(17)

210 18 5
                                    

(Medya: Volkan Korkmaz)

(Ozanın anlatımı)

Koşarak odadan çıkmıştım. Fatih'in söyledikleri aklımdan çıkmıyordu. Burak kimi öldürmüştü? Bizden ne saklıyordu? Bütün hepsini o kadar merak ediyordum ki...tek isteğim Burağın bize gerçekleri söylemesiydi.

Asansörün gelmesini bekleyemeyeceğim için merdivenleri kullanmıştım. Son iki koridoru da geçtikten sonra hızla doktorun odasına daldım ve kendimi yere attım.

Volkan: Ne oluyor lan!? Ozan hastanedeyiz adam gibi dur.

Ozan: Çabuk birileri Burağın yanına gitsin.

Mert: Neden? Ne oldu? Birşey mi oldu? Burak iyi mi? Ozan birşey söylesene!

Cebimden telefonumu çıkartıp fotoğrafı açtım.

Ozan: Burak haklıydı. Fatih yaşıyor.

Telefonu ileriye attım ve derin derin soluklanmaya başladım. Kerim hızla telefonu alıp resime bakmıştı.

Kerim: Siktir! Hepsi gerçek miydi?

Diğerleri de resime bakarken Can yanıma gelip yere çöktü.

Can: Ozan iyi misin?

Kafamı kaldırdığımda boynumdan akan kanla Cana bakmıştım.

Can: O-ozan ne oldu sana?

Ozan: Fatih yaptı. Beni bırakın da Burağın yanına gidin. O pislik öldürmekten bahsediyordu. Her an Burağa zarar verebilir.

Kerim: Tamam sakin olun. Volkanla ben Burağın yanına gideriz. Siz burada durun ve telefonlarınızı açık tutun. Yardıma ihtiyacımız olduğunda size haber vereceğiz.

Kerimle Volkan koşarak odadan çıkmıştı. Canla Mert korkuyla birbirine bakıyor, Burakla ilgilenen doktor yani Selim olanları anlamaya çalışıyordu.

Selim: Biri bana neler olduğunu analatabilir mi?

Kimseden ses çıkmayınca yanıma gelip beni yerden kaldırdı ve sandalyeye oturttu. Bir eliyle kafamı kaldırıp boynuma baktı. Daha sonrasında dolabına ilerleyip ilk yardım kiti aldı ve yanıma geldi.

Selim: Derin bir kesik yok o yüzden dikiş atmayacağım. Pansuman yapıp yarayı kapatacağım ama bu biraz canını yakabilir.

Eline aldığı pamuğa birkaç tutam su döküp kanları temizlemeye başladı.

Selim: Neler olduğunu anlatmamakta ısrarcı mısınız? Eğer böyle devam ederseniz güvenliği çağıracağım.

Kanları temizleyip yeni bir pamuk aldı. Pamuğa döktüğü tentürdiyotu yarama bastırdı. Canım acıdığı için gözlerimi kapatmış, derin nefes almıştım.

Can: Buraya geliş amacımız Burağın sağlık durumunun yerinde olup olmadığını öğrenmekti.

Selim: Mesela?

Can: Bir zamanlar bize sıkıntı çıkaran bir çocuk vardı. İsmi Fatihti ve o gözümüzün önünde intihar etti. Bu sabah uyandığımızda Burağın kolunda Fatih ve onun adının baş harflerini gördük. Jiletle kesilmişti her halinden belliydi.

Mert: Burak bize bunu Fatih'in yaptığını söyledi. Bazen boşluğa bakıyor, Fatih oradaymış gibi onunla konuşuyordu. Bizde onun şizofreni olabileceğini düşünüp hastaneye getirdik. O delirmiş gibiydi. Fatih'in onu öptüğünü, onunla evlenmek istemediğini söyledi.

Selim: Bu Fatih dediğiniz kişi palyaço mu? Çünkü az önceki resimde bir palyaço gördüğüme eminim.

Ozan: Fatihle tanıştığımız gün Burağın doğum günüydü. O da palyaço olarak bizi eğlendirmeye gelmişti. Burak bize Fatih'in hâlâ palyaço kostümü giydiğini hatta direk palyaço olarak geldiğini söyledi.

Selim: Benim anlamadığım birşey var. Madem bu Fatih gözünüzün önünde intihar etti. Şimdi nasıl oluyor da geri gelebiliyor?

Ozan: Bunun cevabını bizde bilmiyoruz. Fatihi kendi ellerimizle gömdük ama o sanki hiç ölmemiş gibi tekrar yanımıza geldi.

Selim: Ya ölmediyse?

Mert: Ne demeye çalışıyorsun?

Selim: Ya Fatih hiç ölmediyse? Size bir oyun oynamış ve geri gelmişse?

Can: Bu imkânsız. Gözümüzün önünde uçurumdan atladı. Onu polislerle beraber gömdük.

Telefonumun çalmasıyla hepimiz susmuştuk. Aramayı cevaplayıp telefonu kulağıma götürdüm.

Volkan: Burak...

Ozan: Ne olmuş Burağa?

Volkan: B-burak-

Ozan: Volkan söylesene. Ne olmuş Burağa!?

Selim telefonu elimden aldı ve hoparlöre verdi.

Volkan: Burak yok.

Mert: Ne demek Burak yok!?

Volkan: Bildiğiniz yok. Gitmiş...

KATLİAM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin