2. Kısım 111. Bölüm: En Büyük Kardeş

26 0 0
                                    

Çadırın kalın örtüsünü yavaşça kaldırdı genç ülke. Durgun görünüyordu, yaşanan onca olay onu epey yıpratmıştı. Tam yaşamı bir düzene gidecekken yeni bir sorun çıkmasından bıkmıştı artık. Bir süre tüm bu gerici olaylardan uzak kalmak istedi. Gözlerini çevresinde gezdirirken hem bir süre huzur içinde dinlenebileceği, hem de yeterince düşünebileceği bir yer fark etti. Bir an önce huzura kavuşmak için hızlı adımlarla oraya doğru gitmeye çalışıyordu.

Yavaşça eğilip yemyeşil çimlerin üzerine oturdu. Sırtını kalın gövdeli bir ağaca vererek Gök'ü seyre dalmıştı ki...

???: Gökyüzü'm, burada ne yapıyorsun?

Başını kaldırmadan göz ucuyla kendisine seslenen kişiye baktı.

??? (1): Biraz "huzur" bulmak istiyorum.

???: Huzur mu?

Genç ülke merakla eğildi ve mavi gözlü genç kızın yanına oturdu. Elini, genç kızın omzuna atıp ciddiyetsizce güldü.

???: Huzuru çok uzakta arıyorsun, Gökyüzü'm.

??? (1): Tayvan! Ne yapıyorsun?

Tayvan: Ne yapıyorum?

Doğu Türkistan: Annem ve babam yakınlardayken bana böyle yakın olmaman gerek.

Tayvan, Doğu Türkistan'ın bu sözlerini umursamazcasına onu omzundan tutup kendine çekti.

Tayvan: Baban beni tanımıyor mu? Bir sorun olmaz!

Doğu Türkistan, Tayvan'ı geriye doğru iterek ondan uzaklaşmaya çalıştı. Utangaç bir hâlde aralarındaki herkesin toplandığı çadırı seyrederken durumu açıklamaya çalışıyordu.

Doğu Türkistan: Tayvan, şu anda ortam çok gergin. Bu nedenle bir süre benden uzak durmalısın, lütfen.

Tayvan: Ama...

Doğu Türkistan, Tayvan'ın sözlerini bitirmesine fırsat vermeden ayağa kalktı. Gök mavisi elbisesini düzeltirken çevresini kolaçan -böyle mi yazılıyor?- etti. Çadıra yakın bir yerde oturmuş konuşan Japonya ve Osmanlı dışındaki kimseyi göremiyordu. Çevresinin kalabalık olmaması durumu onu iyi hissettirmişti. Derin bir soluk aldı. Ardından gözlerini tekrar Gök'e çevirdi.

Doğu Türkistan: Çok yakında...

Tayvan: Çok yakında olan ne?

Doğu Türkistan sanki yanıt veriyormuşcasına göz ucuyla Tayvan'a baktı. 

Doğu Türkistan: Türk Birliği... Turan...

Tayvan: "Turan" mı? O da ne oluyor Gökyüzü'm?

Doğu Türkistan: Turan bizim büyük kardeşimiz. O geldiğinde gerçek anlamda Türk Birliği sağlanmış olacak. Hepimiz onun gelmesini çok istiyoruz. Bunu babam, dedem, ulu atalarım bile denemiş... Fakat hiçbiri bu birliği tam anlamıyla sağlayamamış. Eğer biz bütün kardeşlerimizi bir araya toplamayı başarırsak...

Tayvan: Turan mı gelecek?

Doğu Türkistan: Evet, Turan gelecek.

Tayvan: Onun gelmesi niçin bu denli önemli Gökyüzü'm?

Doğu Türkistan: Çünkü Turan hepimizin ruhlarını taşıyor, onda hepimizden bir parça var.

Tayvan şaşkınlıkla başını kaşıdı.

Tayvan: Anlamıyorum. Bu nasıl olabilir?

Doğu Türkistan: Turan hepimiz gibi... Hepimize benzer bir özelliği var. Bizim bir bütün olmamız gibi.

