Skylar grey - Words
-
Sabah güne baş ağrısıyla uyandım. Gözümü açtıktan sadece birkaç saniye sonra gece olanlar zihnime nüfuz ederken ağzımdan istemsizce birkaç küfür fırlamıştı.
Odada kimse yoktu. Yatakta tek başımaydım ve kelimenin tam anlamıyla dağılmıştım. "Bittim ben," dedim yataktan çıkarken. Bir yandan da felaket derecede ağrıyan başımı ovalıyordum.
Elimde hiçbir şey yoktu ve ben adamla yatmıştım. Yerden gece giydiğim elbiseyi alıp üstüme geçirdiğim gibi odada banyo olduğunu tahmin ettiğim yere girerken içimden kendime küfürler yağdırmaya da devam ediyordum.
Bundan sonra ne yapmayı planlıyordum? Evde kimler vardı ve daha da önemlisi William neredeydi? Banyoya girdiğimde gözlerim aynadaki yansımama kaydı. Akmış makyajım ve dağılmış saçlarımla berbat bir haldeydim. Bu allahın belası yere ne bok yemeye gelmiştim!
Yüzümü yıkayıp geceden kalan tüm makyajı yüzümden temizlediğimde bir nebze daha rahat hissetmiştim. Keşke zihnimi de bu şekilde temizleyip yaptığım bu saçmalığı unutabilseydim.
Odada, çantamdan telefonumu çıkarıp baktığımda Pauldan bir cevapsız arama olduğunu gördüm. Telefonu tutan ellerim korkuyla titremeye başlarken hâlâ ne yapmam gerektiğini düşünüyordum.
Eğer koridorda kimse yoksa yukarı çıkabilirdim. Fakat bu kadar kolay olamazdı. Daha fazla düşünecek vaktim olmadığından denemeye karar verdim. Zaten kaybedecek bir şeyim yoktu. Odadan çıktığımda uzun koridorda göz gezdirdim.
Ortada kimse yoktu. Bu iyi bir haberdi. Hızlıca yürüyüp merdivenlere ulaştığımda aşağıya ufak bir göz gezdirip hemen koşar adımlarla yukarıya çıktım.Eğer evdeyse aşağıda olmalıydı. Umuyordum ki yukarıda kimse yoktu. Yoksa bu bittiğimin resmi olurdu.
Kata çıktığımda burasının aşağıdan daha küçük olduğunu fark ettim. Paulun tarifi üzerine koridorun en sonuna doğru yürürken bir yandan baş ağrım bir yandan da hissettiğim korku mantıklı düşünmemi engelliyordu.
Eğer o dosyayı bu durumda bulmayı başarırsam ve buradan sağ salim çıkarsam pazar günü kiliseye dahi gidebilirdim.
En sondaki odaya girdiğimde bunun bu kadar kolay olması durumu git gide tuhaf bir hale sokuyordu. Bu kadar can alıcı bir dosya ve bu kadar kolay erişebilmem? William kesinlikle aptalın teki olmalıydı.
Bir sürü dosyada göz gezdirirken Paulun söylediği adamın ismini dosyalarda arama işine koyuldum. Ve bana asırlarmış gibi gelen dakikalardan sonra aradığım ismi buldum. "İşte bu kadar."
Telefonumu çıkartıp ne olur ne olmaz dosyanın fotoğraflarını çektikten sonra eğer dosyanın başına bir şey gelirse bunları Paul'a ulaştırmayı aklıma not ettim. Bu yaparken hissettiğim yakalanma korkusundan dolayı ellerim titriyordu ve bu fotoğrafın net çıkması için zaman harcamama sebep olmıştu.
Tam o sırada açılan kapıyla gözlerim kapıya döndüğünde elimdeki dosya yaşadığım korkuyla ellerimden kayıp düştü. İçeriye bir hışımla giren Williamdı.
"Seni küçük yılan." dedi bana doğru gelirken. Şok içindeydim.
"Bu kadar kolay bir yem olduğumuzu düşünmedin herhalde?" Yanıma vardığında kolumdan tutarak odanın dışına doğru adeta sürükleyerek çıkardı. Şaşkınlıktan ne yapacağımı düşünemiyordum. Bitmiştim. Tam bir aptal gibi davranmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Senden Kalan
General FictionDaha önce hiç görmediğime emin olduğum bu adamlar evime bir anda daldığında bir el hâlâ ağzımın üstüne kapalıydı. "Bay Benson size selam gönderdi," dedi elindeki silaha susturucu olduğunu düşündüğüm şeyi takarken. Duyduğum soyisim beynimde adeta bi...