7

827 30 6
                                    

"Flört ediyorsunuz yani?" dedi Orçun emin olmak ister gibi. Elimdeki tenis raketini ona doğru fırlatırken sinirle "Oyuna odaklan siktirtme belanı." diye homurdandım. Sırıttı ve ona fırlattığım raketi bana geri attı. Sabahtan beri aynı muhabbeti yapıyordu. Dayak yemesine çok az kalmıştı. Üstelik boş boğazlığı yüzünden oyuna odaklanamadığım için kaybediyordum. Kazanacağıma dair bir iddiaya girmiştim ve yenilmeye de niyetim yoktu. İki yüz liram gidecekti. Boru değil. 

"Hadi Alkım. Kaybedeceksin." dedi Mert sırıtarak. Omzuma iki kez vurduğunda raketi ona doğru savurdum. Sonrasında önümdeki top ile oyunu yeniden başlattım. On olan kazanacaktı ve ben altı puan anca almıştım. Orçun sekiz puandaydı ve en başta ben kazanmaya doğru ilerlesem de dikkatimi dağıtmakta zorlanmamıştı. Raketi topa değdirdiğinde ufak file geçişini engelledi ve rahat bir nefes verdim. "Kızım düzgün at şu topu ya!" diye homurdandı. 

"Ağlayacaksan oynamayalım Orço?" dediğimde hırsla topa vurdu. Bu hareketine sadece gülmüştüm. Ona Orço denmesinden nefret ediyordu, bunu biliyordum. Onu her gıcık etmek istediğimde bunu söylemeyi seviyordum. Hızlı gelen topu karşılamam zor olmamıştı. Fakat o sinirlendiği için topu karşılayamamıştı. Kahkaha attığımda sinirle homurdanıyordu. "Abisinin kardeşi amına koyayım. Ne yapacaklarını iyi biliyorlar." diye homurdanmaya devam etti.

"Sekiz-sekiz. Berabere. Hadi hızlı olun biraz." dedi Gökhan ellerini çırparken. Son iki tur sandığımdan daha hızlı geçtiğinde kazanan, şaşırılmaz bir şekilde ben olmuştum. Kazanmıştım. Bileğime sağlık. Orçun cebinden çıkardığı iki yüzlüğü bana uzatırken sırıtarak aldım. Normalde almayacaktım. Fakat Akay ile dikkatimi dağıtarak bedavadan sekiz puan aldığı için beni çok sinir etmişti. "Eee," dedi Özden. Ona anlamaz gözlerle baktım. "Artık söyle o zaman. Flört müsünüz Akay ile?" Sesi garip bir şekilde küçümseyiciydi. Kaşlarımı derince çattım. "Bu ses tonu ne kızım? Sikecek gibi." dedi Kağan gülerek.

Kendimi Efe'nin yanına attım. Efe kolunu omzuma sararken Özden'in bakışları hala küçümseyiciydi. Manasız bir gerginlikteydi ve sebebinin ne olduğuna kimse anlam verememişti. "Flörtseniz flörtüz de artık. Neden geveliyorsun?" diye homurdandı. Büyük bir of çektim ve yüzümü sıvazladım. "Konuşuyoruz." diye mırıldandım. Tatmin olmadığı bakışlarından belliydi. "Neden bu bir anda senin için bu kadar önemli oldu?"

"Önemli olmadı." dedi omuz silkerek. "Geçtiğimiz günlerde bana istek attı. Bu yüzden sormuştum." Kağan bir anda öksürmeye başladı. İçtiği birayı masaya bırakırken Hakan onun sırtına hafifçe vurdu. Kimseye neden ona istek attın diye hesap soracak değildim. Yine de Özden'in tavrı sinirlerimi bozmuştu. "Her şeyi yanlış anlamaya ne kadar müsaitsin Özden. O anlamda attığını nereden çıkardın?" diyen Miraç'tı. Özden omuz silkti. "Bilmem." Kaşlarım havalandı. "Sana flört değiliz dersem konuşacak mısın yani?" diye sordum merakla.

Gülümsedi. "Neden olmasın? Çocuk yakışıklı."

"Sen şarkı söyleyen çocuğu beğenmemiş miydin?" dedi Hakan. Özden kaşlarını anlamamışcasına havalandırdı. "Yani?"