Tayvan anlamamış bir yüz ifadesiyle Doğu Türkistan'a bakarken aklı daha da çok karışmıştı. Doğu Türkistan bunu fark etmiş olacak ki Tayvan'ı daha fazla üstelemedi ve bu konuyu kapatmaya karar verdi. Gözlerini yemyeşil dağların ardındaki güneşe çevirip hayranlıkla onu izlemeye başladı. Tayvan bu durumdan yararlanıp elini Doğu Türkistan'ın beline atıp onu kendine çekti. Doğu Türkistan'ın yanakları utançtan dolayı al al olmuştu.

Doğu Türkistan: Tayvan sana kaç kez söyleyeceğim, obada böyle yakın davranma...

🤍💙☪⚪🔵☪⬜🟦☪🤍💙☪⚪🔵☪⬜🟦☪

Doğu Türkistan: İnanamıyorum... Bu ağaç o!

Doğu Türkistan kimsenin soru sormasına fırsat vermeden uçurumun kenarındaki heybetli ağaca doğru koşmaya başladı. Sanki yıllardır görüşmediğim yakın bir arkadaşı ile karşılaşmış gibi hissediyordu. Ağacın olduğu tepeye kadar tırmandı ve uçurumun sonundaki ağaca doğru koşmaya devam etti. Oraya ulaştığında ise sevinçle heybetli çınarı kucakladı.

Doğu Türkistan: Dilek Çınarı!

Türkiye, Doğu Türkistan ve Yakutistan henüz çocukken bu çınarın olduğu yere gelir ve eski bir batıl inancın oluşturduğu çocukluk merakı ike dilek dilerlerdi. Bu renkli kumaşlar da onların diledikleri dilekleri simgeliyordu.

Doğu Türkistan başını kaldırdı ve renkli kumaşlara baktı. Kumaşların içinde, kendi dilekleri için başladıklarını fark etti. Pembe renk bir kumaşı "Çok güzel bir atım olsun!" dileği için bağlamıştı. Turuncu kumaşı ise "Kardeşlerimle hiçbir zaman ayrılmayalım!" dileği için bağlamıştı. Turkuaz kumaşı "

(...)

Fırtınanın etkisiyle Dilek Çınarının kalın dallarından içine bağlanmış kırmızı kumaş çözüldü ve rüzgarın etkisiyle diğer kumaşların da işaret ettiği yöne doğru ilerlemeye başlıyor.

Japonya: Bir kumaş çözüldü.

Türkiye: Hayır, olamaz!

(2. Sezon/ 103. Bölüm: Türkistan'a Geri Dönmek)

Kırmızı renk kumaş rüzgarlı bir tepenin üzerinde, uzun boylu bir ağaca takılarak durdu. Türkiye, Doğu Türkistan, Azerbaycan, Osmanlı, ve en son da Tayvan koşarak ağacın olduğu yere geldiler.

Osmanlı: Bunca koşuşturma şu kumaş parçası için miydi?

Türkiye: O kumaş parçası, benim için çok önemli...

(2. Sezon / 105. Bölüm: Tartışma)

Kırmızı renkli dantel kumaş, esen yelin de etkisiyle takıldığı daldan kurtuldu. Salına salına ağacın arka tarafındaki uçuruma doğru giderken genç bir ülkeye ait olduğu anlaşılan gök rengindeki el, kırmızı kumaşı sıkıca kavradı. Kumaşı yavaşça kendine doğru çekti ve dikkatle kumaşın katını açtı. Kırmızı kumaşın içine büyükçe bir çınar ağacı ve çınar ağacının tepesine de gümüş renklerde ay - yıldız işlenmişti. Kumaşın kenarlarında Kazakistan bayrağının sol tarafında bulunan geleneksel süslemeler vardı. Bunu gören genç ülkenin yüzünde buruk bir gülümseme oluştu. 

???: Onca yılın ardından... evime geri dönüyorum.

🤍💙☪⚪🔵☪⬜🟦☪🤍💙☪⚪🔵☪⬜🟦☪

UZUN SÜREDİR TÜRKİYE İLE İLGİLİ BÖLÜM YAYIMLAMADIM. BİR SONRAKİ BÖLÜM TÜRKİYE'YLE İLGİLİ OLACAK.

AYRICA MACARİSTAN, ÖZBEKİSTAN VE KIRGIZİSTAN'IN SORUNU YARIM KALMIŞ VE ÇÖZÜME ULAŞTIRILAMAMIŞTI. 2 BÖLÜM SONRASI DA BU KONU İLE İLGİLİ OLACAK.

Countryhumans 2020 >~< {2021} (2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin