"Kanka işin var mı bugün?"
"Yok, neden?"
"Hürkan'ın eve gelsene, video çekeceğiz."
Sanırım eğlenceli olabilirdi. Hem yapacak bir işim yoktu.
"Tamam."
"Güzel, bekliyoruz."
Kapadık telefonu. Gittim oraya.
Pizza söylemişler. Geçtim koltuğa ve telefonumla ilgilendim arkama yaslanarak. Muhabbet ederek bitirdiler pizzalarını.
Bir anda Hürkan daldı salona ellerini çırpıp.
"Toplanın lan, başlayacağız şimdi."
Kafamı kaldırıp ona baktım. Göz göze geldik. Ufakça gülümseyerek selam verdi bana. "15 saniyeniz var." dedi ve gitti. Gülerek toparladılar çöpleri.
Geçtik odaya. Garip tiktok videoları izledik. Teoriler ürettik. Eğlenceli geçmişti. Esprilerle komik bir hâle getirmiştik.
Video bitti. Bira kutuları getirdiler bir sürü.
Hürkan geçti yanıma elinde iki birayla. Birini bana uzattı.
"Sağ ol." deyip aldım. Yarım saat boyunca içerek muhabbet ettik hep beraber. Sadece 1 kutu içtim ben. Hepsi uçmuştu. Araba kullanacağım için sarhoş olmadım.
"Canım sıkılıyor."
"Kaç saattir bunu söylüyorsun Emre."
"E sıkılıyorum ama. Hadi doğruluk cesaret oynayalım, ama zor bir şekilde." dedi sırıtarak yattığı yerden kalkarak.
Kabul ettiler. "Ben eve gideyim, size iyi oyunlar."
"Hey mızıkçılık yapma."
"Evet otur oturduğun yerde."
Biraz daha laf söylediklerinde nefes verip oturdum. Boş bir biraz kutusunu çevirdiler.
"Ali doğruluk mu cesaret mi?"
"Cesaret."
"Yanındakine kucak dansı yap."
Kahkaha attı bazıları. Ali güldü ve yaptı Mert'e. Komik bir görüntüydü.
Biraz oynadık öyle. Ben full doğruluktan gittim, onlara güvenmiyordum.
"Hürkan, doğruluk mu cesaret mi?"
"Cesaret."
"Herhangi yanındaki birisini öp, dudaktan."
Sağına döndü ve benimle göz göze geldi.
Beni öpmeyi düşünmüyordu umarım.
"Hiç bana bakma." dedim başka yere dönerek.
Bir anda ensemden kavranıp döndürüldüm ve dudaklarıma kapanıldı.
Sikeyim!
Hemen ittirdim onu. Yerinden oynamamıştı bilerek, ciddi bir şekilde öpüyordu beni. Bir süre sonra ayrıldı benden ve önüne döndü.
"Bu çok saçma!" dedim sinirle kalkarak.
"Ne yapıyorsanız yapın! Ben gidiyorum! Bir daha beni sakın çağırmayın!" diye kükredim sinirle ve çıktım evden. Çok sinirlenmiştim.
Dudaklarımı sildim. Midem bulanıyordu.
-------------------
Orkun'la mesajlaşıyordum. 'Tamam duşa giriyorum ben' yazdım. Telefonu tam kapatacakken yukarıdan bir bildirim gözüktü. Hürkan 'Ömer' yazmıştı.
Bakmalı mıydım onu düşünürken bir anda ekran değişti. Hürkan arıyordu beni. Nefes verip açtım.
"Ne var?"
"Evde misin?"
"E- öhm, ne yapacaksın?"
"Sabah herkes buradaydı ama sen yoktun."
"Kalmadım."
"Peki..? Grupça kahvaltıya gitmeye karar verdik, gelsene işin yoksa."
"Hiç sanmıyorum."
"Neden ki? Sesin biraz sert, bir şey mi yaptım?"
"Bilmiyorum artık Hürkan. Neyse. Hoşçakal."
"Öm- ya da neyse. Görüşürüz."
Kapattım. Hatırlamıyordu doğal olarak fazla uçmuştu. Duştayken bunu düşündüm.
Oyundu sadece, birtek benimle de yakın temasa geçmemişti ki hem.
Ama olsun, beni seçmemeliydi. Yanındaki demişti Emre soruda. Yanında birtek ben yoktum.
Nefes verdim ve yatağıma uzandım. Düşünmek istemiyordum artık bu öpücüğü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Oh Shit. -Porgola-
FanfictionHer şey 'İçerik Polisi'ne Porçay'ın katılmasıyla başladı. O gün biralar içildi ve doğruluk cesaret oynandı. Ne olduysa orada oldu zaten.