"Yani?" dedim gülerek Hakan'a bakarken. Kahkaha atmamak için kendimi zor tutuyordum. Özden ile geçen sene tanışmıştım, buradaki bir çok kişi gibi. En başından beri bu tavırları takınmıştı fakat hiç benimle aynı kişiyi beğendiğini görmemiştim. Diğerleri bu hallerini bilmiyordu çünkü Özden bunları hep 'kız kıza' konuşmak istemişti.  Bir şey dememiştim ve onunla her yalnız kaldığımızda konuşmuştum. Ama bu tavrını bana karşı ilk defa görüyordum. "Arkadaşının konuştuğu çocuğa yazmayı mı düşündün cidden?" dedi Kağan, onun takındığı küçümser tavrı takınarak. Özden afallamış bir şekilde ona döndü. "Çocuk bana istek attı." 

"Etrafındaki her erkek sana yürümek maksadıyla mı istek atıyor?" diyen Miraç'tı. Sinirlenmeye başladığını görebiliyordum. "Hayır. Ben sadece söyledim. Kimse kimseye durup dururken istek atmaz. En azından tanıdığım her erkek böyleydi." Omuz silktim. "Konuştuğumuzu öğrendin. Bunu aklından atarsın o zaman." dedim gülümseyerek. Başını onaylar bir şekilde salladı. Gülümsemem memnun bir hal aldığında telefonumu elime aldım. Akay'dan gelen birkaç mesaj vardı. Okuduğum mesajlar kahkahamı serbest bırakmama sebep oldu.

Akay; Arkadaşlarından birisi istek atmış. (18:46)

Akay; fotoğraf*

Akay; Yani. Arkadaşın herhalde.

Akay; Arkadaşın olduğunu düşünerekten geri takip yapıyorum. Eğer değilse söyle çıkarırım. (19:30)

"Neye gülüyorsun?" dedi Miraç. Omuz silktim. "Hiç bir şey." Normalde herkse ekran görüntüsünü gösterebilirdim. Ama yapmadım. Olay çıkması istediğim bir şey değildi. Klavyeyi açıp Akay'a cevap verdim.

Alkım; Sınıftan bir arkadaşım

Alkım; Önerilenlerine çıkmışsındır. Sorun yok.

Bakışlarım Özden'e kaydığında alaycı gülüşüm hala yüzümdeydi. Aptala yatıp anlamadım ayaklarına girse de, anladığından adımın Alkım olduğu kadar emindim.

*

Günün sonunda evde, sıcak odamdaydım. Bilgisayar koltuğunda kendimi bir o yana, bir diğer yana çevirirken önümdeki açık dizi bölümüne bakıyordum. Odamın kapısı tıklatılıp açıldığında, diziyi durdurup arkama döndüm. Uğur, kapıyı kapattı. Seke seke yanıma gelirken kaşlarımı çatmıştım. Uğur ve bu enerji pek uyumlu değildi. Neyse, kokusu çıktı bile. "Alkım ben ne öğrendim?" Bayık bakışlarla ona baktım. "Kim bilir ne öğrendin." diye homurdanırken paketten bir sigara çıkarıp yakmıştım. Gülümsedi. O kadar keyifliydi ki normalde yapmayacağı bir şeyi yaparak sigaramı çekip almış ve kendisi içmeye başlamıştı. Muhtemelen ne yaptığının farkında bile değildi. Uğur, normale benimle aynı şişeden su bile içmezdi.

"Sevgilimin abisi ile konuştuğunu." dedi sırıtarak. İstifimi bozmadan ona bakmaya devam ettim. Kimin söylediği barizdi. Muhtemelen Akay, Balın'a söylemişti ve Balın, Uğur'a yetiştirmeden duramamıştı. "Ay elti olacağız kız." derken sesini inceltip kız taklidi yaptı. İster istemez buna güldüğümde elindeki sigarayı fark edip yüzünü buruşturdu. Sonrasında bana geri verdi. "Bunun neyine bu kadar keyiflendin? Konuşuyoruz sadece." dedim gülerek. Omuz silkti ve oturduğu koltukta geriye doğru yaslandı. "Balın'a anlatmış seni. İsim vermeden anlatmış ama benim zeki sevgilim kim olduğunu anlamış hemen. Benim sevgilim. Zekasını öptüğüm ya." Yüzümü buruşturdum. Iy

"Sevgilileriniz zekası ile sizi tamamlıyor." diye mırıldandım. Kaşlarını çattı ve hülyalı bir halde baktığı duvardan gözlerini ayırıp bana baktı. "Emir ve senden bahsediyorum." Çirkefçe yüzünü buruşturup ayaklandı. "Akay da senin zekanı tamamlar artık. Yarım akıllı." 

RestcafeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin