Bölüm 6

109 88 13
                                    

Avukata haddini bildirdikten sonra odamda avel avel kahvemi yudumlayıp kitabımı okumaya devam ediyordum. Bugün avukat Demir' in yaptıklarından sonra kendime artık "çok kabasın"diye söylenmeyi bırakıp mutlu mesut bir şekilde kendimi överek hayatımı yaşamaya başladım. Kapım çalınınca klasik olarak "Gel" dedim

Gelen Derindi,ona dargındım bana dediklerinden. Benden sonra gidip o herifle boş boş konuşup sinirimi attırdığından.

"Müsait misin"kırgın gibi demesi beni ikna etmeye yeterli değildi. Bir insanın kişiliğiyle alay edeni affetmek kimseye yakışmazdı.

Derin her ne kadar benle yakın olsa da bu onu affetmeye yeterli değildi. Güç bir davranış gerekirdi affedilmesi için. Affetmek erdemliktir. Bu sefer şefkatı kenara bırakıp kine geçmeyi tercih edecek adamdım. Kine geçmeyi en son tercih edecek bir adam olmama rağmen bu sefer son sıraya gelmeme rağmen geçecektim,her ne kadar vican azabı çekeceksem de razıydım. O bana derken hiç düşünmedi,bende düşünmeyeceğim.

"Derin,asabımı bozacak isen hiç oturma,bak zaten sinirim tepemde bir de sen uğraşma"dedim alaylı alaylı. Sinir bozmak derine göre değildi. O sinir bozmazdı,gerekmeyince.

Suratı düştü,tekrar toparlamaya çalıştı olmadı. Yüzünü düşük göstermemek için buruk bir tebessüm sadakası verdi bana,o da onu düşük gösterdi.

"Merak etme güzel temiz asabını bozmayacağım. "Dedi kırgın bir ses tonuyla . Her ne kadar iyi biri olsa da olmasa da onu affedecektim.

"Dediklerim için özür dilerim,geç otur bende yeni geldim zaten odama . Konuşup dertleşecek birine muhtaçtım gel derin"dedim ve yüzünde canlı bir gülümseme oluşup önümde ki sandalyeye oturdu ve benim yüzümü süzmeye başladı. Gözleri gözlerimle buluşunca çekinip gözlerini çekti ve yere odakladı.

Buraya beni süzmek için mi gelmişti? Yoksa boş boş yere bakıp sinirimi bozmak için mi? Bu kadının her zerresi anlaşılmıyor.

Önümde ki dosyalar iyice bir birine karışmıştı. Bunları ayırmak var bide . Çok sıkıcı bunlar . Ben savcılığı böyle düşünmedim.

Düşüncelerimden açılan kapı ile sarsılıp kapıya bakınca kızıl saçlı,yeşil gözlü ,beyaz tenli ve çok kusurlu bir çili olan kadın vardı. Çekici yapan şeyi kızıl saçlarıydı. "Pardon,Mehmet Korfalı burada mı?" Diye sordu. Beni arıyordu.

"Benim ,buyrun"dedim.

Diyince derinin kadını baştan aşağı rahatsız bir ifadeyle süzdüğünü gördüm. Bakıp kaldığı yere ben de baktım. Çok kısa bir etek ve siyah bir bluz vardı üzerinde kadının. Bundan hoşlanmamıştı derin. Düşüncelerini tahmin ediyorum ki,bura pavyon mu bu kadın böyle giyinmiş?diye düşündüğünü umdum.

"Ben Ezgi,Ezgi bal. Eski arkadaşın tanıdın mı mehmet?"diyince gözlerim açıldı ve tebessüm ederek kibarca yanıt verdim.

"Oo ezgi,geç otur üniversite arkadaşım oluyorsun değil mi. Özlemişim seni ezgi"dedim.

Ayağa kalkıp onun yanına gittim ve sarıldım . Oda kollarını boynuma sararak boynuma sarıldı. Derin bizi izliyordu.

Derin

Önümde mehmete sarılan kadının tek açmadığı bölgesi göğüsleri kalmıştı. Pavyona mı gelmişiz,adliyeye mi pek belli değildi. Öyle bir sarılmıştı ki,koalanın bambuya sarılır gibi yapışmış bırakmıyordu. Eni sonunda mehmet bırakıp ona koltuğu yani önümde ki koltuğu gösterip oturttu. Kadın bana bakıyordu.

"Ya mehmet,bu kadın kim yardımcın falan mı" içimden yo mohmot ,bo kodon kom yordomcon folon mo diyip taklit ederek boş bakışlarımı pencereye çevirip dışarıya baktım.

"Avukatım ezgi. Memnun kalmadın mı?"

Ona bu söz kapak gibi olmuştu sinirli sinirli saçlarıma bakıp yüzünü buruşturdu. Benim saçım onun ki gibi salık değildi,ben işimde temizliğe önem gösteririm,açık saç etrafı tozlandırır ve kıllandırır. Bu yüzden saçımı at kuyruğu yapmam onun hoşuna gitmemişti.

"Mehmet,ben de savcı oldum yani meslek arkadaşıyız."dedi kadın mehmetin gözlerine bakarak.

Onun mehmete bakan gözlerini oyup kedilere vermek istiyorum, bu kadının bakışları hiç hoşuma gitmedi. Bir de odaklanarak bakması iğrenç bir tavır.

"Ee,hayatında biri var mı mehmet"dedi gıcık gıcık.

Şeytan diyor ki, al onu ayağının altına,saçkarını yol yol o kızıl saçlarını kel bırak. Ama tabii ki şeytaba uymayacaktım. Koltuğumda uslu uslu oturup onun gitmesini bekleyecektim. Ben öyle biri değilim.

"Yok"dedi mehmet.

Kadının gözleri parlamıştı. Mutlu olmuştu. Bu kadının yüreği mehmetteydi. Aksine alamayacaktı. Her ne kadar ben mehmeti sevmesem de bu kadının eline bırakmayacaktım. Kim bilir altında kaç erkeği inletmiştir bu kadın?

"Sen biliyor musun mehmet? Üniversite de bana aşıktın. Arkadaşların bana derdi. Utanırdın bana bakarak,birde gözlüklerinle çok komik gözükürdün utanarak! Ama şimdi o gözlüklü mehmetten eser kalmamış,maşallah taş gibisin"dedi ezgi olacak kadın.

Birde utanmadan bunu ballandıra ballandıra anlatması çok çirkin. Kendini çok güzel zanneden fakat hiç bir şeye benzemeyen bir varlıkdır ezgi hanım.

"Ezgi,odada biri var ,daha terbiyeli konuş . Odamdan çıkar mısın? Daha gitmem gereken yerler var,birde senle uğraşıp vaktimi kaybetmeyeyim"dedi mehmet.

Kadın odadan çıkınca bende çıkıp bahçeye indim ve gezmeye başladım her zaman ki gibi. Arkamdan biri dokununca arkamı döndüm,ezgiydi bu.

"Mehmeti alamayacaksın,ben artık burdayım. O senin olmayacak ! Hele şu tipine bak,ev mi kızım burası? Adliye burası adliye. Sen nasıl hukuk okuyup avukat olmuşsun,valla şaşırdım."dedi.

Alamayacakmışım. Sanki sahiplenmiş gibi konuşması epeyce sıkıcıydı.

"Bitti mi?"dedim.

"Sen varya,tam bir sokak serserisisin!"

Ezgi belası....

Ablamın hesabı 'adayaziyo
Kitabı:Elektrik

Destek olmayı unutmayın

MahkemeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin