Beni hayatımda uyuduğum en huzurlu uykudan uyandıran ne yıllardır uyanmam için kapının kilidini açarak yanıma gelen Elanor'du ne de aylardır ince perdelerden süzülen gün ışığıyla hafif rüzgar ve pencerenin önüne konan kuşların cıvıltısıydı.
Tüm gece göğsünde yattığım adamın, benim alfamın mis gibi kokusu ve saçlarımı nazikçe okşayan dokunuşuydu.
Minik hareketlerle mırıltılar çıkarınca uyandığımı anlayıp başıma bir öpücük kondurdu.
"Günaydın Meleğim~"
"Channie..."Gözlerim kapalı bir şekilde ona sokuluşuma kıkırdayıp bedenimi tamamen üstüne aldı. Sol elini belimde tutarken sağ eliyle saçlarımı okşamaya devam ediyordu.
Bu adamın kolları arasında olmak bağımlılık vericiydi. Asla başımı göğsünden kaldırmak, dokunuşlarımızı kesmek istemiyordum. Kokusuna da ses tonuna da mahrum kalmaktan korkuyordum.
O, her saniye benimle olsun istiyordum.
"Sevgilim? Kalkmamız lazım yoksa Changbin toplantıya katılmadığım için bana çok kızacak"
Üzgün bir tonda söylediği şeye mızmızlandım.
"Ama ben seninle, böyle kalmak istiyorum"
"Ben de aynısını istiyorum. Hem de her zaman. Ama şimdi bunu yapamayız..."Kral olduğu için daha yoğun olacağını en başından beri biliyordum. Yine de birlikte olduğumuz ilk gecenin sabahının bu kadar hızlı bitmesini istemiyordum.
Kollarımı omuzlarına sarıp ona daha da sokuldum. Boynuna değen dudaklarımla titredi, o an hala çıplak olduğumuzu fark ettim. Dün gece kıyafetlerimizi giymeyi düşünmeden birbirimizin kollarında uyuyakalmıştık.
°smut°
Derince iç çekip "Seni uyandırmanın bir yolunu bulurum o zaman" demişti keyifle. Parmaklarının belimden bir çizgi çizerek deliğime gittiğini hissettim. Tuttuğum nefesimle kapalı olan gözlerimi daha sıkı kapadım.
Bir parmağını yavaşça içime itti. Daha gece yaptığımız için hala ıslaktım ve bu yüzden canım yanmıyordu. Parmağını bir süre içimde hareket ettirdikten sonra ikinciyi de ekledi.
Verdiği zevkle tutamadığım nefeslerim boynuna çarpıyordu. Aynı az sonra iniltilerimin kulaklarına çarpacağı gibi. Chan içimdeki parmaklarının hareketlerine devam ederken ben de tenine değen dudaklarımla ona ıslak öpücükler ve morluklar vermeye başladım.
Hareketlerini hızlandırdı. Boynu benimki gibi hassastı. Bir parmağını daha eklemesiyle iniltilerim dudaklarımdan kaçmış, Chan'ın boynuna birkaç tane daha morluk bırakmak istesem de kontrol edemediğim nidalarım izin vermemişti.
"Chan..."
Adını kulağına doğru inlediğimde hızla parmaklarını çıkarmış, beni yüz üstü yatırıp arkama geçmişti. Omzumun üstünden ona baktığımda sertleşmiş penisini çektiğini ve içime girmeye hazırlandığını gördüm.
Güzel dudaklarını öpmek istemiştim.
Yavaşça içime girdiğinde sabahın bu saatinde saraydakileri rahatsız etmemek için çıkan çığlığımı bastırmak adına ağzımı ellerimle kapamıştım.
Hareket etmesiyle şimdiden zevkten dört köşe olmuştum. Ben iniltilerim çıkmasın diye uğraşırken Chan kollarımı tutup bir eliyle ellerimi başımın üstüne götürüp yatağa bastırdı.
"Güzel sesini duymama izin ver Sevgilim"
Hapsettiği ellerimle altındayken artık inlemelerimi engelleyecek bir şey kalmamıştı. Vuruşları sertleşirken ve omuzlarıma öpücükler kondururken zaten sesimi kısmayı bile düşünemez hale gelmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Red Tears | Hyunchan
FanfictionHyunjin, omega olduğunun öğrenilmesiyle hayatı mahvolan bir prensti. Bilmediği şey, karşı krallığın veliaht prensi Chris'in hayatına aniden girmesiyle her şeyin değişeceğiydi. Kehanet, savaş, ihanet ve kayıplarla dolu bir hikaye. Aşklar ve arkadaşlı...