19. Bölüm

4.5K 200 66
                                    

☪ 19

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

☪ 19. BÖLÜM

"Doğacaktır sana va'dettiği günler Hakk'ın..."

ALTAY'DAN

Neva'nın gönderdiği fotoğraftan gözümü zorlukta aldıktan sonra WhatsApp'tan çıktım. Kafam çok fazla doluydu, dolu olduğu yetmezmiş gibi sevdiğim kadından trip yiyip duruyordum. Nereden çıkmıştı Aslı-Baran meselesi, anlam veremiyordum. Hangi tarafa odaklanacağımı şaşırıyordum.

Operasyonun önemini kaybedecek kadar sinirlenmiştim bugün. Neva'nın başka biriyle olma ihtimali dâhi bünyeme ağır geliyordu. Baran denilen şahıs kimdi bilmiyordum ama şimdiden azılı düşmanlar listeme geçiş yapmayı başarmıştı. Bahsi geçen şahsın sevdiğim kadınla aynı cümlede yer alıyor olma düşüncesi bile sabrımı zorluyordu.

Her şeyi geçtim, anneme ne demeliydi? Gelinini Baran denilen adama anında yakıştırmıştı. Delirecektim, şaka gibiydi resmen. Baran veya bir başkasının bizim aramıza girmesine izin vermeyecektim. Annemin Neva'nın bahsettiği Aslı denilen kadınla konuşmasına asla izin vermeyecektim. Bugün yarın arayıp üstü kapalı annemi tehdit etmeliydim evlilik konusunda çünkü Aslı konusu açılmadan derhal kapanmalıydı.

Tüm bunlar hangi ara yaşanmıştı aklım almıyordu. Neva'yla sabah telefonda konuştuğumuzda sinirden kafayı yemiştim resmen. Zaten Ayaz'ın saçma sapan planları yüzünden yeterince sağlam bir zihne sahip değildim, kalan sabrımı telefonda benimle kavga eden sevgilim yok etmişti. Neyse ki kendisini ikna etmeyi başarmıştım. Bir hafta kadar sürem vardı her şeyi yoluna koyabilmek için. Eğer planlarım tutarsa bir haftaya kalmadan sevdiğim kadınla aramızdaki sorunları halletmiş olacaktım.

Yanımdan geçerken bana selam veren askeri sabah telefonda Neva'yla konuşurken avucumda bardak kırdığım elimle durdurdum. "Bekle." dediğimde yüzümdeki maskeden dolayı tanımamış gibi birkaç saniye beni incelemişti ancak bu durum çok uzun sürmemişti. Ses tonumdan tanıyarak "Emredin komutanım?" diyerek esas pozisyonuna geçmişti.

"Sancak timinin yanına gidiyorsun, operasyon kulaklıklarını aktifleştirmelerini ve bir dakika içerisinde burada olmazlarsa bütün askeriyeyi onlara temizleteceğimi söylüyorsun. Ayrıca-" dedikten sonra elimdeki telefonun tuşuna uzun uzun basarak kapattım ve konuşmamı bekleyen, onbaşı olduğunu kolundaki amblemden anladığım ve taş çatlasın yirmi yaşında görünen askere uzattım. "Yol üstü şu telefonu Ayaz komutanın odasına bırakmayı unutmuyorsun. Anlaşıldı mı?"

"Anlaşıldı komutanım."

"Güzel, gidebilirsin aslanım." dediğim gibi başını sallayarak yanımdan ayrılan askerden sonra sabır çektim. Bizim için hazırlanan helikoptere doğru yürümeye başladım.

Sabahtandır timin karargâhtaki operasyona hazırlandığımız odadan çıkmasını bekliyordum. İrtibat hâlinde olacağımız kulaklıkları aktif değildi. Bu sebepten ötürü onlarla iletişime geçememiştim. Neden iletişim cihazını aktif etmiyorlardı bilmiyordum ancak canlarına okuyacaktım. Sabrımı yeterince zorlamışlardı. Zaten sürekli benimle uğraşıp durmaları canımı sıkmıyormuş gibi geç kalmalara başlamışlardı. Normalde asla böyle yapmazlardı çünkü benim nasıl katı biri olduğumu gayet iyi biliyorlardı.

EKSTREMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin