Kapı deliği ile bakışmamıza son verdikten sonra, geri dönmenin bir anlamı olmadığını tekrar ve tekrar kendime hatırlattım. Parmaklarımın arasındaki yedek anahtarı sabitledim ve kapıyı açtım. İçeriye hakim olan kokuya burun kıvırdım. Kapıyı kapatarak yavaş adımlarla lambayı yaktım. Ortamdaki sessizlikten anladığım kadarıyla Yağmur gitmişti. Hem saatte fazlasıyla geç olmuştu.
Uzuvlarıma işleyen soğuktan kurtulmak için koloriferin yanına sokuldum. Birkaç dakika öylece durdum. Açlıktan sırtıma yapışan midemi doyurma zamanı geldi ve geçiyordu. Salonun hemen çarprazındaki mutfağa ilerledim ve buzdolabından soğuk sandviç ile meyve suyunu çıkardım. Kaç gündür alışverişe çıkmıyordum. Bu seferlik böyle idare edecektim.
Karnımı doyurduktan sonra masanın üzerindeki dizüstü bilgisayarıma iliştim. İş yerinden gelen mailleri okumaya ve aynı zamanda yanıtlamaya başladım. Reklam maillerini siliyor, saçma sapan maillere ise göz devirerek es geçiyordum. Sonuna geldiğimi anladığımda uygulamadan çıktım ve arkadaş sitesine girdim. Birkaç tane mesaj arasından gözüme kestirdiğim kişiye iban numaramı attım. Saniyeler içinde bir bildirim sesi duyuldu. Gözlerim o noktaya odaklandı, bu kadar çabuk yanıt almayı beklemiyordum. Gelen bildirimin az önce mesaj attığım kişiden olmadığını gördüğümde afalladım.
Mesaj Akın'dan gelmişti.
Sanırım aktif olduğumu görmüş ve bu yüzden yazmıştı. Bu siteden tanıştığım tek ve en iyi insan olabilirdi. Yani kötünün iyisi olduğu söylenebilirdi.
Ne yazdığını merak ettiğimden mesaj kutucuğuna hızla tıkladım.
Akın: Biz olmayı özledim. İban numarana yine aynı miktarı mı atayım?
İç çekerek cevap yazmaya koyuldum.
Siz: Hıhım.
Birkaç dakika sonra iban numarama aktarılan miktarı sırıtarak karşıladım.
Dizüstü bilgisayarımı alıp yatak odama doğru yöneldim. Işığı açmayı gerekli görmedim. Çünkü salondaki ışık yeterli oluyordu. Hem ona yüzümü göstermekte istemiyordum. Bilgisayarı yatağın üzerine koyarak, üstümdeki paltoyu çıkardım. Ondan başka hiçbir şey giymemiştim. Daha doğrusu giymeye fırsat olmamıştı. Yatağa yavaşça sırt üstü uzandım ve görüntülü aramayı yanıtladım.
Yine o çıplak vücudu ile karşımdaydı. Uzun zamandır onunla sexting yapmıyordum. Görmeyeli biraz değişmişti. Kestana rengine benzer saçlarını uzatmaya başlamış ve sakallarını hafif kesmişti. Göz altlarındaki morluklar günden güne yüzündeki yerini sahiplenmişlerdi. Yeşillerini üzerimde gezdiriyor, başlamamı bekliyordu. Onu seyretmeyi bırakıp, ekrana arkamı döndüm. Kenardaki beyaz işlemeli yastığa uzandım ve altıma yerleştirdim. Amacım, ıslaklığımın yalnızca yastık yüzüne akmasıydı. Kollarımı iki yana açtım ve kalçamı ekrana doğru kaldırdım. Şu an emekleyen bebek pozisyonundaydım.
Hafifçe kalçamı sallamaya başladım. Onun ne yaptığı göremiyordum velakin elini aletine sürtüğünü, çıkan seslerden anlıyordum. Yatak başlığımın yanında duran çekmeceye uzandım ve içinden libido aletini çıkarıp içime doğru götürdüm. Ağzımdan çıkan inlemelere hakim olamıyordum. Bir yandan inliyor diğer yandan alet ile git gel yapıyordum.
"Daha çok inle!"
Akın'ın inleme tarzı çıkan sesine kulak verip, daha çok inlemeye başladım.
"Şu an seni altıma almak için nelerimi vermezdim."
Akın'ın kurduğu cümleleri duydukça daha çok haz alıyordum. İstemsizce onunla birlikte olduğumuzu hayal ediyor, kasıklarımda onu hissediyordum. Düşüncesi bile başımı döndürüyordu. Büyüleyiciydi... Hatta hayalden fazlasıydı, gerçekten kasıklarımda sertlik hissi vardı. Kalçama yediğim tokatla, neye uğradığımı şaşırdım. Dudaklarımdan tiz bir çığlık koptu. Korkudan kalbim ağzımda atıyordu. Sırtıma nüfuz eden soğuk kuvvet, beni yatağın üzerinde kendine doğru çevirdi. Kahvelerim karşımdaki kişinin yüzünü seçmek için çaba sarf ediyordu. Ellerimi birleştirerek başımın üzerine sabitledi ve yüzünü yüzüme yaklaştırdı. Nefesi alkol kokuyordu. Bu, bu Yağmur'du.
"Seni yalnızca ben altıma alırım!"
Bileklerimi sıkmaya devam ediyor ve canımın yandığını iliklerime kadar hissettiriyordu. Sözünü işitmemle içimdeki korku daha da büyümüştü. Geldiğini bile duymamıştım ama o Akın'la yaptığımız konuşmayı duymuştu. Aklıma Akın geldiğinde kahvelerim hemen dizüstü bilgisayarıma yöneldi. Aramayı sonlandırmıştı. Son yaşananlardan sonra Yağmur'un yüzünü bile görmek istemiyordum. Hatta görmeyi bırak varlığından bile bihaber olmak istiyordum. Ama yalnızca istek üzerinde kalıyordu. Nereye baksam orada bitiyordu.
"Ne işin var senin burada!"
Sesimin yüksek çıkmasını umursamadan cümlemi tükürürcesine yüzüne savurdum. Hiç aldırış etmeden ukalaca sırıtıyor, elalarını üstümden çekmiyordu.
"Yarım kalan işimizi bitirmek için geldim."
Anlamayan bakışlarla ne demek istediğini seçmeye çalışıyordum. Saniyeler sonra jetonum düştü. Bir anda dişlerini göğüs uçlarımla birleştirdi ve boşta kalan eliyle kalçalarımı sertliğine doğru bastırmaya başladı.
31/01/2022
Pazartesi.ÖNEMLİ: Lütfen sol altta bulunan yıldız sembolüne basmayı unutmayın. Okunma sayısı ile oy verme sayısı eşit gitmiyor. Bölüm yazmak için emek sarf ediyorum, karşılığını verirseniz sevinirim. :)
Fikirlerinizi de yorumlarda görmek isterim.