Ölürsün

538 91 17
                                    

Medyadaki Esma

"Yavuz'a da iyi oldu. Aramıza giriyordu." diyen Kayda ile sinirle ona yaklaştım.

"Bizim aramızda olan ilişki senin yüzünden bitti! Hem ne düşünüyordun? Her türlü MIT ajanı olmadığın ortaya çıkacaktı!"

"O zaman diyeceğim fazla bir şey kalmadı. Umarım ölür." diyen Kayra ile sinirle yüzüne bir tokat attım.

Yüzü yana düştüğünde yakasını tuttum ve "Seni öldüreceğim lan!" diye bağırdım.

Odanın kapısı açıldığında konumu hiç değiştirmeden Kayra'ya "Her gün, her saniye nefes aldığına pişman olacaksın." dedim.

Kayra sırıtarak "Sen de her saniye ölen Yavuz'un arkasından ağlamak istemiyorsan tekrar düşün." dedi.

Yüzüne sert bir tokat daha attıktan sonra tekrar vuracaktım ki birisi kolumu tuttu.

Tutan kişiye baktığımda Şahin'i gördüm.

"Bu kadarını görmezden gelemem. Hadi gidelim."

"Hadi gidin. Cenaze işleri ile uğraşın." diyen Kayra gülümseme fırsatı bulamadan Şahin yüzüne sert bir yumruk attı.

"Senle sorguda görüşeceğiz, Kayra. O zaman bu yaptıklarının hesabını göreceğim." dedi Şahin ve kolumdan çekiştirip beni odadan çıkardı.

Polisler kapıyı tekrar kilitlerken "Yavuz ölebilir." diye mırıldandım.

Ağlamamak için kendimi tutarken dudağımı ısırdım.

Şahin, "Şu şerefsizi dinleyip ağlayacak mısın? Güçlü durmalısın. Yavuz uyandığında bu kadar kendini yıprattığını öğrenirse çok üzülür." dediğinde akan gözyaşlarımı elimin tersiyle sildim.

"Geri Hakan'ın yanına gidelim. Bir haber verilir belki." diyen Şahin'i kafamla onayladım ve ameliyathaneye doğru yürümeye başladım.

Ameliyathanenin önüne geldiğimizde Hakan harici gelen başka insanların olduğunu gördüm.

Kırklarının sonunda, ellilerin başında bir çift ve yaşları bana yakın iki genç vardı.

Kırklı yaşlarının sonunda olan kadın, sandalyeye oturmuş ağlıyordu.

Kocası olduğunu tahmin ettiğim adam, kadının sırtını sıvazlıyordu. Kendi acısını içine gömmüş, kadını teselli etmeye çalışıyordu.

Yaşları bana yakın gençlere baktım. Hangisi daha büyüktü kestirmek zordu.

Genç kız, kendisine baya benzeyen gencin ,tahminimce erkek kardeşinin, omzuna kafasını yaslamıştı.

Gözyaşları erkek kardeşinin omzuna damlıyordu.

Hakan'ın yanına gittim ve "Yavuz'un ailesi mi?" diye sordum.

Hakan sessizce "Evet. Songül Teyze, Kadir Amca. Kız kardeşi, Esma ve en küçük kardeşi Ozan." dedi.

Telefonum çaldığında arayana baktım. Kayıtlı olmayan bir numaraydı.

Telefonumu açtım ve "Efendim." dedim.

Metalik bir ses "Begüm Okçu." dediğinde telefonu hoparlöre aldım ve konuşmayı kaydetmeye başladım.

"Sen kimsin?"

Herkesin dikkati telefon konuşmasına yönelmişti.

"Aradığın kişiyim."

Alayla güldüm. "Yani en sonunda hapse tıkacağım kişisin."

"O kadar ümitlenme."

"Ne istiyorsun?" diye sordum sinirle.

"Kayra Şenyurt'u."

"Öyleyse sadece istemeye devam edeceksin."

Songül Hanım zor bela ayağa kalktı ve "O telefondaki oğlumu vuran kişi mi?" diye sordu.

Telefondaki bunu duyunca "Demek konuşmamızı başkalarına dinlettiriyorsun." dedi.

"Kendi sesiyle bile konuşmayan birinin sohbetinin önemsiz olacağını düşünmüştüm. Bu yüzden başkalarının duymasının mahsuru yoktur, demiştim."

"Yavuz kurtulsa bile sen kurtulamayacaksın. Bir dahaki sefere direkt kalbe ateş açacağım."

Korkmadığımı ses tonuna yansıtırak "O zaman dua et. Ben seni, sen beni öldürmeden önce bulmayayım. Yoksa sadece ateş etmekle kalmam. Bu yaptığın yüzünden ölene kadar acı çekeceksin. Her aldığın nefes sana zulüm gelecek ve kendi hayatına koyacaksın." dedim.

Nefret kusmam onu etkilememiş gibiydi. "Bekliyor olacağım, Begüm Okçu."

"Bekleyecek kadar korkak mısın? Karşıma çıksana. Karşı karşıya, aynı şartlarda işimizi halledelim." dediğimde Şahin endişelenmeye başlamıştı. Yüzünden okunuyordu.

O da biliyordu, eğer delirirsem kimseyi tanımadan o köstebeği öldürmeye çalışacağımı.

"Eğer aynı şartlarda olursak ölürsün."

Telefon kapandığında sinirle ofladım. Elimi yumruk yaptığımda iyicene elimi sıkıp gücümü tüketmek istiyordum.

Ölümüne OyunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin