Atımın üstünde salına salına ilerliyorum. Saat tahminen gece yarısını geçmek üzereydi. Atımın yanından sallanan bohçadan bitmiş bira şişelerinin şangırtısı geliyordu. Atım öğlenden beridir yol aldığı için artık isyan ediyordu. Ben de gitmek için direniyordum. Hedefim Toban Bölgesi'ne varmaktı ama daha oraya yüzlerce mil vardı. Ben Mia Bölgesi'nin batı kısmındaki Muhafız Orman'ındaydım. Her neyse nerde olduğumu boşverin tam on iki saattir midemdeki bayat biralarla duruyordum ve bunun üstüne o saatten beri sarhoştum bunun üstüne saatlerdir sarhoşluktan atımın üstünde yarı oturur yarı yatar halde ilerliyordum. Artık durmam gerekiyordu ama duramazdım bu bölgenin haydutları kendilerine taktıkları isimleri “Ağaç Muhafızları” sakın isimlerine bakmayın bunlar maymun gibi ağaçtan ağaca uçan yoldan geçen herkesten haraç kesen tipler ama bir zırh bir kılıç gördükleri anda masum serçeler dönen adamlardı. Şuan duramazdım bunu biliyordum. Atımın üstünde bir süre daha ilerledikten sonra ilerde bir ışık gördüm. Gözlerimi kısıp dikkatle baktıktan sonra ışığın üç katlı bir han olduğunu fark ettim. Bütün sarhoşluğum sanki bir anda uçup gitmişti anında atımın üstünden tek ayağımı atıp indim. Atımın üzgengilerini tutup hızla yol kenarındaki hana İlerlemeye başladım.