- Annenizi kurtarabilirim.
- Ne, nasıl?
- Eskiden bombalarla çok uğraştım. Çözebilirim.
Jack hızla kadının yanına gidip düzeneği buldu. Önce dikkatlice baktı ve nasıl bir düzenek olduğunu anlamaya çalıştı. Bu fazla karışık bir şeydi, çözmesi zordu. Ancak ne kadar zor olsada Jack bunu çözmüştü. Şimdi sadece şifreyi bulmalı ve patlamayı iptal etmeliydi.
- Şifreli, eğer şifreyi bulursak kurtarabiliriz. Ama şifre ne olabilir?
- Önemli bir tarih veya bir sayı belki...
- Önemli... benim hafızamda öyle bir şey yok, sizin?
- Yok, hayır.
- Çok az zamanımız var hatta saniyelirimiz...
- Kahretsin!
Artık son 20 saniye kalmıştı ve iki adam hala düşünüyordu. En sonunda kadın konuşmaya başladı.
- Buldum!
- neyi buldun anne?
- şifre, yanımdayken söylemişlerdi.
- Ne?!
- Hanımefendi şifre neydi?
- 021218
Jack hızlıca şifreyi girdi ve düzeneği iptal etti. Ardından donmuş kalmış genç adamı ve kadını alıp kapıya doğru koşturdu ki kapı açılıverdi.
- Selam... gençler.
- Sen...
- Tcı tcı tcı, aynı hatalar... Hiç akıllanmıyorsunuz siz ya.
- Seni küçük görmemeliydim.
- Hah şunu bileydin. Hayır derste çıkarmıyorsunuz. İnsan bir beş yıl önce olanları göz önüne getirir. Sizce ben sizi basit bir bombayla bırakacak kadar aptal mıyım?
- Belli ki değilsin. Ancak şerefsizim tekisin. Annemin ve Jack'in hiç bir suçu yok onları bırak derdini halledelim.
- Doğru, annen suçsuz e gitsin bari.
Sami adamlarından birine işaret etti. Ardından annesini oradan çıkardılar.
- Jack oda suçsuz sadece benim adamım olduğu için burada.
- ha? hahahahaha
Sami iğrenç bir kahkaha atttıktan sonra kendini toparladı.
- Kusura bakma ama bu baya komikti. Jack ha? güzel isim yanlız.
- Ne diyorsun, ne yapıyorsun?
Sami, Jack'e doğru döndü.
- Demek kendine yeni bir kimlik oluşturdun ve bu yıllardır sein için ağlayıp her yerde seni arayan zavallıya yalan söyledin.
- Kes sesini.
- Hahah. Ah Josef ah... bu senin masum diye gönderdiğin "Jack" varya-
- Kes dedim!
- Aslında senin yıllar önce benim yüzümden gitmek zorunda olan biricik sevgilin.
Genç adamın kalbi sıkışmaya başlamıştı.
- Sen...ne... ne diyorsun? Sen be saçmalıyorsun?!
- Saçmalamıyorum, doğruları yüzüne çarpıyorum.