Daha sık bölüm atamadığım için üzgünüm. Yorumlar biraz daha artarsa çok sevinirim çünkü emin olun bana baya bir motivasyon veriyor. Bu da daha hızlı bölüm atmam demek. Sürekli aynı şeyleri dile getirip kimseyi sıkmakta istemiyorum. Umarım kendimi anlatabiliyorumdur.
Keyifli okumalar
🌴Otobüs durağından Jimin'in ailesinin evine yürümem bir kaç dakikamı almıştı. Merkezde ufak bir işim olduğu için Jimin ve Hana ile birlikte gidemeyip, kendim gelmiştim. Şimdi ise müstakil olan,oldukça tatlı evin bahçesinden içeriye adımımı attım. Hala aynı evde oturuyorlardı. Özellikle de lise dönemlerimde buraya çok kez geldiğimden dejavu olduğumu hissettim. Bu evde bana huzur veren bir şeyler vardı. Belkide mutlu bir aile oldukları için etrafa huzur saçıyorlardı.
Elimde tuttuğum gül buketini göğsüme doğru çekip, evin ziline bastım ve beklemeye koyuldum. Benim için özel bir yere misafirliğe gittiğimde ufak tefek bir şeyler getirme huyum vardı. Beni ağırlayan insanları mutlu etmeyi seviyordum.
Çok fazla bir süre seçmeden kapı açıldı ve beni görmeyi en çok istediğim kişi karşıladı. Hayır, onu daha bugün görmüşken bir kaç saat içerisinde bu kadar çok özlemiş olamazdım. Jimin beni gördüğü anda gülümsedi ve gözlerinin çizgi halini almasını sağladı. Ona hayran hayran bakarken gözlerimden kalp fışkırdığına emindim.
"Hoş geldin." Beklemediğim bir şey yaparak kolunu belim ile sırtımın arasına yerleştirip beni kendine doğru çekip, sarıldı. O an aramızda mesafeye sebep olan bu güzel gül buketine sövmek zorunda kaldım.
"Merhaba Jimin."
Boşta kalan kolumu ona dolayıp sırtını çok nazikçe bir kaç kez pat patladım. Bunun ardından geri çekilip, suratıma baktı. "Hadi geç."
Başımı olumlu anlamda sallayıp, ayakkabılarımı çıkardım ve Jimin'in kapıyı iyice aralaması ile birlikte içeriye adımımı attım. Tam içeri girer girmez Jimin'in annesi belirdi.
"Arin hoş geldin bir tanem."
O da aynı şekilde bana sarıldıktan bir süre sonra geri çekildi. "Hoş buldum. Bu size bayan Park."
Çiçekleri görünce elimde sanki altın tutuyormuşum gibi gözleri parladı. Gülümseyerek gül buketini elimden alıp, kokladı. "Çok teşekkür ederim. Çok zarifsin."
"Rica ederim." Elimde olmadan kendimi biraz sıktığımı fark ettim çünkü onları uzun süredir görmüyordum. Hal böyle olunca işin içine biraz resmiyet giriyordu.
"Ee hadi geçelim. Eminim çok acıkmışsındır."
Başımı olumlu anlamda sallamamın ardından hep birlikte içeriye doğru ilerledik. Gözlerime ilk başta salonun hemen kenarında duran büyük yemek masası geldi. Üzeri bir sürü yemekle doluydu. Çok uzun bir zamandır bu kadar çok yemeği bir arada görmemiştim.
"Arin hoş geldin. Uzun zaman oldu."
Jimin'in babasına saygı ile eğilim selam verdim. "Merhaba Bay Park. Evet uzun zaman oldu. Daha sırf ziyaret edemediğim için üzgünüm."
"Hiç sorun değil." Diyerek araya girdi Jimin'in annesi. "Çok yoğun çalıştığını Jimin'den duyuyorum." Ardından kocaman gülümseyip elinde tuttuğu buketi öne çıkardı. "Bakın Arin bana ne getirmiş. Çok güzel değiller mi?"
Bay Park'ın karısına gülüp, ardından onayladığını gördüğümde istemsizce gülümsedim. "Ayakta kaldı kız. Hadi yemeğe geçelim. Acıktım ben."