Keyifli okumalar
💜Birini taksiye bindirmek bu kadar uzun sürebilir miydi? Jimin bana mesaj yollayarak konuşmak istediğini dile getirmişti ve bir süredir buraya gelmesini bekliyordum. Hala ondan ses toktu. Acaba fikrini değiştirip, benimle konuşmaktan vaz mı geçmişti. Belkide Soo Yun ile alakalı başka bir durum söz konusuydu.
Oflayarak üzerinde uzandığım yatağımda diğer tarafa doğru döndüm. Daha rahat edebilmek adına gelir gelmez kıyafetlerimi değiştirip, siyah bir eşofman takımı giymiştim. Yatağımın yan tarafında duran komodinin üzerindeki telefonumu alıp,bir kere daha kontrol ettim. Her hangi bir hareketlilik yoktu.
Sanırım beklemekten vaz geçsem iyi olacaktı. Yatakta doğrulup gece lambasını kapatmak için uzandım fakat zilin çalma sesi ile hareketim yarıda kaldı. Hızla yatağımdan fırlayıp kendimi kapıya doğru koşarken buldum. Bu sırada salona göz atmayı da ihmal etmemiştim. Abim ortalıkta görünmüyordu.
Zil bir kere daha çaldığında kilitleri açarak kapıyı araladım. Jimin beni görünce yüzüne bir tebessüm yerleştirdi. Ona aynı şekilde karşılık verdim. "Her şey yolunda mı?" Diye sormuştum Soo Yun'a gönderme yaparak.
"Evet, Soo Yun gitti. Şimdi konuşalım mı?"
Başımı olumlu anlamda sallayıp içeri geçmesi için kapıyı araladım ama Jimin her hangi bir girişimde bulunmadı. Bu da ona anlamaz bir şekilde bakmama sebep oldu. "Ne oldu?"
"Aslında ben çatıya çıkarız diye düşündüm. Hava almış oluruz."
Uzun bir süredir çatıya çıkmıyorduk. Binanın çatı kısmında sakinlerin vakit geçirebilmesi için bir oturma alanı bulunuyordu. Hana ile çoğu zaman oraya gidip, takılıyorduk. Fakat şu sıralar hiç yapma fırsatımız olmamıştı.
"Tamam o zaman üzerime bir şey alıp geliyorum."
Jimin beni onayladıktan sonra odama geri dönerek üzerime siyah bir fermuarlı aldım. Ardından seri adımlarla Jimin'in yanına dönmüştüm. Anahtarı da aldıktan sonra evden çıkıp, kapıyı kapattım.
"Gidebiliriz."
Bunun ardından birlikte merdivenlere doğru ilerledik. Tüm katları çıktıktan sonra sonunda çatıya ulaşmıştık. Jimin kapıyı açıp geçmem için bekledi. Bir şey demeden çatıya adımımı attım. Girer girmez saçlarım rüzgardan uçuştu. Biraz soğuktu ama soğuk havayı sevdiğimden benim için bir sorun yoktu.
"Manzara çok güzel. Uzun zaman oldu." Derken kendimi en kenarda Seul'ü izlerken buldum. Her yer ışıklarla kaplı, yaşam doluydu. Bir süre sonra ise Jimin'in de hemen yanıma geldiğini fark ettim. Benim gibi kenarda durarak kollarını demirliklere yasladı.
"Sanırım bu binanın tek güzel yanı bu manzarası."
Başımı olumlu anlamda sallayıp onu onaylamıştım. Eski bir bina olmasına rağmen insanın içini açan bir manzaraya sahipti. Bu yüzden artıları alıyordu. "Sahi hiç başka bir yere taşınmayı düşündün mü?"
Jimin sorduğum sorunun ardından bana baktı. Bir süre cevap vermeyerek sessiz kaldı. Sanırım ne diyeceğini düşünüyordu.
"Bir kaç kere." Dedikten sonra bakışları yeniden karşı tarafı bulmuştu. "Ama hep vaz geçtim."
"Neden peki? Neden vaz geçtin?" Merakla konuşmamın üzerine sesli bir şekilde güldü. Kulaklarıma dolan neşeli gülüşüyle içimi huzur kaplamıştı.
"Sanırım taşınma sürecine girmek istemedim. Çok uğraştırıyor." Haklıydı ama bu tek sebep olabilir miydi? Yani, maaşı gayet iyiydi ve bu binadan çok daha güzel bir yere gidebilirdi. Taşınma süreci zordu ama sonsuza kadar sürmüyordu ki.