28. Bölüm

2.8K 155 210
                                    

Selamlar!

Aşağıya Neva'yla Altay'ı bırakıyorum😍

Aşağıya Neva'yla Altay'ı bırakıyorum😍

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

••••••••••••••••••••••

••••••••••••••••••••••

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

☪ 28. BÖLÜM

"Etmesin tek vatanımdan beni dünyâda cüdâ."

Elimdeki kağıttan gözlerimi ayırmadan çalan kapıyı açmaya giderken okuduğum yazıları içimden defalarca kez tekrar ederek ezberlemeye çalışıyordum çünkü şuan okuduğum satırlar benim için oldukça önemliydi.

Kilis'e gelir gelmez başladığım dil kursunda Arapça eğitim görüyordum ve elimdeki tomarla kağıdın içinde yer alan kelimeleri öğrenmem gerekiyordu. Arap alfabesine ve rakamlarına küçüklüğümden beri hakim olduğum için -okul çıkışlarında gittiğim Kur'an-ı Kerim kurslarından biliyordum- yazarken zorlanmıyordum ama Arapça'dan Türkçe'ye geçmeyen bazı kelimeleri okurken inanılmaz zorlandığım doğruydu. Aslında genel hatlarıyla düşük düzeyde Arapça bilmek işimi görmeye yeterdi ama risk almak istemediğim için elimden geldiğince kendimi geliştirmeye çalışıyordum.

Ayaz'ın İstanbul'da bana detay vermeden anlattığı plana uyum sağlamak adına kendimce bir şeyler yapmak istemiştim. Planını kabul ettiğime aşırı sevinen Ayaz'a söylediklerini kolay yoldan nasıl başaracağımı sorduğumda Arapça öğrenmeye başlayarak kendimi geliştirmem gerektiğinden bahsetmişti. Söylediklerine hak verdiğim için günlerdir bütün uğraşım öğrenmeye çalıştığım dil hakkında araştırmalar yaparak bilgi toplamak olmuştu. Kısa sürede inanılmaz şeyler öğrenmiş, çoğu bilgiyi not alarak iyice pekiştirmiştim çünkü kısa zamanda böylesine zengin bir dili öğrenmek için çaba harcamak gerekirdi. Gerçi kısa zaman dediğime bakmayın siz. Ailelerimizle vedalaşıp Kilis il merkezine gelmemizin üzerinden beş gün, arkadaşlarımın ölümünün üzerinden ise sekiz gün geçmişti.

Dile kolay gelen sekiz günümün son beş gününde ölesiye suçladığım kocamla aynı lojmandaki dairede kalmak yaşadıklarımı tekrar tekrar hatırlatıp öfkemi diri tutuyor, düşmana karşı daha çok hırslanmamı sağlıyordu. Evet, Altay'la birlikte lojmanda kalıyorduk. Sanırım daha önce bu evde Ayaz'la birlikte kalıyorlardı ama benim gelmemle birlikte Ayaz'a başka bir ev tahsis edilmişti. Böylelikle İstanbul'dan gelen eşyalarımız buraya nakledilmişti. Birçoğunun kutusu henüz hiç açılmamıştı. Olduğu gibi küçük odaya koyulmuştu çünkü onları dizecek kimse yoktu. Çünkü benim ev dizmek gibi bir niyetim olmadığı gibi vaktim bile yoktu.

EKSTREMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin