( Yasemin'in Anlatımıyla )
Evde saçma bir bekleyiş içindeydik. Belki Elif gelir, şu aptal kapıdan içeri girer diye. Geldiğimden beri kendimi bir şey olmayacağına inandırmak istiyordum. Herkesi inandırmaya çalışıyordum. Bu çaba beni çok yoruyordu. Dik durmak, kendimle beraber birilerini dik tutmak beni çok yoruyordu.
"Yeter, Çağatay sus artık!"
Abimin sesini duyduğumda gözlerimi diktiğim duvardan ilk defa ayırmıştım. Abimin sesi ise bu gece ilk defa yükseliyordu. Herkes onlara bakarken dağılan dikkatimi toplamaya, olayı anlamaya çalıştım.
"Nasıl izin verirsin?" dedi Çağatay.
Abimin yumruğu Çağatay'ın yüzünde patladı. Şok ile ağzımı kapattığımda Bulut abimi tutmak için ona yöneldi.
"Azıcık abi olsaydın o zaman!"
Bu konuşmayı ilk kez yaptığına yemin edebilirdim.
"Sen azıcık abi olsan, o kızın gözlerindeki kırgınlığı ben değil, sen görürdün!"
Bu konuşma, beni ilk kez bu kadar korkuttu.
"Sen azıcık abi olsan, korktuğunda ilk koştuğu kapı biz mi olurduk?! Otur da bunu düşün."
Bulut'un kollarından sıyrıldı. Ardından Çağatay'ın yakasını kavradı. Araya girmek için ona ilerledim.
"Şimdi bu evden çıkıp onu bulacağım. Abisi yine ben olacağım duydun mu Çağatay?"
Sesi fısıldar gibiydi, ancak Çağatay'ın canının yandığını çok açık bir şekilde fark edebiliyorduk.
"Yine bana sığınacak, çünkü sana asla sana sığınacak kadar güvenmeyecek."
Abim gülümsedi. Korktum.
"Çünkü onun güvenini kıran bir şerefsizsin."
Yutkunamadım. Elif'e yaptıklarını düşündüm ve yutkunamadım.
Abim evden çıkarken yutkunamamanın verdiği ağırlıkla ellerimle yüzümü kapatıp arkama döndüm. Ağlamak istemedim. Ağlarsam yıkılırdım.
Küçük kızım neredeydi?
Benim küçük kızım, nerede, ne haldeydi?
Omzumda hissettiğim kollarla arkama çevrilirken hıçkırdım. Sonra devamı geldi. Omuzlarım sarsılırken ağlamaya başladım. Beni saran kollar ise Akın'a aitti.
Sude abimin arkasından evden çıkmıştı. Herkes darmadağındı. Bulut sanırım Çağatay ile uğraşıyordu.
"Akın.. ben.."
Başımı sağa sola hareket ettirip daha çok ağladığımda Akın beni daha sıkı sardı.
"Şşt ağlama lütfen."
Yanağımı okşadı.
"Yasemin lütfen güzelim."
Kafamı kaldırıp gözyaşlarımı sildiğinde bebek gibi hissettim. Bu hissi çok sevdim, ama ona söylemedim.
"Ağlamana izin vereceğimi mi sandın?"
Bu kolların arasından hiç çıkmamak, sonsuza kadar burada saklanmak istedim.
"Ağlamana hiç izin vermeyeceğim, ben gözyaşını silmek için hep yanıbaşında olurum söz."
Sözleri öyle güven verdi ki, sonsuza kadar burada saklanabileceğimi düşündürdü.
"Hep mi?"
Sorum ile gülümsedi.
"Hep."
Gülümsedim.