Yaratıktantan gelen iğrenç ses sokağı doldururken yere düşmemle yerdeki su biriktisinden gelen sesle birlikte nefes nefese elimi dudağıma götürdüm.
Elime bulaşan sıvıyla içimden bir küfür savururken daha fazla dayanamayacağımın farkındaydım.
Lanetin gülme sesi kulaklarımı doldururken dişlerimi birbirine bastırdım.
İğrenç bir görüntüsü vardı. Gövdesinden çıkan uzantılar tuhaf bir şekilde uzarken kanlanmış gözleri yırtılmış gibi görünen ağzıyla birlikte gülerek bir yandan ürkünç bir şekilde bana bakıyordu.
Bir forma tam olarak giremediği belliydi. Belirgin ve tamamen oluşmuş insana benzer kol, kafa ve bacak uzantıları farklıydı.
Ama alt düzey bir lanet için yeterince güçlüydü. Şuana kadar depoladığım özümü kullanmıştım ama artık istesem de kullanamayacağımın farkındaydım. Çünkü, fazla yaram vardı ve lanet yüzünden zayıf düşen bedenim dayanamıyordu. Yedekte özüm olsa da kullanamazdım.
Dikişlerim patlamıştı.
Yeterince kan kaybetmiştim.
Ve zaten yorgun ve güçsüz olan bedenimin daha fazla mecali kalmamıştı.
Aramızda benim savrulmamla uzak bir mesafe açılırken o uzak mesafeyi birkaç saniye içinde yok ederek ben onu savurmaya çalışırken ne olduğunu anlamadan ve hızına yetişemeden kendimi bir anda hissettiğim güçlü darbeyle birlikte duvara yapışırken buldum.
Duvar çarpmamla içine çökerken çöken duvarın dibine düşerek acıyla inledim.
Sikeyim, tamamen güçsüzdüm.
Öksürerek tükürmemle yerde kan biriktintisi görürken yüzümü buruşturarak ayağa kalkmaya çalıştım.
Ama bunu da yapamadım. Çünkü bu sadece acıyla inlememe sebep olmuştu.
Sol bacağım kırılmıştı. Bunda normal bir büyücü kadar bile dayanklı olamamın bir etkisi olması yüksekti.
Normal formumdaki gibi biraz olsun güçlü olsam bu darbeden katkat güçlü olan Sekun'un darbesinde olduğu gibi şimdide çok ciddi olmayan ufak yaralarla atlatabilirdim.
Gözlerimi karanlık sokağın ucundaki lanete çevirmemle sertçe yutkunurken tüylerimin diken diken olduğunu hissettim. Bir korku filminden farksızdı. Kanlanmış gözleri bana ürkünç bir şekilde bakaren yırtılmışa benzeyen kocaman ağzıysa sırıtıyordu.
Ve ben karşısında güçsüzdüm.
Bunun farkındalığıyla sertçe yutkunurken onu oraya neyin çektiğini düşünmeden edemedim.
Lanet enerjisi hissetmemiştim ama tuhaf bir şekilde onu o sokakta bulmuştum.
Aklıma Reha gelirken kendime kızmadan edemedim. Ona mı ümit bağlamıştım? Şuan yokluğumu farkedebilecek tek kişi oyken yokluğumu farketmediğine kalıbımı bile basabilirdim. Kibirli herif.
Hissettiğim acıyla elim karnıma giderken yutkundum.
Kan kaybediyordum.
Belime bağladığım hırka ne kadar idare ederdi, bilmiyordum ama karşı koyamayacağımı biliyordum. Yumruklarımı sıkarak bir küfür savurdum.
Sahi, ne yapacaktım ki?
Aklıma ilahların, kendi insanlarının ettiği istekleri duydukları gelirken iç çekerek kolyeme baktım.
Şuan karşı karşıya gelsek bana ne yapardı bilmiyorum ama içimden bir ses bana yine de kıyamayacağını söylüyordu.
Ben günâhkar bir kuldum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DKT- Dokuz Kuyruklu Tilki
Fantasy"Yakaladım seni kedicik!" Bana tepeden eğlenerek bakan bir ilahla sinirlerim boşalırken bir anda gözlerindeki duygunun yerini şaşkınlık değiştirdi. Adem elması hareketlenerek yutkunurken bakışlarındaki yoğunlaşan merak ve ilgiyle dizlerinin üstüne...