bu kadar feci görünmesine şaşmamalı. Genç, çamurlu toprağa karşı dikkatli adımlar ile eski evin paslı merdivenlerin önünde durdu. Bir an buraya gece vakti uğramadığına şükretti. Ev korku evini andırıyordu. Arkadaşı ile delilik yapıp bir gün gitmiş oldukları korku evi canlandı zihninde, ağzında hiç de güzel bir tat bırakmamıştı. Pişmanlık akan anılar ile birlikte yüzünü ekşitti. Bir çocuk gibi tırsmanın zamanı değildi, olgun olmalı ve arkadaşı ile giriştikleri bu işi sonlandırmalıydı. Ne pahasına olursa olsun.
Genç, normal kapı boyutundan biraz daha uzun ve dayanılmaz görünen kapı kolunu avucu içine aldı. Ne var ki evin etrafını inceleycek zamanı bulmuştu, zamanı boldu sonuçta. Oldukça sıradan, eski bir ev. Başta toz ve toprak olmak üzere çamur ve böcekler ile rengi çirkin bir koyuya bürünmüş paspası inceledi. Üzerine basarak daha da kirletmiş oluyordu ama bunu kendisi dahil kimsenin umurunda olacağını düşünmüyordu. Merdivenler boyunca içinde çürümüş bitkileri olan saksılar uzanıyordu. merdivenlerin sonunda ise hava koşulları olsun bir insan tarafından bakılmamaktan ötürü olsun saksıdaki bitkiler ile aynı kaderi yaşayan çimenler gözler önüne seriliyordu. Evin belli belirsiz bir çiti olmadığından bahçesi olup olmadığını anlamak zordu, ama evin kenarlarındaki açıklık alanda göze çarpan kabarmış toprak, sapları gün yüzüne çıkmış terk edilmiş yer bitkileri veya çürümesine rağmen meyveleri hala dallarında olan ağaçlardan bir zamanlar renkli bir bahçe yetiştirmiş olduklarını söylemek kolaydı. Genç aklına tüm bitkilerin bir zamanlar olduğu gibi capcanlı ve hayatta olduğu hayalini aklında canlandıramadan edemedi.
Evin dışını inceledikten sonra sıra içini incelemeye gelmişti. Kapı kulpunu tekrar avucu içinde aldı ve aşağı indirdi. Kapı açılmamıştı. Açılacağını düşünmesi bir aptallıktı zaten. Terk edilmiş olmasına rağmen yinede kilitlenmişti. "Pekala," diye geçirdi genç. "Geriye yapacak bir şey kalmadı." kirli paspasın ucunu iki parmağı ile tutup titizce kaldırarak altına baktı. Paspasın altında ne bir anahtar ne de başka bir şey vardı, toz ve kir dışında. Bu klişe yöntem şaşırıldık şekilde işe yaramamıştı. Halbuki günümüzde klişe görülse de evin sahipli olduğu zamanlarda çok kullanırdı. Merdivenlere yöneltti adımlarını. Her bir saksıyı tıkır tıkır aradı ama tekrar bir sonuca ulaşamadı. Sıkıntı ile bir iç geçirdi. Geriye tek bir çözüm yolu kalıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
yorugaakeru | one shots
General FictionUzun hikaye yazmak benim için nedense çok zor olduğundan, ben de aklımdaki onca fikri one shot veya en fazla üç bölüm olmak üzere kısa kurgular ile yazarak çözüm buldum. Özellikle canınız sıkıldığında ve uzun kitaplar ile uğraşmak istemediğiniz zama...