Kucağıma çıkmış kedinin hafifçe başını okşarken eğilip başına bir öpücük kondurdum. Bunu yaptığımda Emir dizime yavaşça vurmuştu, kedi ayağımın aniden hareketlenmesiyle korkup kaçarken başımı kaldırıp sinirle ona baktım. "Sokak kedisi öpülür mü kızım? Bitlidir o." Yüzümü buruşturdum. "Senden temizdir o kedi. Bakteri yuvası." diye homurdandım.
"Hakem taraf tutuyordu o maçta." diye homurdanan Miraç'tı. Miraç'ın son zamanlarda alışamadığım hallerinden biriside buydu. Son bir yıldır büyük bir Fenerbahçe fanatikliği başlamıştı. Şu toxic olanlardan. Onunla beraber maç izlediğimiz zamanlarda köpürüyordu. Sorunlu. "Ya siktir ordan." diyerek hızlıca konuya adapte olan Emir'di. Emir kendimi bildim bileli koyu Beşiktaşlıydı. Odası siyah beyazdı. Kılıfında kartal vardı. Her maçı canlı izlerdi, sonra özetini ve ondan sonrasında film izler gibi ertesi gün sabah kahvaltıda maçı izliyordu. Nedenini sorduğumda, "Pozisyonları ezberliyorum" gibisinden aptalca bir savunma yapardı. Şahsen derslerine bu kadar yoğunlaşsaydı tıp okuyabileceğini düşünüyordum. "Ne siktiri Emir abi Allah aşkına. Faul vermedi adam."
"Hakkımızla aldık lan biz o maçı. Çenenin bağını siktirtme şimdi." Arkadaşlarımın yüzde doksanı erkekti fakat her seferinde hepsinin erkek olduğu bir ortamda bulunmaktan kaçınırdım. Özellikle de herkesin fanatik olduğu ortamlardan. Adam utanmasa yeni küfür üretecek. Birazdan kafa göz dalmasalar birbirlerine bari. "Emir bir kere de kabullen be kardeşim." diye homurdandı Akay. Emir sabır dilenircesine yüzünü ovuşturduktan sonra Akay'a döndü. "Sayın amına koyduğum-"
"Sayın beyinleri sadece futbola çalışan üçlü. Lütfen benimde burada olduğumu unutmayın ve dahil olabileceğim bir konu seçin." diyerek Emir'in lafını böldüm. Emir anlık sinirle bana ters ters bakmaya başlamıştı. Futbol ile ilgili bahsettikleri her şeyi biliyordum, fakat futbol konuşmaktan nefret ediyordum. Hepsini eski sevgilim sayesinde öğrensem de, nefretimin onunla bir alakası yoktu. Şu ortamda top etrafında koşuşturan yirmi iki erkeğin birinin yaptığı bir şey sonucunda hakemin ona faul verip vermediğini neden tartışıyorduk ki? Allah aşkına konunun kısa özeti bile fizik sorularından daha zor. Geçmiş geçmişte kalsın. Hakem yapmış bir hata yapacak bir şey yok diyip geçemez miyiz yani?
Ortama giriş yapan GOM ile gözlerim parladı. Beni kurtarsa kurtarsa bu üçü kurtarır yemin ediyorum. Üçü de fanatik değildi ve takım tutsa da futbol muhabbeti sevmezdi. Şükür yarabbim. Hızlıca onlara el sallarken dikkatlerini çekmek zor olmamıştı. "Yemin ederim Gökhan'ın beni disiplinden kurtarmaktan başka bir işe yarayacağı aklımın ucuna bile gelmezdi." diye homurdandım. Akay ve Miraç onlar buraya gelene kadar GOM'a baksa da. Emir disiplini duyar duymaz sadece arkasına bakıp bana dönmüştü. "Sen disiplin mi yedin Alkım?"
"Kurtardı diyorum. Kurtardıysa mantıken yememişimdir. Zeynep seni nasıl aldı hala aklım almıyor ya." diye homurdandım. Masaya ilk ulaşan Mert ile hızlıca ufak el selamlaşmamızı yaptık. Bir sandalye çektiler ve yanımıza oturdular. "Naber Emir? Görüşmeyeli daha da çizikli olmuşsun." dedi Orçun alaycı bir ses ile. Tanışıyor olmalarına şaşırmamıştım. Hem GOM'un sadece okulda ünlü olmadığını bildiğimden, hem de Emir'i zaten semtin yüzde doksanı tanıdığından. "İyidir Orço. Sende görmeyeli hiç değişmemişsin. Hala bıraktığım gereksizsin." dedi Orçun gibi alaycı bir ses kullanarak.
