10

1K 76 29
                                    

Kahraman Deniz- Doğal afetim
Yeni bölümle geldim. Yorum yaparsanız sevinirim💚

İlk görüşte değil, son görüşte

Sanki gökyüzü onu gördüğüm gün asıl rengine kavuşmuştu. Edebiyatı sevmezdim fakat yeşil insana şiir okutacak kadar güzeldi.
İlk görüşte aşka inanmazdım ben. Zırva gelirdi. Gerçi ben aşka bile inanmazdım. İnsanın özgürlüğünü engellediğini düşünürdüm. Fakat bu kız özgürlüğün ta kendisiydi. Eskiden aşkın bir saçmalık olduğunu düşünürdüm. Sadece günümüz dünyasında insanlar ihtiyaçlarını, yalnızlıklarını dindirmek için duygularını bir kalıba soktuğunu savunurdum. Bu kalıbın adı aşktı. Bir rüya gibiydi aşk. Görmesi güzel ama uyanınca tüm renklerin kaybolduğu. Bense her gece kabus gören bir adamdım. Aşk diye bir şey varsa eğer, yeşilden başkası olamazdı. Sahi, neydi aşk?

Eve gelen eşyalar ağır olduğu için Hüseyin amca Enes'e bana yardım etmesini söylemişti. Enes'te yanında birkaç arkadaşıyla beraber yardıma hazır ve nazır bir şekilde gelmişti. Mert ve Bekir. İkisi de Enes'in çocukluk arkadaşı olduğu için istekle yardım etmişlerdi. Ben başta gerek olmadığını söylesem de Enes saçmalamamı söyleyince susmuştum.

Bekir ilk bakışta sempatik dürüst bir intiba bırakmıştı bende. Fakat Mert biraz garip gelmişti. Bakışları bir farklı bakıyordu. Çokta isteyerek burda olmadığını düşünüyordum.

Son kutuya da içeri taşıyınca işimiz bitmişti. Ben eşyaları montelemeyi akşam halledeciğimi söylesem de Enes öyle olmayacağını, hep birlikte hızlıca biteceğini söylemişti. Dediği gibi de olmuştu. Bir saat sonra tüm işlerimiz bitmiş yorgun bir şekilde salona oturmuştuk.

"Abi çok yoruldum ya. Ama deydi. Görmediniz mi o dolabın son halini. Güzel seçmişsin kardeşim eşyaları kesene bereket."

Bekir'in bana ithafen kurduğu cümle samimiyetle gülümsememi sağladı. "Bu arada teşekkür ederim çocuklar. Gerçekten çok güzel oldu her yer."

Mert dışında ikisi de samimiyetle önemli olmadığını söylediler. Belki de benim paranoyamdı. Çocuğun bir gıcıklığı olmayadabilirdi. Ama biraz değişik olduğu kesindi. Ve bu değişiklik sadece banaydı. Enes ve Bekir'e gelince gayet samimiydi. Çıkardı sonuçta kokusu.

"Baksanıza ben Duayı arayayım akşama revani yapsın da evde hep beraber yiyelim nasıl olur? Uzun zamandır yapmıyorduk bunu."

Duanın yaptığı bir tatlı mı? Kız zaten gözüme aşırı tatlı geliyordu birde tatlı mı yaptıracaktık?

"Yorulmasın ya boşver. Dışardan bir yerden söyleriz."

Lafı söyleyen Mertle birlikte bedenim kasıldı. Niye düşünüyordu bu herif Duayı? Tamam bende istemezdim yorulmasını ama bu dallamaya ne oluyordu yani?

"Oğlum iki tatlı yapmaktan ne olacak? Arıyorum ben. Bu arada akşama bizdesiniz he. Pars sakın kaçmayı düşünme sende bizdesin."

Başımı sallayarak memnuniyetle onayladım. Bu herifle Duayı aynı çatı altında bırakmayı düşünmüyordum zaten.

Birkaç dakika sonra Enes aramayı bitirmişti. "Tamamdır. Başta biraz mırın kırın etti ama ikna ettim onu ben."

Birkaç dakika sonra açılan başka bir muhabbetle revani konusu kaynamıştı fakat benim gözüm hala Mert zibidisinin üstündeydi. Olabilir miydi ki? Olmaması için bir sebep yoktu. Burada asıl soru devreye giriyordu. Bu ilgi karşılıksız mıydı yoksa Dua da...
Olmasındı ne olur! Onun yeşil gözleri sadece bana baksaydı. Olmaz mı?

***

Enes ve arkadaşları akşam sekizde onlara gideceğimiz sözüyle evden ayrıldıktan sonra kendimi yeni aldığım yatağın üzerine bıraktım. Henüz nevresim bile örtmemiştim ama yorgunluktan onu görecek halim yoktu.

Yeşil Gözlü KuğuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin