En azından birkaç dakika yanaklarımı görmese olmaz mıydı? Çantamla, ceketimle, saçma sapan şeylerle uğraşıyordum, ellerim feci şekilde titriyordu. Acınacak haldeydim. Kıkırdadığını duyduğumda pek de ümidim kalmamıştı, her seferinde kendimi rezil etmeyi başarıyordum. Bozulmuş şekilde ona baktığımda onun yanaklarının da benden pek farkı olmadığını gördüm, bir rahatlama hissetmedim değildi, o sırada Bayan Paulina bugünlük bu kadar yeter demişti ve seansı erken bitirdik.
"Mükemmel değil miydi ama?" dedi onayımı bekleyerek, ona bunu vermek istemiyordum ama gülmeden edemedim.
"İnanılmaz." diyebildim sadece.
"Bak tek ihtiyacın olan bir seansmış işte."
"Öyle değil, ihtiyacım olan partner uyumuymuş. Sen.. sen çok iyisin, sebebi bu." dedim kendimle savaşarak, ama söylemem gerekti, duramıyordum. O da utanarak gülüyordu ama çok eğlendiği belliydi.
"Teşekkür ederim ama sen de çok iyiydin Charmaine, iyi olduğunu biliyordum ve bunu kanıtladın."
"İyi olduğumu bildiğin için benimle dans etmek istedin yani, baş belası olsaydım teklif etmeyecektin, bana yardımcı olmayacaktın?" dedim şüpheyle yüzünü inceleyerek, cevabını düşünürken yüzünden utanç, mutluluk, korku gibi karman çorman duygular geçtiğini gördüm.
"Hayır, başıma bela olsan da yine seninle dans etmek isterdim." dedi, yalan söylemiyordu, bence söyleyemiyordu da ve kızarmıştı.
"Ama neden?!" dedim sırıtarak.
"Sen çok.. iyisin. Senin yanında kendimi iyi hissediyorum, başkasıyla olmak istemezdim. Kimseyi tanımıyorum hem, tanışmak gibi bir niyetim de yok açıkçası." sesi biraz kısılmıştı, özgüvensiz gibiydi, şaşırdım. Onun gibi biri neden ve nasıl özgüvensiz olabilirdi?
"İnsanları pek sevmiyorsun he?" diye bir çıkarımda bulundum kendimin de öyle olduğunu işaret edip gülerek, bu sefer de sürekli gülen bendim, kendimi şaşırtmadan geçirdiğim bir saatim olmuyordu.
"Kesinlikle. Fazla insan fazla sorun demek ve ben.. herkesle anlaşabilen biri değilim." dediğinde çok masum gözüktüğünü farkettim, kendiyle ilgili konuşmayı hiç sevmiyordu, bunu da farketmiştim.
"Ben de dememe gerek yok sanırım." dediğimde bir kahkaha patlattı. O sırada çantamı toplamıştım ve gitmeye hazırdım.
"Eve mi?"
"Evet, geliyor musun?" diye sordum.
"Hayır, bugün faturaları üzerime alıp her şeyi bitirmek istiyorum." dediğinde bunu sabah söylediğini farkettim, ve başımı salladım sonra da görüşürüz deyip kocaman gülen şapşal kızarmış suratını arkamda bırakarak kızları görebilmişken kaybetmeden yanlarına gittim.
"Neredeydiniz? Arada sizi göremedim." dedim yanlarına ulaştığımda, Ann çekinerek Blaine'e baktı ve o konuştu.
"Sınıftan kaçmıştık." dedi 32 diş sırıtarak.
"Kaçtınız mı? Neden?"
"Sizi yalnız bırakmak için, bizi görsen yanımıza gelirdin." dediğinde mal gibi suratına baktım sadece, bu kızın aklından neler geçiyordu böyle? Hiç mi normal bir şeye çalışmazdı?
"Çok pardon, bu ne saçmalıyor?" dedim mantıklı bir açıklama için Ann'e dönüp.
"Siz.. Matt ile bayağı yakınlaşmış görünüyordunuz, Blaine sizi yalnız bırakalım dedi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Utançla Dans
RomanceDans. Charmaine Lowes için hayat danstan ibaret. Bir de iki baş belası Blaine ve Annie. Onlar olmadan Charmaine belki de o tutkuyla bağlı olduğu dans dünyasının içinde bulamazdı kendini. Kendisi biraz utangaçtır da. Tanrım, biraz mı? Bu dünyada görü...