"Teşekkür ederim kardeşim." dedi Orçun aptalca sırıtarak. Gökhan gözlerini kısmış Akay'a bakarken, Akay boş boş etrafına bakınıyordu. "Sen geçen hafta Rest'te sahne alan çocuk değil misin?" dedi emin olmak ister gibi. Akay, Gökhan'a baktı. Sonrasında gözleri ufak bir saniye bana değmişti. Tekrardan Gökhan'a baktığında "Sahne alan ben değilim. Arkadaki gitaristim." diye mırıldandı gülümseyerek. Gökhan aydınlanmış bir biçime arkasına yaslandı. Akay'ı hatırlayan Mert ise sırıtarak bana bakıyordu.
O gün lavabodan çıktığımda yoğun darlamaları sonucunda ceketi kimin verdiğini söylemek zorunda kalmıştım. Mert aklına geldikçe bana bu sebepten dolayı imalı bakışlar atıyordu. Acaba çocukla konuşmaya başladığımı duysa nasıl bakacaktı? Allah'ım neden çevreme daha mantıklı, zeki erkekler yerleştirmedin ki? Bir iki tane de mi olmazdı yani?
Kendimi dört yanı kuşatılmış şehir gibi hissediyordum. Bir yandan ağzını açmasından korktuğum Mert. Diğer yandan önümde sigara içtiğimi öğrenen ve hala bir tepki vermeyen abim. Ki sırf tepkisini bilemediğim için iki saattir sigara yakamamıştım. Yanımda bana inatmış gibi sigara içen Miraç ve birde Gökhan. Onun bir şey yapmasına gerek yok. Saçındaki nike logosuyla bile beni yeterince geriyor.
"Alkım şunu taksana." dedi Miraç. Dudakları arasında sigarasını sıkıştırdığı için zar zor konuşmuştu. Başımı ona çevirdiğimde elindeki kar gözlüğünü sorgulamama izin vermeden gözüme taktı. Sonrasında başıma kaskı geçirmişti. Mert'in elindeki sopayı salladığını gördüm. Önümdeki siyah plastiği kaldırdım. "Alkım hazır kafanda kask varken sana şunla vursak mı? Bakalım kask ne kadar sağlam?" dedi sopayı kafama değdirirken. "O sopayı kırmadan arka deliğine sokarım senin." diyerek çirkefleştim. Zaten gerginim amına koyayım.
Bana 'öyle mi?' dercesine bir bakış attığında dudaklarımı birbirine bastırdım. "Sokmam tabii. O işlemleri Emir yapıyor ben değil." diye mırıldandım. Emir'in sessiz kıkırtısını duymuştum. Güldüğü nadir anlardan. Akay hemen çek bu anı. Hayır lan, beni değil. Akay'ın gizlice benim fotoğrafımı çektiğini görmem kaşlarımı çatmama sebep oldu. Sapık mısın lan? Sonrasında masadaki telefonum art arda titredi. Kaşlarımı çattığımı görmeseler de, alt dudağımı dişlediğimi ve telefonuma bildirim geldiğini görmüşlerdi.
Mert sanki bir şeyleri algılayamamış gibi kaşlarını çatmıştı. Beyni yetmedi çocuğun. Emir elinde telefonla muhtemelen Zeynep ile konuşmaya daldığı için fark etmemişti bile. Miraç gülmemek için dudaklarını birbirine bastırırken Orçun ve Gökhan da artık sırıtıyordu. "Emir." diye mırıldandı Orçun. Emir başını kaldırmadan 'hı?' gibisinden bir ses çıkardı. Hayvan mısın Emir? Orçun hala sırıtmaya devam ederken "Sence bir eniştenin kriterleri ne olmalı?" diye mırıldanmıştı. Emir yemek paketinin sesini duymuş evcil hayvanlar gibi aniden kafasını kaldırarak Orçun'a baktı. "Ne eniştesi?" Akay yüzünü ovuşturdu. Kendin ettin kendin buldun hiç ağlama Akay. Neyse ki dayağa hazırlıklısın. "İşte Alkım'ın gelecekteki sevgilisi." diye mırıldanan olayı kavrayan minik beyinli Mert'ti.
"Mümkünse olmasın kardeşim. Yok etsin kendisini." dedi Emir. Sesi sertti fakat yüzü alaycıydı. Bu Emir'in işkencelerini anlatırken sanki uyguluyormuş gibi zevk alarak anlattığı yüz ifadesiydi. Cani çomar. Emir bana ölümcül bakışlar atarken masanın altından sertçe ayağına vurdum. "Çomar." Hiç bir şey olmamış gibi kafasını eğdi ve telefonuna geri döndü. Tutmasalar sinirden ağlardım. Hiç ağlama, ağlama. Ben senin bu ağlamalarından bıktım artık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Restcafe
Teen Fiction"Yazmaman gerektiğini düşünüyorum hala." "Ben yazmak istiyorum." dedim emin bir şekilde. Omuz silkti. "Madem öyle." Mesajlaşma uygulamasına girdiğini anlamam zor olmamıştı. Birkaç bir şey yazdı ve bana sormadan gönderdi. "Afili bir başlangıç olsun...