MİNE(L) -1- [Kötü Kadının Bedeni]

Bölüm 1 - Mine(l)'in ölümü

İlk bölümden tüm okurlarıma selamlar. Bu bölümün sonunda kişilerin kim olduğunu anlayamazsanız ve 'Neler oluyor?' gibisinden bir düşünceniz oluşursa oldukça normaldir çünkü daha yeni başlıyoruz : ) Sizlerden ilk bölüm kafanızı karıştırsa da sabretmenizi rica edeceğim. Birinci bölüm tamamen ana karakterimiz Mine'nin gireceği evrene bir ön bakış için yazıldı. Anlayacağınız ikinci bölüm birinci kısımdan itibaren her şey öyle yerli yerine oturacak ki şaşıracaksınız.

Son olarak hikayesinin tanıtımı yapmak üzere gelen sevgili okurlar da buraya hikayelerini kısa cümlelerle tanıtsınlar, okurlarım umuyorum ki bu kitabı okuduktan sonra buraya dönüp sizin tanıtımlarınızdan birine şans vermek isteyeceklerdir. Hepinize başarılar...

Hepinize iyi okumalar, umarım çok beğenirsinizzz🌸

Beyaz elbisesinin içerisinde Minel gerçek bir rüya gibiydi. Özel bir istek üzerine hanesinin renklerini geride bırakmış ve doğum gününün kutlanacağı Gökyüzü Salonu'na bembeyaz renkteki bu kıyafetle giriş yapmayı tercih etmişti. İlk kez beyaz giymese de ilk kez böyle geniş bir etkinlikte bu rengi tercih ediyordu.
Nişanlısının elini ona uzatmasıyla gülümsedi genç leydi, eldivenle kaplanmış elini, kendisine uzatılan büyük ellere yavaşça bıraktı. Dokunuşu oldukça hafif olsa da büyük ellerin kasıldığını fark etti ve istemsizce yüzünde bir gülümseme oluştu. Zeniel, her zamanki gibi onun yanında oldukça gergindi.

Zeniel, kapıdaki görevliye girişlerinin duyurulması için işaret verince Minel, gözlerini onun üzerinden çekerek kapıya odakladı. Uzun ahşap kapı büyük bir hızla açılırken hizmetli içeri geçerek görevini yerine getirdi.

"Hernalta ailesinin üçüncü kutsal soyu, devletimizin gelecek güneşi Majesteleri Prens Zeniel ve nişanlısı büyüyle doğan Purity hanesinin ikinci leydisi, vekil prensesimiz, Leydi Minel PURİTY."

Zeniel odaya hızla göz gezdirdi. Gökyüzü Salonu'nun en ilerisinde oturan annesi Kraliçe Belisima ve elçi Beau'yu görmesiyle yüzünü buruşturmamak için kendini zorladı. Minel'in elini tutarak Gökyüzü salonunu hızla adımlayıp kraliçenin oturduğu oldukça süslü tahtın önüne geldi ve annesini selamladı. Annesi Belisima, onun aksine Zeniel'i yüzünde geniş bir gülümsemeyle karşılayarak ayağa kalktı ve onlara doğru yürüdü. Gergin prens ve Minel ise kraliçe yanlarına ulaşıp onların başına yavaşça dokunana kadar kafalarını eğip hürmette bulundular Hernalta Krallığının asıl hükümdarına. Kraliçe Belisima, bu ilginç ikiliyle göz göze geldiğinde ikisinin birleşmiş ellerini avuçlarının içine alıp hafifçe sıktı ve Gökyüzü Salonu'nu doldurmuş olan asillere doğru döndü. Konuşma yapmaktan hoşlanmazdı ama bugün bunun zorunluluk olduğu günlerden biriydi.

"Bugün burada biricik oğlum Zeniel'in nişanlısı Leydi Minel'in doğum gününü kutlamak için toplandık. Hepinize geldiğiniz için teşekkür ediyorum."

Salondaki asiller bu kısacık cümlelerin ardından Kraliçe'yi büyük bir çoşkuyla alkışladılar, kraliçe ise yüzünde sakin bir gülümsemeyle misafirlerin alkışlarının dinmesini bekledi.

"Sizleri bilemem ama ne zaman böyle genç aşıkları el ele görsem aklıma rahmetli kocam Vekil Kral Kantre gelir. Tanrıça da onu benim kadar çok sevmiş olmalı ki çok erken bir zamanda oldukça hazin bir olayla onu yanına aldı. Benim kocamı benden uzaklaştıran Kara Kule trajedisi, bu iki gencin de babalarının acı ölümüne sebep oldu. Fakat bundan sonra önlerinde birbirlerinin yaralarını saracak bir ömürleri olacağı için bu elim olayın izlerinin tamamen ortadan kaybolacağını umuyorum."

Kraliçe Belisima sözlerinin ardından bir süre duraksadı. Salondaki tüm asiller sanki ilk kez kocasınını kaybetmiş bir kadının acısına şahit oluyorlarmışcasına derin bir sessizliğe büründüler. Kraliçe derince iç çekerken Minel, içinden "yalancı kaltak" diye mırıldandı ve düşüncesinin aksine destek olmak istercesine diğer elini kraliçenin elinin üzerine bırakıp birkaç kez hafif hafif sıktı. Kraliçe Belisima dolmuş gözleri ile Minel'e minnet dolu bir şekilde baktı ve sözlerine devam etti.