☪ 17. BÖLÜM
"Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma sakın."
ALTAY'DAN
Serdar'ın arabayı durdurmasıyla kapıyı açmak için elimi uzattım ancak koluma dokunulmasıyla kapıyı açmayı bırakıp sürücü koltuğundaki Serdar'a dönmek zorunda kaldım. Öylece bana bakıyordu. Zaten yol boyunca bu bakışları atıp durmuştu. Bir şey söylemek istiyordu ama kararsız kalmış gibi duruyordu. Aslında ben ne diyeceğini gayet iyi biliyordum fakat ondan duymak istiyordum.
"Seni dinliyorum Serdar? Konuşacak mısın artık?" diye sordum gözlerimi kısarak.
"Neva'ya yalan söyledin farkında mısın? Ankara'da kalacağın hâlde ona Helikopter beni bekliyor. Kilis'e gideceğim, dedin kızın gözünün içine baka baka."
"Görevde gizlilik olduğunu çok iyi biliyorsun. Söyleyemezdim gerçeği. Eğer istihbarattan olmasaydın senin bile haberin olmayacaktı."
"Yalan söylemen gerekmezdi."
"Gizli bir görev derken şaka yapıyormuş gibi mi duruyorum uzaktan?" diye kızdım ona sinirlenerek. Sevdiğim kadına yalan söylemek hoşuma falan gitmiş gibi konuşuyordu. Mecbur kaldığım için öyle söylemek zorunda kalmıştım yoksa Neva neden Ankara'da kaldığımı sorgulayıp duracaktı.
"Tamam, görev gizli bir görev ama ona gerçeği söyleyebilirdin. Yalan söylemene gerek yoktu."
"Bilmediğin şeyler var Serdar. Uzatma istersen konuyu." der demez iki elimle yüzümü ovuşturup saçlarımı karıştırdım sıkıntıyla.
"Eğer birbirinizi deli gibi sevdiğinizden bahsediyorsan ilk günden anlamıştık biz Berrin'le." dediğinde saçlarımdaki elimi çekip Serdar'a baktım kaşlarımı çatarak.
"Öyle bir şey anlamadınız." dedim tehditkâr bir ses tonuyla. "Duydun mu beni? Anlamadınız." Bastıra bastıra konuştum. Tabiki onların bizi gördükleri ilk andan beri aramızdaki duygusal bağı anladıklarını biliyordum. Anlamamış ve bilmiyormuş gibi davranmak zorundalardı. Kimsenin bilmemesi gerektiğini biliyorlardı. Zaman lazımdı. Mevcut sorunları halletmeyene kadar bizim ilişkimizden kimsenin haberi olmaması gerekiyordu. "Anladın beni değil mi Serdar?" diye sordum hemen.
"Anladım, tamam."
"Berrin'e de anlat neyi anladığını."
"Yanlış yapıyorsun. Sana hak vermediğimi bil üsteğmen." dedi Serdar uyarılarıyla canımı sıkmak istiyormuş gibi. Haklıydı, haksız değildi. Doğru yapmadığımın bilincindeydim. Ben bugün hiçbir şeyi doğru yapmayı başaramıyordum zaten.
"Verme zaten. Ben bile kendime hak vermiyorum ama mecbur kaldığım için yapıyorum." dedim suçlulukla. Başımı cama çevirip dışarıya baktım. "Ayaz beni bekliyor. Konuşman bittiyse hadi eyvallah!" der demez konuşmasına izin vermeyip Serdar'ın omzuna birkaç kez vurdum ve arabanın kapısını açarak arabadan indim. Gaza basarak uzaklaşan Serdar'ı umursamayıp hızlı adımlarla beni bekleyen siyah camlarla çevrili arabanın yanına giderek kapıyı açtım, zaman kaybetmeden içine girdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EKSTREM
RomantizmAşkın barut kokan hâli... UYARI! → İncelemekte olduğunuz kitap 16 yaş ve üzeri için uygundur. Olumsuz örnek oluşturabilecek unsurlar içermektedir. → Kitaptaki olaylar, mekanlar ve kişiler tamamen hayal ürünüdür. → (Ç)alıntı durumunda yasal işlem b...