27. Bölüm

2.6K 146 195
                                    

☪ 27

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

☪ 27. BÖLÜM

"Cânı, cânânı, bütün varımı alsın da Hudâ."

Yağmur şiddetini arttırdığı için üzerindeki siyah deri ceketi sırılsıklam olan arkadaşım arabanın arka kapısını açıp geçmem için yol verdi. İtiraz etmeden arabaya binerken gözlerim benden bağımsız sürücü koltuğunda oturmuş, dikiz aynasından beni izleyen sarımtırak gözlere kitlendi. Kâl gelmiş gibi bedenim oturduğum koltuğun üzerinde kaskatı kesildi. Günler önce yaşanan felaket, gördüğüm gözlerin derinliklerinde başa sarıverdi. Duvarlara çarparak bana geri dönen feryatlarımı işittim, buz tutmuş ellerimi kıpkırmızı bir sıvı çevreledi. İki kör kurşun yıkık dökük kalbime saplanırken aylar önce söylenen sözler aklıma geldi.

"İstemiyorum anlamıyor musun? Beni sevmeni istemiyorum Neva! Beni de anla biraz, biriyle yapamam. Her an ölümle burun burunayken bir başkasına da bunu yaşatamam!"

Buradaki bir başkası ben değildim. Çevremizdeki herkesti! Anlamamıştım, daha doğrusu anlamak istediğim şekilde anlamıştım. Oysa bana söylemişti, beni uyarmıştı. Bütün bunlara kulak tıkayıp kavuştuğumuzda gizliden gizliye mutlu bir çiftin hüzünlü sonunu yazmaya başlamıştım ama fark edemeyecek kadar aşk sarhoşu olduğumdan gerçeklere kör kalmıştım.

"Ben sıradan bir asker değilim gördüğün gibi. Söyleyemediğim ve asla söyleyemeyeceğim şeyler var."

Altay aslında nasıl bir askerdi? Sıradan asker değilim derken neyi kast ediyordu? Bana ne anlatmaya çalışıyordu? Üzerime büyük bir yük oturdu. Sarıya çalan gözler geçmişin perdesini acımasızca aralarken aldığım nefes boğazımda tıkandı. Suçluluk duygusu bir kez daha bitmiş tükenmiş bedenimi tutsak kıldı. Boğuluyormuş gibi nefessiz kaldığımda beni bu hale getiren gözlerden gözlerimi çekmek istedim ama yapamadım. İnatla boğulmaya devam ettim.

"Senden af dilemeyeceğim Neva. Ben işimin zorluğundan dolayı bir araya gelmemizi istemiyordum, seni düşündüğüm için tavrımı koruyordum. Seni korumaya çalıştığım için senden uzak duruyordum."

Geçmiş geçmişte kalsın, diyemezdim. Sadece bana olduğu gibi bir şeyleri anlatmasını tercih ederdim. Sürekli normal bir asker değilim diyerek bir şeyleri gizlemesi bizi bu hale getirmişti. Sakladığı onlarca şeyin arasında beni daima sınırlarının ve katı kurallarının dışında bırakarak ruhumu sonsuz bir acının kollarına teslim etmişti. Beni mahvetmişti ama hâlâ karşıma çıkacak yüzü kendinde bulabilecek kadar özgüvenliydi.

Daha fazla onunla aynı arabada kalmayı kalbim kaldıramayacaktı. Söylediği yalanlar, gizlediği gerçekler zihnimde canlandıkça artan öfkem bütün bunların hesabını sormam için içimdeki şeytanı dürtüp duruyordu ama asla onunla konuşmaya niyetim yoktu. Bundan sonra yüzünü bile görmek istemiyordum. Sakladığı gerçekler gibi benden gizlenmesini istiyordum. Acı çekiyormuş gibi görünmesi bu saatten sonra hiçbir anlam ifade etmiyordu. Ben artık onsuzluğu etrafımdaki sevdiklerimin ölümüne tercih ediyordum.

EKSTREMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin